Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu - Son Dakika
Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu

Sivil Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı Ayhan Oğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, hep aşağılanan, demokrasi, insan hakları, özgürlük, adalet anlayışı ve değerleri olmadığı iddia edilen Müslüman dünyanın, demokratik bir sistem oluşturabileceğini, bunu yaşatabileceğini, geliştirebileceğini, bunun da bütün Müslüman toplumlara örnek olabileceğini gösterdiğini belirterek, "Bana göre dünya siyasetinde Tayyip Bey'e saldırıların en önemli sebeplerinden birisi budur.

27.03.2016 16:40
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sivil Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı Ayhan Oğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, hep aşağılanan, demokrasi, insan hakları, özgürlük, adalet anlayışı ve değerleri olmadığı iddia edilen Müslüman dünyanın, demokratik bir sistem oluşturabileceğini, bunu yaşatabileceğini, geliştirebileceğini, bunun da bütün Müslüman toplumlara örnek olabileceğini gösterdiğini belirterek, "Bana göre dünya siyasetinde Tayyip Bey'e saldırıların en önemli sebeplerinden birisi budur." dedi.

Beyaz Hareket Derneği tarafından düzenlenen "Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu"nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk, İslam ve Dünya Siyasetindeki Yeri ve Önemi" başlıklı ikinci oturumda, Albayrak Holding Üst Yöneticisi ve Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Bolat moderatörlük yaptı.

SDP Başkanı Oğan, burada yaptığı konuşmada, Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti ile siyaset sahnesinde etkin olarak rol almaya başladığı 2000'li yıllardan sonra, hassasiyetlerinin örtüştüğü bir siyasi aktör olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın yaptığı hayırlı işlere katkı vermeye, önünü kesmeye çalışan şer odaklarıyla da mücadelesine destek vermeye çalıştıklarını ifade eden Oğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tayyip Bey'in bu ülkeye yaptığı hizmetler, saatlerce anlatılır, sayfalarca yazılır ama bana göre bu ülkeye en önemli faydası, bu milletin kim olduğunu hatırlattı. Kim olduğumuzu, neyin mirasçısı olduğumuzu, nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi hatırladık. Tayyip Bey yıllardır oynanan küresel tiyatroyu deşifre etmiştir. Küresel tiyatroyu deşifre eden en etkili aktör olmuştur. Evrensel değerler deyince, onların anladığının Batılı değerler olduğunu deşifre etmiştir. İnsan hakları deyince onların anladığının Batılı insanlar olduğunu deşifre etmiştir. Hukukun üstünlüğü deyince, onların çıkarlarını koruyan hukuk sisteminin olduğunu deşifre etmiştir. Tayyip Bey büyük bir deşifre ustasıdır. Şimdi de diyor ki; 'Bu tiyatroyu bırakın, yeniden yapılanmaya gidin, biz buna razı değiliz. Dünya beşten büyüktür'. Bu büyük bir deşifrasyondur. Bunu bugüne kadar yapan siyasi lider olmadı."

Müslüman toplumlar içinde önemli karizmatik insanların çıktığını, fakat ilk defa 20. yüzyılda 1.5 milyar insanın "Ne diyecek?" diye takip ettiği bir liderin ilk defa çıktığını dile getiren Oğan, tarihte bu tür insanların her zaman çıkmadığını anlattı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın, hep aşağılanan, demokrasi, insan hakları, özgürlük, adalet anlayışı ve değerleri olmadığı iddia edilen Müslüman dünyanın, demokratik bir sistem oluşturabileceğini, bunu yaşatabileceğini, geliştirebileceğini, bunun da bütün Müslüman toplumlara örnek olabileceğini gösterdiğini vurgulayan Oğan, "Bu çok önemli bir meseledir. Bana göre dünya siyasetinde Tayyip Bey'e saldırıların en önemli sebeplerinden birisi budur. Müslüman toplulukların, demokratik bir sistem içerisinde kendine özgü bir yürüyüş tarzı ortaya koyabileceğini göstermiştir" diye konuştu.

"Hayatı boyunca meşru olmayan bir şey yapmadı"

Eski Türkiye Sosyal ve Ekonomik Etüdler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker de liderin toplumu etkilemesi sürecinin Recep Tayyip Erdoğan ile başladığını, hayatı boyunca meşru olmayan bir şey yapmadığı için Erdoğan'ın da bu halk hareketine sahip çıktığını dile getirdi.

Paker, 27 Nisan e-muhtırasına karşılık Erdoğan'ın orduya "Sen devletin memurusun, bana da bağlısın, yerini bil" dediğini ve ondan sonra en önemli kurumsal egemenliğin yürütücüsü olan ordunun çok süratle kışlasına döndüğünü ifade ederek, şunları söyledi:

"Ama dikkat etmek lazım. 2002 yılında AK Parti iktidara geldiği zaman anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahipti. O zaman orduya bir şey yapmadılar. Ama 2007 yılında anayasayı değiştirecek değil, anayasayı referanduma götürecek bir reformu da yoktu. Ama orduyu kışlasına geri soktu. Niçin? Tayyip Erdoğan'ın halktaki gelişmeyi teşhis etmesi, halkın artık referandumu istemediğini çok iyi görmesi, artık toplumsal meşruiyetin oluştuğunu tespit etmesi. Bence kurumsal egemenliğe karşı yapılan en önemli darbe budur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm ve değişim noktasıdır. Türkiye o günden beri değişiyor, bundan sonra da çok değişecek."

Can Paker, yargı, polis, MİT ve TÜBİTAK gibi kurumlarda o zaman etkili olan paralel yapının "Madem beni en çok frenleyen ordu kurum olarak artık siyasetin içinde değil, diğer kurumlarda da ben hakim olduğuma göre, egemenlik bana geçecek" yanlışına düştüğünü dile getirerek, bunun Türkiye'deki sosyolojik yapının cehaleti sonucu varılan bir kanaat olduğunu belirtti.

Erdoğan'ın da bunun tam tersini bildiğini anlatan Paker, "Paralel yapı, bu geri kalan kurumlara yargı, polis, MİT ve diğer kurumlara dayanarak hepimizin bildiği süreçleri getirdi. Ama arkasında millet olmadığı için, kurumsal egemenlikten de tasfiye oldukları için bu davayı kaybettiler" diye konuştu.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement