Şişli'deki Asansör Kazası Davası

Şişli'de 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasına ilişkin 25 sanığın, "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 22,5'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz 25 sanık katıldı. Sanık ve mağdur-müşteki avukatları da duruşmada hazır bulundu.

Duruşmada kimlik tespiti yapılmasının ardından söz alan ölen işçilerin yakınlarından Hüseyin Biçer, Celil Sarıtaş, Rasim Meşe ve Mustafa Genç, davaya katılmak istediklerini belirterek, şikayetçi oldukları tüm sanıkların cezalandırılması gerektiğini söyledi.

Kazada ölen üniversite öğrencisi işçi Hıdır Ali Genç'in aynı inşaatta çalışan babası Mustafa Genç, olay sırasında kendisinin de orada bulunduğunu ve oğlunun 5 günlük işçi olduğunu söyledi.

Mustafa Genç, "Sanıklar ifadelerinde, 'Gece çalışması falan yok, mesaiden sonra olmuş' diyorlar. Ben o şirkette gece çalıştığım için çocuğum da benimle gece çalışıyordu. Saat 18.00'de işe başlaması gerekirken çocuğumu saat 17.00'de çağırmışlar. Uyandığımda çocuğum yoktu. Aradım, asansöre gittiğini söyledi. Ben de oraya gittim" dedi.

Sıkıntısı olup olmadığını sorduğunda oğlunun kendisine, "Baba, ne yapacağımı biliyorum" dediğini aktaran Genç, "Sonra en fazla 20-30 alçıpan koyup, 9 kişi yukarı çıktı. Ben de oradan ayrıldım. 7-8 dakika sonra kıyamet koptu. 'Asansör düştü' dediler. Koştum hemen. Oradaki mühendisler 'İçinde kimse yok' dediler. 'Nasıl yok, 9 kişi var' dedim. Çocuğumun yeleği de asansörün dışına çıkmıştı" diye konuştu.

"Asansör gündüz düşse 30-40 kişi ölürdü"

Paramparça olan asansörün, kazadan iki gün önce de arıza yaptığını öne süren baba Genç, "Arızayı gidermeye çalışmışlar ama giderememişler. Eğer o asansör gündüz düşseydi 30-40 kişi ölürdü. Akşam olduğu için 10 kişi öldü" ifadesini kullandı.

Duruşmada henüz savunma yapmayan sanıkların ifadelerinin alınmasına geçildi.

Sanıklardan makine mühendisi İsmail Hakkı Doruk, havalandırma, doğalgaz, klima gibi konularda hizmet verdiğini ve Torunlar GYO'da 26 Mayıs 2014'te işe başladığını belirterek, asansörle ilgili bir sorumluluğu olmadığını, gece vardiyasında mekanik sorumlusunun çalışmadığını ve gündüz tek vardiya çalışıldığını dile getirdi.

Asansör firmasında satış müdürü olarak çalışan sanıklardan Ümit Savur da asansör satışına ilişkin sorumluluğu bulunduğunu kaydederek, teknik bakımla ilgisi olmadığını söyledi.

Asıl görevinin Almanya ile Türkiye arasındaki bağı oluşturmak olduğunu anlatan Savur, asansörün kurulması ile ilgili bir görevi bulunmadığı yönünde savunma yaptı.

İş güvenliği uzmanı sanık Emre Öz de rehberlik ve danışmanlık hizmeti verdiğini ifade ederek, iş güvenliği uzmanının görevinin denetleme olmadığını ve bununla ilgili kamuoyunda yanlış bir algı oluştuğunu savundu.

Sanıklar, daha sonra avukatların sorularını yanıtladı.

Savunma yapan sanıkların kazada sorumlulukları olmadığı yönünde beyanda bulunmaları üzerine, müştekilerden bazıları, sanıkların sorumluluğu birbirlerinin üzerine attıklarını belirterek tepki gösterdi.

Hıdır Ali Genç'in babası Mustafa Genç, "Bu nasıl iş? Proje müdürü genel müdürü tanımıyor, genel müdür diğerini tanımıyor. 10 insan öldü, peki bunun sorumlusu kim?" diye sordu.

Söz alan sanık avukatları da müvekkilleri için konulan adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep etti.

Ara karar

Gece yarısına dek süren duruşmada ara karanını açıklayan mahkeme heyeti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan yapılan inceleme sonucunda alınan raporun istenmesine karar verdi.

Sanıklar hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı ile sanıkların duruşmalara gelme zorunluluğunun kaldırılması talebinin, yargılamanın devam etmesi, sürekli sorular sorulması ve delillerin tam olarak toplanmaması gerekçesiyle reddine hükmeden heyet, Şişli Belediyesi'nden dava konusu inşaat ruhsatının istenmesini de karara bağladı.

Duruşma 3 Temmuz'a ertelendi.

İddianame

Şişli'de 6 Eylül 2014'te, eski Ali Sami Yen Stadı arazisindeki inşaatta malzeme ve işçi taşıyan asansörün 32. kattan zemine düşmesi sonucu 10 işçinin hayatını kaybetmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Erdal Bağcı tarafından hazırlanan iddianamede, 25 sanık hakkında "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 2,5 yıldan 22,5'ar yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında, Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, Yunus Emre Torun, Mehmet Torun, Lütfü Vardı, Abdülvahit Kaplan, Tuncer Akarçay, Haluk Okur, Bektaş Ateş ve Özmen Özmenoğlu hakkında "taksirle 10 kişinin ölümüne sebebiyet vermek" ve "yargı görevini yapanı etkileme" suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişti.