10 Aralık İnsan Hakları Günü - Son Dakika
Politika

10 Aralık İnsan Hakları Günü

10 Aralık İnsan Hakları Günü

TBMM Başkanı Çiçek: "Maalesef haklar ve özgürlükler konusunda çifte standartı, bu işe en çok vurgu yapan gelişmiş ülkeler yapıyor. Bana göre, insan hakları konusunda ister kişisel bazda isters...

10.12.2013 13:00

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, haklar ve özgürlükler konusunda çifte standardı, bu işe en çok vurgu yapan gelişmiş ülkelerin gerçekleştirdiğini belirtti.

Çiçek, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Başkanı Azize Sibel Gönül, Kamu Başdenetçisi Mehmet Nihat Ömeroğlu ile İnsan Hakları Kurumu Başkanı Hikmet Tülen'i kabul etti.

Çiçek, yaptığı konuşmada, Türkiye'de insan hakları alanındaki standartları daha da yükseltmek ve teminat altına almak için birçok kurum kurulduğunu, bunları, ülkedeki önemli gelişmeler olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Haklar ve özgürlükler söz konusu olduğunda yasal düzenlemelerin tek başına yeterli olmayacağına işaret eden Çiçek, "Öyle olsaydı dünyada insan hakları sorunu diye bir şey kalmazdı" dedi.

İnsan hakları sor öncelikle bir zihniyet konusu olduğunu belirten Çiçek, zihniyet değişimi olmadan, çıkarılan yasadan beklenen faydaların sağlanamayacağını vurguladı.

Türkiye'nin bu alanda ciddi bir zihniyet değişimi yaşadığını kaydeden Çiçek, "Bugün kullanılan özgürlükler, dünün yasaklarıydı belki. Çoğumuz farkında değiliz. Bunun yeteri kadar farkında olmalıyız ki hak ettiklerimizin değerini bilelim ve bundan sonrası için de daha yoğun bir çaba içerisinde olalım. Ama buna rağmen Türkiye'nin daha yapması gereken, kurumsal yapıları daha işlevsel hale getirmek noktasında yoğun çabalara ihtiyaç var" diye konuştu.

-"En büyük risk, çifte standart"

İnsan Hakları Günü'nün tüm ülkelerin bir vicdan muhasebesi yılı olarak da değerlendirmek gerektiğine dikkati çeken Çiçek, şöyle devam etti:

"Bu açıdan değerlendirdiğimizde, geldiğimiz noktanın geçmişe göre iyi bir nokta olmasına rağmen, birçok bakımdan da insan haklarına yönelik tehdit, sıkıntıların, risklerin olduğunu da görmemiz gerekiyor.

Özellikle bölgemizde yaşanan olaylar karşısında tüm dünyanın ilgisizliğini hatta bu çekilen acılar üzerinden siyaset oluşturma çabalarını görünce, diyoruz ki 'İnsan Hakları Günü sadece bir söylem günü.'

İnsan haklarına yönelik en büyük risklerden bir tanesi çifte standarttır. Maalesef haklar ve özgürlükler konusunda çifte standardı, bu işe en çok vurgu yapan gelişmiş ülkeler yapıyor. Bana göre en temel insan hakkı yaşama hakkıdır. Yaşayan insanlara hak lazım olur. Hayatını kaybetmiş insanlar için hangi hakkı düşünürseniz düşünün, bunu kullanma hakkı zaten yoktur.

Ama bugün yaşama hakkını en büyük ölçüde tehdit eden terördür. Terör konusunda uluslararası toplumun bir duyarsızlığı, çifte standardı dün de vardı bugün de var; bu gidişle yarın da olacak gibi gözüküyor. Ülkeler olarak terörle mücadele ile ilgili yaptığımız bu kadar anlaşmaya rağmen bunların işlemediğini görüyoruz. Ama bu terör örgütlerinin tek başına faaliyet göstermesinin de mümkün olmadığı, mutlaka arkasında siyasal güçlerin, uluslararası güçlerin olduğu da artık herkesin bildiği bir konudur.

Tüm dünya için söylüyorum; bir taraftan terör örgütlerini destekleyeceksiniz, onlara silah, mühimmat, eğitim vereceksiniz, lojistik destek sağlayacaksınız, sonra da 'Bugün 10 Aralık günü İnan Hakları günüdür. İnsanlığın onuru her şeyi üzerindedir. Her şey insan onuru içindir' diyeceksiniz.

Bu nasıl bir onurdur ki kimyasal silahla öldürürsen bu ayıp oluyor, öbür türlü 'nasıl öldürürsen öldür ben bu işlere karışmam.' Böylesine bir iki yüzlü dünyada yaşadığımızı belirtmek isterim.

Bana göre, insan hakları konusunda ister kişisel bazda isterse devletler bazında çifte standart yaşanıyor."

-"Tek açıklama bile gelmeyecektir, göre"

Dünya İnsan Hakları Günün'nde, özellikle Karabağ sorununu gündeme getirdiğini kaydeden Çiçek, "Karabağ'da insan hakları sorunu olduğu, Azerbaycan'ın topraklarının beşte birinin işgal altında olduğu, 1 milyondan fazla göçmenin 20 yıla yakın bir süredir kamplarda yaşadığını hepimiz biliyoruz. Ama bugün bir tek açıklama bile gelmeyecektir, göreceksiniz" dedi.

Suriye konusunda da insan hakkı ihlallerinin yaşandığını vurgulayan Çiçek, şunları söyledi:

"Suriye'den ülkemize sığınmak mecburiyetinde kalmış 600 binden fazla insan, bölge ülkelerinde 4 milyondan fazla yerinden yurdundan edilmiş insan var. Ama buna karşılık, 'Cenevre Konferansı bugün mü toplansın yarın mı toplansın...' Üç aydır toplantıyı bile yapamadılar. Yapılınca ne çıkacak onu da bilmiyorum.

Dolayısıyla savaşlar, asimetrik savaşlar, benzeri hak ihlalleri, günümüzde düne göre daha fazla insan hakları konusunda tehdit oluşturmaya başladı."

-"Toplumsal eğitime ihtiyaç var"

Özellikle batı dünyasında aşırılığın, ırkçılığın birçok parti politikası haline geldiğini ve bu partilerin oylarının her geçen gün arttığını belirten Çiçek, hak ihlalleri açısından ırkçılığın, radikalizmin ve İslam karşıtlığının, insan hakları açısından üzerinde durulması gerektiğini dile getirdi.

İnsan hakları konusunda toplumsal eğitime ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Çiçek, şöyle devam etti:

"Bizim insanımız da dahil, 'Bu benim hakkımdır, özgürlüğümdür' diyerek kesip atıveriyor. Halbuki hakların ve özgürlüklerin, başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden kullanılması gerekmektedir. Hak talep ederken, özgürlük talep ederken de cebir ve şiddete başvurmadan talep edilmesi gerekmektedir.

Bu konu günümüzde Türkiye'de de Türkiye dışında da siyasi tartışmalara konu edilmekte. Özellikle Avrupa Parlamentosu Karma Komisyonu ile Türkiye'de yaptığımız toplantıda da ifade etmeye çalıştım. Tüm olaylar, tüm toplumsal gelişmeler siyaset açısından değerlendirme konusu yapılıyor. Hukuk ve hak konusu biraz gözardı ediliyor. Yani 'Neyi söylesem bu benim siyaseten menfaatimedir, neye karşı tavır alırsam bundan ben bir siyasi fayda umarım?' böylesine bencil bir siyaset anlayışı, insan hakları ihlalleri karşısında birlikte bir tavır almamızı da zorlaştırıyor.

Şunda mutabık kalmamız lazım: Hak ve özgürlükler, insan onuru esastır. İnsan onurunun korunması için bu hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması, gereğinin yapılması lazım. Ama bütün bunlar yapılırken de cebir ve şiddetin hak arama yöntemi olamayacağı ki bu AİHM'in de kararıdır, herkes tarafından kabul edilmeli. Hak ve özgürlüklerin, bir ülkenin ne kadar medeni olup olmadığının en önemli göstergesidir.

İnanıyorum ki bugün vesilesiyle belki yapılacak toplantılarda, verilecek mesajlarda, önümüzdeki sene bugüne nazaran biraz daha iyi bir noktada olabiliriz diye düşünüyorum." - TBMM

Kaynak: AA

Son Dakika Politika 10 Aralık İnsan Hakları Günü - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement