2018 bütçe görüşmeleri
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı: "Her siyasi iktidar siyasal süreçler içerisinde topluma bakar, insanlara bakar, partilerin ne söylediğine bakar, bütün bunları hesap ederek sonuçta bu bütçeyi oluşturur"
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: "Dünyanın şu an 13'üncü büyük ekonomisiyiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünde inşallah 10'uncu büyük ekonomiye sahip olmak için gece gündüz gayret ediyoruz" Ahmet Umur Öztürk
ANKARA - AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Her siyasi iktidar siyasal süreçler içerisinde topluma bakar, insanlara bakar, partilerin ne söylediğine bakar, bütün bunları hesap ederek sonuçta bu bütçeyi oluşturur" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda 2018 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2016 Kesin Hesap Kanun Tasarısı görüşmeleri düzenleniyor. Bütçe görüşmelerinin son gününde bütçenin geneline yönelik görüşmeler düzenleniyor. AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, bütçe müzakerelerinin son gününde olduklarını belirterek, "Bütçe, milletin bütçesi. Burada ifade ediliyor ki: 'Biz bütçenin tek kelimesini bile değiştirme kudretine, iktidarına sahip değiliz'. Ana muhalefet partisi, Halkların Demokratik Partisi ve zaman zaman MHP bunu ifade ediyor. Gerçek bu mu? Değil çünkü her siyasi iktidar siyasal süreçler içerisinde topluma bakar, insanlara bakar, partilerin ne söylediğine bakar, bütün bunları hesap ederek sonuçta bu bütçeyi oluşturur. Siyasal iletişim, siyasi etkileşim dediğimiz hadise sadece şu bütçe görüşmeleri sırasında burada yapılan müzakereler ve şekli aynı zamanda bütçenin elbette ki müktesebatına uygun bir tarzda önergelerden ibaret değildir" dedi.
Bostancı, siyaset tanımını hatırlatarak, "' Siyaset, imaj yaratma ve gerçeklik ne olursa olsun insanları bu imaja inandırma sanatıdır'. İmaj yaratmaya çalışırsınız. İktidarlar sözlerle imaj yaratamazlar, aç insanlara 'Siz aslında toksunuz' imajı veremezler, yoksul insanlara 'Ne yoksulluğu kardeşim, köşklerde yaşıyorsunuz' diyemezler, halk perişansa halkın yüzüne bakarak 'Ne perişanlığı, mutluluktan fıkır fıkır oynamanız lazım' diyemezler çünkü gerçeklikle sınanırlar ve halk bütün bunlara bakar notunu verir. Ama, siyasete ilişkin bu tanım var ya imaj yaratma ve olgular ne olursa olsun insanları bu imaja inandırma sanatı, emin olun daha çok muhalefetin, ana muhalefetin müracaat ettiği bir yöntemdir" ifadelerini kullandı.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, bütçe açığının 2002 yılında yüzde 11,5 olduğunu söyleyerek, "Yüzde 2. Hani batıyorduk? Hani enflasyon, faiz, devalüasyon, bütçe açığı fazlaydı? Rakamlar sizi baştan aşağı yalanlıyor. Milli gelir o yıllarda 3 bin 500 dolar, bugün 11 milyarı geçti. O yıllarda Türkiye'nin uluslararası arenada ekonomik karşılığı alt orta gelir seviyesi, bugün üst orta gelirdeyiz ama bizim bu millete borcumuz var; inşallah, yüksek gelir seviyesine çıkaracağız bu milletimizin ekonomik gelişmişliğini. Türkiye'nin dışında tüm dünyada ekonomiler küçülürken, krizler varken, Çin ve Hindistan hariç, tüm Avrupa'da ortalama yüzde 1 büyüme, ABD'de 3 büyüme varken Türkiye 5'leri geçti, 6'ları geçti, 11'lere geldi. Türkiye'nin bu ekonomik büyümesi bir başarı hikayesidir. Kimin zerre kadar emeği varsa, oy verenden mahalle başkanına, ilinden, ilçesinden bakanına, Başbakanına, Cumhurbaşkanına kadar teşekkür borcumuz var" şeklinde konuştu.
Turan, şöyle devam etti:
"Dünyanın şu an 13'üncü büyük ekonomisiyiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünde inşallah 10'uncu büyük ekonomiye sahip olmak için gece gündüz gayret ediyoruz. Bakınız, en çok dile getirilen bir eleştiri de 'Kamu borç yükü orantısız' denildi. Çok zor değil, baktık, bize benzeyen Arjantin yüzde 52, Brezilya 69, Çin 46 diye devam ediyor. Gelişmiş ülkelere bakıyoruz: Fransa 96, Japonya 250, İtalya 132 ama Türkiye sadece yüzde 28. Bakınız, yüzde 28 kamu borç yükümüz var. Bundan daha sağlam bir ekonomi olabilir mi? Bundan daha güçlü bir ekonomi iddiası olabilir mi? Ama o kadar yalan söylediniz ki artık siz de inanmıyorsunuz bunlara. Hiçbir karşılığı kalmadı, hiçbir inandırıcılığı kalmadı. 'Bütçe açığı var' dediler. Bakıyoruz, hiç zor değil, 1992-2002 yıllarında yüzde 6,5 açığımız varken, bugün OECD ülkelerinde 4,8'ken şu an bizim yüzde 2'lerde. Şunu demek istiyorum: Bütçe kitapçığını yırtacağınıza okusaydınız, bunları görseydiniz. Şov yapacağınıza ders çalışsaydınız, bunu görseydiniz. Biz bunları yaparken ekonomiyle beraber demokrasimizi de büyüttük. Demokrasi ile ekonominin ayrılmaz bir ikili olduğunu düşündük."
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, toplumun büyük kesiminin bütçede dışlandığını savunarak, "Türkiye'de her 8 kişiden 1'i sosyal yardımlara gereksinim duyuyor. Ekim 2017'de açlık sınırı bin 544 lira, yoksulluk sınırı ise 5 bin 30 lira. Bırakın yoksulluk sınırını, binlerce, milyonlarca asgari ücretli açlık sınırına yakın, milyonlarca emekli bahsedilen açlık sınırı rakamının altında maaş alıyor. Başbakan Binali Yıldırım 'Hükümetimiz yıllardan beri çalışanımıza asla enflasyonun altında bir ücret vermemiştir' dedi. Oysa rakamlar böyle söylemiyor arkadaşlar. Veriler 6,5 milyon asgari ücretlinin enflasyonun altında ezildiğini gösteriyor. Hükümet bu yıl için asgari ücrete yüzde 8 zam yaptı ancak kasım ayı enflasyonu yüzde 12,9. Yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 9,8'e çıktı" ifadelerini kullandı.
HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan, ev kadınlarından bahsederek, "Ev işçisi bir kadın, eşinin bıraktığı parayla bırakın et almayı kasabın yanında dahi geçememektedir, baklagillerden mercimeğin, nohudun kilosunun 20 lira olduğunu görmektedir, pazara gittiğinde ıspanak, pırasa gibi ucuz bilinen sebzeleri bile alacak gücü kalmamıştır. İşçi emeklisi bir teyzemiz, torunlarına artık bırakın muz, kivi almayı, ülke olarak cenneti olduğumuz portakal ve mandalinayı bile pazardan alamamaktadır" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Politika › 2018 Bütçe Görüşmeleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?