AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ataş Açıklaması

AK Parti teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, "Çukur siyaseti yapanlar şunu bilsinler ki o çukurlar sadece mahalle aralarına ve yollara açılmadı, bu milletin birliğine, dirliğine açılmak istendi. Bu milletin kardeşlik bağları kazma ve kürekle aşındırılamayacak kadar güçlüdür" dedi.

Ataş, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen "İl Teşkilat Başkanları" toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti'nin Türkiye'de siyasete yeni bir soluk kazandırdığını, 2002'de devraldıkları Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında hiç kimsenin inkar edemeyeceği ciddi ve olumlu farklar oluşturduklarını söyledi.

AK Parti'nin 14 yıllık sürede elde ettiği başarılarda teşkilatların rolünün çok büyük olduğunu belirten Ataş, "Bu başarılarda, teşkilatlarımızın kendisini sürekli yenilemesi, ilk günkü aşkla ve bilinçle hareket eden dinamik bir yapı olmasının payı büyüktür. Bugün 10 milyonu bulan üyesi ve yaklaşık 1,5 milyon teşkilat mensubu ile muazzam bir aile haline geldik. Bu tablo, sadece AK Parti için değil demokrasimiz açısından da çok önemlidir" diye konuştu.

Ataş, partinin kurucu genel başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'nun yönetiminde, milli iradeye, demokrasiye yönelik her türlü saldırıya ve kışkırtmaya rağmen sandıktan, demokrasiden ve adaletten vazgeçmediklerini, taviz vermediklerini ifade etti.

Anayasa Mahkemesinin kararı

Ataş, Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili verdiği hak ihlali kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:

"Anayasa Mahkemesi siyasi konularda, siyasi tartışmalarda mahkemeyi taraf konumuna düşürmemeli. Aksi halde yargıya güveni azaltacağı gibi Anayasa Mahkemesine güveni de azaltacaktır. Anayasa Mahkemesi, Türkiye'nin en köklü adalet mekanizmalarından birisidir. Anayasaya uymak ve anayasayı doğru uygulamak hepimizin görevi olduğu gibi hepimizden daha çok Anayasa Mahkemesinin görevidir. Verdiği karar nedeniyle Anayasa Mahkemesinin anayasayı çiğnemekle itham edilmesi, dahası toplumun önemli bir kısmının da mahkemenin anayasayı çiğnediğine inanması, Anayasa Mahkemesinin kendisini sorgulaması için önemli bir gerekçedir. Bu anlamda buradan Anayasa Mahkemesini, anayasaya uymaya ve anayasayı doğru uygulamaya davet ediyorum."

Yeni anayasa yapım süreci

Mevcut anayasanın, darbe ürünü ve "yamalı" olduğunu vurgulayan Ataş, "Ruhu zamanımıza ait olmayan bu anayasanın ivedilikle değişmesi gerekmektedir. Anayasalar, toplumsal uzlaşma metinleridir. Milleti koruma altına alması gerekirken bu darbe anayasası, toplumun özgürlüklerine kastedenleri yani darbecileri koruma altına almıştır" ifadesini kullandı.

Yeni bir anayasa için çok ciddi ve samimi mücadele verdiklerini ancak samimiyetsiz cevaplar aldıklarını dile getiren Ataş, yeni anayasa yapım sürecine ilişkin gelişmeleri aktardı.

Ataş, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun birkaç toplantısından sonra CHP'nin, uzlaşmaz tavrıyla, "başkanlık sistemini" bahane ederek masadan kaçtığını söyledi.

"Arkadaş, varsa bir önerin gelin onun üzerinde tartışalım. Ama CHP, 'Buna yaklaşmayın. Sahadan ben nasıl uzaklaşırım. Türkiye'nin hayrına olacak bir çalışmanın içerisinden kendimi nasıl soyutlarım' diye masadan ayrılmayı tercih etmiştir" diyen Ataş, CHP'ye, istediği yönetim sistemini masaya getirmesi önerisinde bulundu.

Ataş, 2002'den bu yana yapılan 10 seçimde CHP'nin dersini aldığını, bundan sonra yapılacak ilk seçimde de milletin yine en güzel cevabı vereceğini belirtti.

Başkanlık sisteminin acilen tartışılması ve icraata konulması gerektiğini ifade eden Ataş, şunları söyledi:

"Başkanlık sistemine karşı çıkanlar, milletin ve ülkenin selametini düşünenler değil kendilerini düşünenlerdir. Dünyanın pek çok ülkesinde başarılı olmuş bir sistemin Türkiye'de uygulanamayacağını öne sürmek art niyetli ve kasıtlı bir söylemdir. Egemenliği millete teslim etmek istemeyenler, egemenliği kendi elinde bulundurmak isteyenler, başkanlık sistemini farklı göstermeye çalışarak bir kara propaganda yürütmektedirler. Ama şunu bilmeliler ki bugüne kadar yaptıkları bütün hesaplar nasıl boşa çıktıysa, Allah'ın izni ile bu hesapları da boşa çıkacaktır. Eski Türkiye'den bugüne artık az eser kalmıştır. Bunlardan biri de terör meselesidir. İnşallah terör meselesi de tez zamanda son bulacaktır. Hükümetimiz terörle mücadelesine kararlı bir şekilde devam etmektedir."

Ataş, çukur siyaseti yaparak, barikatlar kurarak, camileri, okulları yakarak, hastaneleri bombalayarak, halkı günlük yaşamından mahrum ederek yöre halkına işkence yapanlara ve onlara destek verenlere bölgede yaşayanların en güzel cevabı verdiğine dikkati çekti.

Ataş, şunları kaydetti:

"Çukur siyaseti yapanlar şunu bilsinler ki o çukurlar sadece mahalle aralarına ve yollara açılmadı, bu milletin birliğine, dirliğine açılmak istendi. Bu milletin kardeşlik bağları kazma ve kürekle aşındırılamayacak kadar güçlüdür. O çukurlara yerleştirilen dinamitler, bombalar aslında huzura, güvene ve istikrara yerleştirilen bombalardı. Ama bu millet bunların hepsini kendi vicdanında imha etti ve bu eylemi yapanlar bilsinler ki kendileri de toplum vicdanında yok olacaktır. Teröristlere yardım edip kendi araçlarında silah taşıyanları, masum insanları katleden canilerin cenazelerine katılanları milletimiz affetmedi, affetmeyecektir. ve şu bilinmelidir ki devletin imkanlarını kullanarak terör örgütü mensuplarına yardım edenlerden bu milletin hakkı tahsil edilecektir. Milletimizin kutsal değerleri ile alay edenler, bugün cuma namazına davetiye çıkararak ikiyüzlü siyasetlerini ortaya koymuşlardır. Bu millet, davet etiğiniz o camileri yaktığınızı unutmadı, unutmayacak."