AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri, Türkiye'nin zaafını değil gücünü göstermiştir. 7 Haziran seçimleri bu ülkede yerleşik siyasi sistem anlamında demokrasinin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermiştir" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Parti Genel Merkezinde Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen iftar yemeğinde büyükelçilerle bir araya geldi.
Türkiye'nin hiçbir zaman kendi halkına zulmeden bir rejimle dostluk ilişkisi kurmadığını ve hiçbir terör örgütüne şu veya bu stratejik çıkarı için oportünistçe yaklaşmak gibi bir zillete düşmediğini belirten Davutoğlu, Suriye politikasının da açık ve net olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin, "İnsani boyutu vardır; Suriye'den gelen mültecileri ağırlamaya devam edeceğiz. Suriye içinde elimizin erdiğince insani yardımları ileteceğiz ve bunu yaparken hiçbir etnik, mezhebi ve dini fark gözetmeyeceğiz. Ayrıca stratejik boyutu vardır; Türkiye kendi sınır güvenliği için gereken tedbirleri almak yanında Orta Doğu bölgesinde kalıcı istikrar için mutlaka sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı, demokratik bir anlayışı, halklarıyla barışık rejimlerin gerekliliğini ve bütün bölgeyi kuşatacak yeni ekonomik, siyasal ve güvenlik sistemini gerekli gördüğünü her fırsatta ifade etmiştir" değerlendirmesini yaptı.
"Sınırlarımızda ne Esed rejiminin zulmünü, ne terörist örgütlerin baskısını görmek istiyoruz" diyen Davutoğlu, bunun için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Başbakan Davutoğlu, sınırda Türkiye'yi tehdit eden herhangi bir gelişme olursa buna karşı her türlü tedbiri alma konusunda hiçbir tereddüt göstermeyeceklerini bildirdi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Artık muhasebe vaktidir' dedim. Evet, birbirimize sormak durumundayız. Niye hala Gazze abluka altında. Niye bu ramazan gününde Mescidi Aksa'da ya da Kudüs'te Müslümanlar istedikleri gibi, istedikleri zamanda ibadet edemiyorlar. Niye bazı ülkelerde Müslümanların oruç tutması yasaklanıyor. İslam dünyasına dönüp şiddetten ve bu dünya içindeki krizlerden şikayet edenler, aynı zamanda kendi ülkelerinde ve uluslararası alanda yükselen İslamofobik eğilimlere karşı da aynı ilkeli tutumu sürdürmek durumundalar. Niye Avrupa'da onlarca cami kundaklandı. Niye dostluğuna önem verdiğimiz ve her zaman toprak bütünlüğünü savunduğumuz Çin'de oruç yasağı ramazanda uygulamaya kondu. Niye Afrika ve birçok ülkelerde Müslüman-Hristiyan birlikteliğine dönük provokatif eylemler yapılıyor. Hepimiz bir dünya inşa edeceğiz. Din özgürlüğünün yaşandığı, insanların omuz omuza verdiği, geleceği birlikte inşa ettikleri, birlikte daha güvenli bir geleceğe yürüdükleri dünyayı evrensel anlamda düşünmek durumundayız. Niye Mısır'da bütün bu acılar yaşandı. Bizim dost ve kardeş bütün ülkelere çağrımız açıktır. Gelin birlikte küresel barışı inşa edecek ortak ahlaki prensipler etrafında birleşelim. Müslüman, Hristiyan, Budist, Hindu kim olursa olsun herkesin dinini özgürce yaşadığı, hayat tarzlarını kendi topraklarında özgürce ifade edebildikleri bir düzeni birlikte inşa edelim."
Türkiye'nin bu çağrısına kulak veren, birlikte yürüme konusunda irade gösteren her ülke ve uluslararası kuruluşla bundan sonra da beraber çalışmaya devam edeceklerini belirten Davutoğlu, salondakilere hitaben, "Sizlerin Türkiye'deki mevcudiyetiniz bu anlamda bizim en büyük gücümüzdür. Hepiniz burada kendi evinizdesiniz" dedi.
Salonda küresel toplumun bir bütün olarak bulunduğunu aktaran Davutoğlu, "Latin Amerika temsilcileri, Asya temsilcileri, Avrupa temsilcileri, Afrika temsilcileri... 123 ülkenin büyükelçisi Ankara'da. Bütün Türkiye'de 259 yabancı temsilcilik, 342 fahri konsolosluk. Türkiye'nin dışarıdaki büyükelçileri de 228'e ulaştı. Türk Hava Yolları'nın sefer yaptığı ülke sayısı da 269'a ulaştı" diye konuştu.
"Hiçbir başka ülke Yunanistan'ı bizden daha iyi anlayamaz"
Yabancı temsilcilerin Türkiye'deki mevcudiyetini büyük bir imkan olarak gördüklerini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zorluklarımızı paylaşmaya hazır olmalıyız. Empati yaptığımızda bunu karşımızdakini anlamak için değil, birlikte bir dünya kurmak için yapmak durumundayız. Türkiye 2002'de büyük bir ekonomik krizin içindeydi. Çok büyük zorluklarla karşılaşmıştık. AK Parti iktidara gelene kadar emeklilerin banka önlerinde büyük kuyrukları, bir gecede fakirleşen halkın çığlıkları vardı. Onun için bugün dost ve komşu Yunanistan'ı çok iyi anlıyoruz. Hiçbir başka ülke Yunanistan'ı bizden daha iyi anlayamaz. Biraz önce değerli büyükelçiyle bu konuları ele aldığımda ve dün TBMM'de yaptığım konuşmada da vurguladım, biz yanımızda bütün komşularımızın ekonomik olarak güçlü, siyasi olarak istikrarlı olmasını isteriz."
"Buradan Yunanistan halkına dayanışmamızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Ülkeler zor günler yaşarlar. Kritik dönemeçlerden geçebilirler ama o kritik dönemeçlerden geçerken hepimizin o ülkelerle birlikte dayanışma içinde olması hem komşuluk görevimizdir hem de Avrupa kıtasının geleceği anlamında hepimizin üzerine düşen bir vazifedir. Özellikle AB bağlamında da Türkiye'nin stratejik hedefleri açık olmakla birlikte şunu son gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki Avrupa kıtasında bir bütün olarak ya birlikte ekonomik refah ve istikrarı, çok kültürlü bir hayatı başlatacağız ya da kıtanın geleceği konusunda gerçekten kaygı duymamız gereken şartlar oluşacak. Bizim Avrupa Birliği çerçevesinde Avrupa kıtasının geleceği itibarıyla çağrımız da açıktır. Çok kültürlü, özgürlükçü bir Avrupa'yı birlikte inşa etmeliyiz. Antisemitizm, İslamofobi ve aşırı ırkçılığa karşı her türlü ortak Avrupa değerlerini sağlamak için birlikte yol almak durumundayız. Avrupa'nın bir köşesinde bazı ülkeler refah içindeyken diğer köşesinde Avrupa'da eğer ciddi ekonomik sıkıntılar varsa bu da sürdürülebilir bir durum değildir. Hep beraber Avrupa kıtasının geleceğini, Avrupa kıtasının siyasi, ekonomik ve kültürel geleceğini konuşmanın tam vaktidir."
"Özgüvenimiz her zamankinden fazla"
Türkiye'nin komşularındaki istikrarı teşvik etmek üzere komşularla birlikte çalışmaya, sıkıntı içinde olan komşu ülkelerden gelen halklara sahip çıkmaya, Avrupa Birliği ile birlikte Avrupa kıtasının geleceğini şekillendirmeye kararlı olduğunu aktaran Davutoğlu, "Uluslararası barış anlamında da bu sene G-20 Zirvesi'ne ev sahipliği yapıyoruz, gelecek sene BM İnsani Zirvesi'ne, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne ev sahipliği yapacağız, bütün bu zirvelerde de insanlığın geleceğiyle ilgili sorumluluk içinde birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'de bunların olabilmesi için siyasi istikrarın, demokratik sistemin ve özgürlüklerin yaşanabilir olması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin son derece kritik bir coğrafyada, ateş çemberinin içinde son 13 yılda hem ekonomik kalkınmasını sağlamış hem de demokrasisini sağlam temeller üzerinde yükseltmiş bir ülke olarak, özgüveninin her zamankinden daha fazla olduğunu söyledi.
7 Haziran seçimleri dolayısıyla birçok spekülasyon yapılabileceğini ve senaryo yazılabileceğini aktaran Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri, Türkiye'nin zaafını değil gücünü göstermiştir. 7 Haziran seçimleri bu ülkede yerleşik siyasi sistem anlamında demokrasinin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermiştir" ifadesini kullandı. Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bir tarafta Mısır, bir tarafta Türkiye. Bir tarafta demokrasinin taçlandığı ülke, değer tarafta çevre ülkelerde yaşanan zulümler ya da Suriye'de yaşanan benzeri olaylar. Demokrasi bizim için vazgeçilmez ilkedir. İnsan onuru ve özgürlükleri Türkiye'nin hiçbir zaman fedakarlık yapmayacağı temel hususlardır. 7 Haziran bizim gücümüzdür. Çünkü Avrupa'da dahi bütün bu kritik süreçlerde hiçbir ülkede yüzde 87 seçime katılım oranı yakalanmamıştır. Yüzde 50 yakalandığında büyük başarı addedilir. Türkiye'de 7 Haziran'da seçime katılım oranı yüzde 87'dir. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil de yüzde 95 civarındadır. Yani yüzde 87'nin katıldığı bir seçimde yüzde 95 nispetinde bir temsil yakalanmıştır. Bunun için dünyanın hiçbir yerinde belki de bugün Türkiye'de olduğu kadar güçlü bir demokrasi, temsil kabiliyeti yüksek bir demokrasi yoktur. Onun gerçekleşmesine katkıda bulunmak AK Parti olarak bizim onur duyduğumuz bir husustur. Evet yüzde 41 oy oranıyla Türkiye'nin en büyük partisi olduğu bir kez daha tescil edildi. En yakın ikinci partiye yüzde 16 farkla. Evet belki tek başımıza hükümet kurma imkanı bulunmadık ama şunu gururla geleceğe mesaj olarak haykırıyoruz ki eğer bugün bu kadar temsil kabiliyeti yüksek bir meclis, bu kadar yüksek katılımlı bir seçim gerçekleşmişse bu AK Parti'nin bu ülkede sağladığı istikrar ve özgürlükler sayesinde gerçekleşmiştir. İşte bununla gurur duyuyoruz."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?