Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki canlı bomba operasyonuna ilişkin, "Bu kadar güvenlik riski içinde, etrafta da bu kadar belirsizlik ve istikrarsızlık varken, her an her şehrimizde bu operasyonların yapıldığını ve güvenlik birimlerimizin tam bir dikkat içinde, teyakkuz halinde olduğunu vatandaşlarımızın bilmesini isterim" dedi.
Başbakan Davutoğlu, NTV'nin canlı yayında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Ankara'da eylem hazırlığındaki DAEŞ mensubu iki canlı bombanın yakalanmasına ilişkin soru üzerine Davutoğlu, "Takip edilen şahıslardı zaten. Bu anlamda güvenlik birimlerimizi, polisimizi bir kez daha kutluyorum" dedi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Tabii aslında bu şekilde çok operasyon yapılıyor ama çoğu zaman halkta bir kaygı uyandırmasın diye, bu operasyonlar, yakalananlar çok da gündeme getirilmiyor. Bu kez açık, kamuoyunda bilinen bir operasyon. Dediğim gibi canlı bomba olarak bir eyleme hazırlanan iki kişi yakalandı. Bu kadar güvenlik riski içinde, etrafta da bu kadar belirsizlik ve istikrarsızlık varken, her an her şehrimizde bu operasyonların yapıldığını ve güvenlik birimlerimizin tam bir dikkat içinde, teyakkuz halinde olduğunu vatandaşlarımızın bilmesini isterim. Yoğun bir mücadele sürüyor. Kolay değil, bu ateş çemberi içinde Türkiye'yi istikrarlı tutmak, demokratik bir yönetimi en şeffaf bir şekilde sürdürmek. Bundan sonra da bu tür çalışmaları devam ettireceğiz.
Halkımızın bir kaygı duymasını istemem. Yılbaşında veya değişik günlerde, 'şu veya bu meydanlara gitmek doğru değil' gibi. Merak etmesinler bütün gücümüzle, istihbaratımızla, emniyet birimlerimizle Türkiye'nin her yerinde elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Fakat işte Fransa gibi bütün bu bölgelerden çok uzak bir ülkede bile bu terör can alabiliyor. Onun için hepimizin teröre karşı omuz omuza tam bir ortak kader bilinciyle davranmamız, toplumsal psikolojiyi diri tutmamız ve güvenlik birimlerimizin de teyakkuz halinde her türlü terör faaliyetine hazırlıklı olması gerekiyor."
"Fırat'ın batısında kim var? Son bilgiler nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, burada kendileri için öncelikli hususun, DAEŞ'in sınırdan uzaklaştırılması olduğunu söyledi.
"İkinci öncelikli husus ise PYD, YPG ki PKK ile olan irtibatı dolayısıyla şu anda Türkiye için doğrudan tehdittir" diyen Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bu unsurların, Fırat'ın batısında, doğusunda da Tel Abyad'da da mesela normalde YPG unsurlarının çoğunlukta olması mümkün değil, Arap yoğunluklu bir yerdir, buralarda da YPG'nin etkili bir şekilde hakimiyetinin hiçbir şekilde temeli yok. Maalesef bazı Batılı ülkeler de dahil olmak üzere yanlış bir yorumla, DEAŞ'ın alternatifi YPG gibi bir kanaate yöneldiler. Biz de buna karşı açık tutumumuz ortaya koyduk. DEAŞ'ın tek alternatifi, bütün Suriyeli unsurları bünyesinde barındıran Özgür Suriye Ordusu'dur. Ancak maalesef şu anda Özgür Suriye Ordusu ılımlı muhalefet unsurları Rusya'nın ağır bombardımanı altında, Halep'i, İdlip'i savunmaya çalışıyor. DEAŞ de bunu fırsat bilerek, Rusya'nın bombardımanından da aldığı güçle bulunduğu yerlerde kalabiliyor.
Bir taraftan DEAŞ'a dönük olarak Rusya hiçbir operasyon yapmazken, diğer taraftan da Batılı bazı ülkelerin YPG'ye destek veriyor olması, bu iki terör örgütünün neredeyse birbirinin alternatifi gibi güç kazanmasına yol açıyor. Biz onun için 'Fırat'ın batısında, PYD, YPG unsurlarını görmek istemiyoruz' dedik. Bunu da yakından takip ediyoruz. Bize verilen istihbarat unsurları itibariyle, Suriye Devrimci Güçleri diye tanımlanan, içinde YPG'nin Arap unsurların da olduğu... Bunu yakından takip ediyoruz."
Davutoğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de kendilerine gelen bilginin YPG unsurlarının geçmediği yönünde olduğunu yineledi.
Bu konudaki tutumlarının herkes tarafından bilindiğini tekrarlayan Davutoğlu, "Kesinlikle Suriye topraklarının Türkiye'ye düşmanca tavır alan, DEAŞ ya da YPG unsurları tarafından kontrol altında tutulmaması için elimizden geleni yapacağız" dedi.
Fırat'ın doğusundaki duruma Türkiye'nin rızasının olup olmadığının sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, "Rızamız olduğundan değil" yanıtını verdi.
Davutoğlu, Fırat'ın doğusunun Kobani, daha doğuda ise Tel Abyad olduğunu anımsatarak, Kobani'deki Kürtlerin de hepsinin YPG'li olmadıklarını bildirdi.
Oradakilerin de bu durumdan hiç memnun olmadıklarını belirten Davutoğlu, "Fakat orada Suriye rejiminin desteği ile bunlar (YPG) hakimiyet kurdular" açıklamasını yaptı.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Fırat'ın batısında ise Cerablus'ta, Azzaz'da, Münbiç'te hiçbir Kürt unsur yok. Orası tamamıyla Arap ve Türkmen bölgesi. Dolayısıyla ait olmadıkları yere gelerek yeni bir etnik kıyım yapmalarını da biz engellemeye çalışıyoruz. Fakat buralarda DEAŞ'ın da kalmaması lazım. Ancak maalesef biz yıllardır 'güvenli alan oluşturalım' derken, buna olumlu bir cevap verilmezken, Rus hava bombardımanı ile DEAŞ için neredeyse bir güvenlik alanı oluştu. DEAŞ rahat hareket eder hale geldi. Çünkü Rusya, Özgür Suriye Ordusu'nu bombalıyor. Yani uluslararası aktörlerin kendi çıkarları doğrultusunda bir ülke üzerinde nasıl yıkıcı bir etkide bulunabildiklerinin çarpıcı bir örneği Suriye'dir. Biz ılımlı muhalefet başta olmak üzere, Suriye'nin gerçek temsilcilerini destekledik, desteklemeye devam edeceğiz. Bu konuda da Türkiye kendi ulusal güvenliği ile ilgili her türlü tedbiri alma hakkına sahiptir, gerektiğinde de bunu almakta hiç tereddüt göstermez. Karşımızda ister DEAŞ olsun ister YPG olsun. Türkiye'yi tehdit eden kim olursa olsun, ona karşı da gerektiğinde mücadele ederiz."
Rus uçağının düşürülmesinin ardından yaşanan durum
Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından, bölgede Türkiye'yi zorlayan bir durumun ortaya çıkıp çıkmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, "Bu zorluk eskiden de vardı. Rus uçağının düşmesiyle ekstra bir zorluk anlamında, tabii ki bir koordinasyonda bir takım problemlerin olduğu bir dönem yaşıyoruz" dedi.
Aynı hava sahasını, içinde Türkiye'nin de olduğu koalisyon uçakları ile Rusya'nın kullandığına dikkati çeken Davutoğlu, bunun ikisinin aynı anda operasyon yapıyor olmasının zaten tehlikeli bir durum olduğunu aktardı.
Başbakan Davutoğlu, onun için bir risk alanı oluştuğunu vurgulayarak, "Fakat bu tabii Türkiye'nin kendi hava sahasını koruma bağlamında gösterdiği kararlılığın üzerine şüphe düşürmez. Hava kuvvetlerimiz gerekeni, kendilerinin görevi olan bir hususu yerine getirmişlerdir. Bu konuda da Türkiye aynı kararlılıkla, kendi hava sahasını, deniz sularını ve kara sınırlarını korumaya muktedirdir ve korur" diye konuştu.
"Türkiye'nin ciddiyeti de herhalde son gelişmelerle açık bir şekilde görülmüştür"
Fırat'ın batısının Türkiye'nin kırmızı çizgisi olmasının hatırlatılarak, "Koalisyon güçleri orada YPG güçlerinin olmadığını söylüyorlar ama yarın öbür gün bir fotoğraf, bir video, o bölgede YPG unsurlarının olduğu eğer çıkarsa, bir anlamda kırmızı çizgi aşılırsa, o kırmızı çizginin gereği nedir?" sorusunun sorulması üzerine Davutoğlu, Tişrin'in Türkiye'nin sınırlarının epey altında olduğunu söyledi.
Cerablus'tan bahsetmediklerini daha güneyde bir bölgeden bahsettiklerini dile getiren Davutoğlu, Fırat'ın batısı derken asıl kastedilenin ise Cerablus-Münbiç-Azzaz hattı olduğunu belirtti.
Başbakan Davutoğlu, "Türkiye'yi tehdit eden nitelikteki bir gelişmeye her an her türlü tedbiri alarak cevap veririz. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden her hususta her türlü tedbiri alırız. Bunu da müttefiklerimize de ilgili taraflara da ilettik. Bu konuda Türkiye'nin ciddiyeti de herhalde son gelişmelerle açık bir şekilde görülmüştür" dedi.
Türkiye'nin DEAŞ'la mücadele konusunda en kararlı tutumu sergilediğinin altını çizen Davutoğlu, Türkiye'nin terörle mücadelesine gölge düşürecek hiçbir gelişme karşısında sessiz durmayacaklarını vurguladı.
"DEAŞ'ın mevcudiyeti, Suriye rejimine meşruiyet sağlıyor"
Bu bölgenin güvenliği konusunda Türkiye'nin ABD ile bir sorununun olup olmadığının sorulması üzerine ise Davutoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Yok, prensipte anlaşıldı bu konularda. Fakat tabii Rusya'nın devreye girmesiyle ortaya çıkan yeni bir konjonktür var. Zaten Rusya'nın devreye girmesi ve doğrudan Türkiye'yi rahatsız edecek eylemlere girmesinin sebebi de o. Rusya, DEAŞ'ın olmasından memnun. Çünkü DEAŞ'ın mevcudiyeti, Suriye rejimine meşruiyet sağlıyor. Suriye rejimi de memnun. Yarın 'DEAŞ tümüyle ortadan kalkacak' denilse, en fazla bundan rahatsız olacak Suriye rejimidir, Rusya'dır, İran'dır. DEAŞ'ın ortadan kalkmasından en fazla rahatsız olacak PKK'dır, PYD'dir. Çünkü DEAŞ sebebiyle bazı ülkelerin desteğini alıyor.
DEAŞ öyle bir örgüt haline geldi ki 'karşısındayız' diyerek herkes kendi harekat tarzına meşruiyet kazandırıyor. Onun için burada samimi bir tutum içinde olunduğunu kimse söyleyemez. DEAŞ ise hepimiz için tehlike oluşturan bir terör örgütüdür aynı zamanda. Türkiye dışında bu anlamda DEAŞ'la tam ve kararlı bir şekilde mücadele veren bir taraf yok. Türkiye'nin DEAŞ'ın mevcudiyetinden herhangi bir şekilde, olumlu bir şekilde etkilenmesi mümkün değil. Ancak Suriye rejimi, Rusya, İran olumlu etkileniyor. Şu anda Suriye'de yabancı askerler hangi askerler? Rus askeri var, İran askeri var. Ancak, buna rağmen 'yabancı müdahale olmasın' diyen de bu ülkeler. Dolasıyla bizim bir taraftan kendi sınırlarımızı korumak, bir taraftan sınır boylarımızda Türkiye'ye düşman unsur olmaması için çaba sarf etmek, öte yandan da sınır ötesindeki hatlarda Türkiye'nin güvenliğini teminat altına almak gibi, zor ama yapılması gereken bir sorumluluğumuz var."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?