Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kriz döneminde bir gecede vurgun yapanların hesap vermesi gerektiğini belirterek, "Buradan suç duyurusunda bulunuyorum" dedi. Terörün Türkiye'ye maddi maliyetinin 350 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Kürt meselesini PKK ve uzantılarına rağmen çözeceğiz" ifadelerini kullandı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 21. Olağan Genel Kurul Toplantısı Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Genel Kurul toplantısına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada CHP'nin tarihine ilişkin son dönemde önemli belgelerin açıklandığına dikkat
çeken Başbakan Erdoğan, "Biz CHP'nin tarihini gündem oluşturmak için değil, değişmeyen, bugün de varlığını sürdüren zihniyetini deşifre etmek amacıyla gündeme getiriyoruz. Bugün yaşayan kuşak bu tarihi büyük ölçüde bilmiyor. Bugün Türkiye'nin hangi kronik meselesine bakarsanız altında 1940'lı yılların baskıcı rejimini görürsünüz. Bu zihniyetle hesaplaşmadığınız sürece Türkiye kronik meselelerini çözemez. Bugün hala 27 Mayıs'ın ilerici bir darbe olduğunu savunanlar var. Camilerin kapatıldığını, satıldığını
inkar eden bir zihniyet var. Sultanahmet Camisini 6 saat kapatan zihniyeti biz anlatmayacak mıyız? Her milletin gururlandığı, övündüğü abide eserler vardır. Bunlar bizim aynı zamanda dinimizin gereği olan ibadetlerimizi toplum olarak yerine getirdiğimiz muhteşem eserler" dedi.
"BU ZİHNİYETİ DEŞİFRE ETMEK BOYNUMUZUN BORCU"
"1940'lı yıllarda olduğu gibi bugün de devşirme ve sahtekar din adamlarıyla toplum ve inanç mühendisliği yapmaya çalışan bir zihniyet var" diyen Erdoğan, "Bugün hala başörtüsü yasağını savunan, kesintisiz eğitime karşı çıkıp bunu anayasa mahkemesine götüren yasakçı, baskıcı, inanç düşmanı bir zihniyet var. Bunu deşifre etmek bizim boynumuzun borcu. Bir tarafta Cuma namazı kılınıyor diğer tarafta bir cambaz çıkmış orada da Cuma kılınıyor. Cuma adı üzerinde birleşmektir. Sen halkı bölmek için ikinci bir
cemaat oluşturuyorsun. 'O devletin imamı biz de Kürtlerin imamıyız' diyorsun. Bizim dinimizde Kürt, Türk, Çerkez, Gürcü var mı? Hepimiz bir arada olacağız. Hepimiz orada cem olacağız" ifadelerini kullandı.
"BURADAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM"
28 Şubat süreci ardından gelen ekonomik krizde Türkiye'nin bir gecede yoksullaştırıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Acaba kimler burada vurgun yaptı. İşte o vurgunu vuranların hesaba çekilmesi lazım. Suç duyurusu yapıyorum burada. 26 Nisan 2007 borsa rekor kırıyor. Cuma gecesi malum bildiri yayınlanıyor. Borsada hisseleri işlem gören şirketlerin piyasa değeri 20 milyar dolar azalıyor. Bir puanlık faiz artışının Türkiye'ye yıllık faturası 2 milyar TL. Üst üste 4 yıl yüzde 5 üzerinde büyüyen Türkiye
ekonomisi 2007 yılında firen yapıyor. Yüzde 4 hedeflediğimiz enflasyon yüzde 8'e çıkıyor. Ben bunu ilgili çevrelere hepsine özel görüşmelerinde anlattım. Soruyorum buna kimin ne hakkı var. Türkiye'ye bu bedeli bu faturayı ödetmeye kimin ne hakkı var. Bir bildirinin Türkiye'ye sadece faiz maliyeti 2 milyar TL. Bu faturayı kim ödüyor, milletim ödüyor. Bu bedeller ödenmesin diye demokrasiye özgürlüklere sahip çıkacağız. ve kararlılıkla ilerleyeceğiz. On yıllar boyunca sırtını statükoya dayayanlar bundan
rahatsızlar ve rahatsız olmaya devam edecekler" şeklinde konuştu.
"TERÖRÜN TÜRKİYE'YE SADECE MADDİ MALİYETİ 350 MİLYAR DOLAR OLDU"
Konuşmasında Türkiye'nin terörle mücadelesine de değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"30 yıldır Türkiye terörle mücadele ediyor. Terörün ağır maliyetleri oldu. Gencecik çocuklar kaybettik. Siyaset de terörden doğrudan etkilendi. On yıllar boyunca Türkiye'de terör üzerinde siyaset mühendisliği yapıldı. Bütün bunlarla birlikte ekonomi de terörden büyük zarar gördü. Bir hesaplamaya göre terörün Türkiye'ye sadece maddi maliyeti 350 milyar dolar oldu. Hükümet olarak bir yandan terörle mücadele ederken diğer yandan terörün istismar ettiği zemini kurutmak için yoğun gayret sarf ettik. Bu
sorunun çözümü için samimi çaba sarf ediyoruz. Biz devlet olarak her türlü imkanla bölgedeyiz. Demokratik ve kültürel hakları genişleterek oradaki vatandaşlarımız arasındayız. Havalimanlarıyla, barajlarımızla Doğu ve Güneydoğu'dayız. 9.5 yıl boyunca bölgeye 35 milyar üzerinde yatırım yaptık. Büyük yatırımlara süratle devam ediyoruz. Yüksekteki olan ibadetlerimizi toplum olarak yerine getirdiği ovada havaalanı temeli atılacak önü kesiliyor. Burada temel atma törenine gelecek insanlar engelleniyor. Orada
havaalanı inşaatı devam ediyor ama adeta savaşarak. Zaman geliyor iş makineleri yakılıyor. Ondan sonra utanmadan 'siz bölgeye hizmet vermiyorsunuz' diyorlar. Barajlarda çalışanları tehdit ediyorlar ancak buna rağmen müteahhit firmalar çalışmaları sürdürüyor"
"BİR TARAFTAN MAĞDURLARIN YANINDAYIZ DİYORSUNUZ BİR TARAFTAN MAĞDURLAR ÜRETİYORSUNUZ"
Başbakan Erdoğan konuşmasında Barış ve Demokrasi Partisi'ni (BDP) de eleştirerek, "Bölücü terör örgütü doktor mühendis ve hemşireler kaçırıyor. Belirli haraçları aldıktan sonra bırakıyorlar. Siyasi kanat diyor ki 'size yardımcı olalım' O senin görevin zaten bana niye soruyorsun yapacaksan yap. Bir taraftan mağdurların yanındayız diyorsunuz bir taraftan mağdurlar üretiyorsunuz. Bu mu sizin özgürlükçü mücadeleniz. Terör meselesinde hem saldırılarla hem tahriklere boyun eğmeyeceğiz. Biz milli birlik
projesini başlattığımızdan beri hem terör saldırıları hem tahrikler yoğunlaştı. PKK ve uzantısı siyasi parti ciddi şekilde provokasyon süreci başlattı. Adeta meselenin çözülmemesi için ellerinden geleni ortaya koydular. Biz bu meseleyi PKK ve uzantılarına rağmen çözeceğiz. Benim Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi BDP değildir. Partimin bölgede aldığı oy BDP oyunun çok üzerindedir. Bu sürece BDP katkı vermek isterse, biz müzakereye açık olduğumuzu söylüyoruz. Biz terör örgütü ile asla müzakere etmeyiz
onlarla mücadele etmeye devam ederiz. Terör örgütüne düşen görev elindeki silahı bırakmasıdır. Güvenlik güçlerinden silah bırakma talebinde bulunanlar gaflet içerisindedir" dedi.
"TÜRKİYE'DE BİR BAAS REJİMİ YOK"
Türkiye'nin terör örgütü ile mücadelesini Suriye'deki duruma benzetmeye çalışanların olduğunu söyleyen Erdoğan, "Suriye'de 'parlamentoda yer alacağız' diyen insanlar seçilme hakkı verilmediği gibi baas rejiminin zulmü karşısında öldürülüyor. Türkiye'de bir baas rejimi yok. Varsa bunun numunesi biliyorsunuz CHP'dir. Terör örgütünün uzantısı olan BDP parlamentoda. Her türlü katılımcı noktada aktivitesini yapabiliyorlar. Bugün yaptıkları tahriklere devam ederlerse, terör örgütü ile arasına mesafe koymazsa
kaybeden kendileri olur. Bölücü terör örgütünü bir terör örgütü olarak tanımayanlar, tüm kanlı eylemlerle suç ortaklığı içindedir. Bölücü terör örgütünü kanlı terör örgütü olarak değil silahlı halk hareket olarak tanımlayanlar, kanı, acıyı meşrulaştırma gafleti içerisindedir. Benim Kürt kökenli kardeşim şunu görsün. BDP'nin Doğu'nun ve Güneydoğu'nun CHP'si olmak için gayreti var. BDP, CHP izinden giderek bölgeyi faşizan bir baskı altına almak için elinden geleni yapıyor. Biz 9.5 yıl boyunca meydanı bu terör
örgütüne ve yandaşlarına bırakmadık bundan sonra da bırakmayacağız. Milletimiz bize 'bu meseleyi çöz' dedi ve biz ne pahasına olursa olsun daima bu meseleyi çözme gayreti içerisinde olacağız" şeklinde konuştu. - İSTANBUL
Son Dakika › Politika › Başbakan Erdoğan'dan Kürsüde Suç Duyurusu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?