Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye olarak IMF'ye olan borcumuzu sıfırladık. Ayrıca, geçen hafta Türkiye'den IMF'ye 5 milyar dolarlık kredi kanalını açtık. IMF istediği zaman bu krediyi kullanacak. Öte yandan, bir zamanlar 10 sente muhtaç olan Türkiye'nin şimdi yurtdışına yaptığı yardım tutarı 2,5 milyar doları aştı" dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, AK Parti Kayseri İl Başkanlığını ziyaret etti. Ziyaretinde bir konuşma yapan Ali Babacan, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin, AK Parti'nin bir dönem daha belediye başkan adayı olduğunu belirterek, "Bazı arkadaşlar, Mehmet beyin adaylığının açıklanmasının ardından seçimin heyecanının kalmadığını belirttiler. Ancak biz her seçime aynı heyecanla hazırlanmalıyız, heyecanımızı daima korumalıyız. Rehavet en büyük handikaptır. Son dakikaya kadar hep beraber çalışacağız" ifadelerini kullandı.
Babacan, "Asla aldatan olmamak, aldatılan da olmamak gerekir. Halkımızı aldatmadan, doğruları konuşarak, yaptıklarımızı anlatmalıyız. AK Parti çok yüksek noktalara ulaştı. Dünyanın dört bir yanında, isimleri farklı da olsa, partimizin prensiplerini örnek alarak pek çok parti kuruldu. AK Parti, her tarafta dikkatle takip ediliyor, örnek alınıyor. Bu durum bizleri daha da çok çalışmaya sevk etmeli. Biz de yerimizde durmuyor, sürekli kendimizi geliştiriyoruz" dedi.
Konuşmasında, "OECD ülkelerinde halk yöneticilere güvenmiyor. Yapılan son anketlerde, OECD ülkelerinin vatandaşları yöneticilerine güvenmiyor. Bu güvensizlik de başka sorunları beraberinde getiriyor. Vatandaş, bankalar ve özel sektör harcama, yatırım yapmıyor" diyen Babacan, "Ülkemizde ise istikrar sonucu sağlanan güven ortamı son derece gelişti. Halkımız, bizlere, yönetenlere güveniyor. Güven olunca da vatandaş, kredi alıp borçlanarak harcama dahi yapıyor. Biz bugünü ve yarını, daha ilerisini düşünerek adımlar atıyoruz. Türkiye'nin bu genel ekonomik tablosu, dünya tarafından da yakından takip ediliyor. Dünya Bankası'yla 20 ayrı ülkede çalışmamız var. Dünya Bankası, bu ülkelere gidiyor ve Türkiye'nin sağlık, sosyal güvenlik, bankacılık sektörü veya daha değişik konularla ilgili çalışmalarını ifade ediyor ve bizim arkadaşlarımız o ülkelere gidiyor veya o ülkelerden yetkililer, uzmanlar geliyor ve bizim yaptığımız çalışmaları onlara anlatıyoruz. Türkiye, daha önce yardım alan bir ülkeydi ama artık dışarıya yardım yapan ülke konumuna geldi. Türkiye, 20 sente muhtaç bir ülke durumundayken, şimdi yurtdışına yaptığımız yardım tutarı 2,5 milyar doları aştı. IMF'ye olan borcumuzu sıfırladık. IMF'ye 5 milyar dolarlık bir kredi kanalını açtık. İhtiyaç duydukları zaman bu krediyi kullandıracağız. TİKA aracılığıyla yurtdışına yardımda bulunuyoruz. Pek çok ülkede TİKA aracılığıyla hizmetler sunuyoruz. Mısır'a 2 milyar dolarlık kredi açtık, Nijer'de 400 milyon dolarlık bir karayolu projesi yapıyoruz. Bütün bunlar, Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin birer göstergesidir. Tabii biz Türkiye olarak bunların hepsini özel sektörümüzün katkılarıyla yaptık ve yapıyoruz. Türkiye, bu kadar dışa entegre, dışa açık hale geldi" dedi.
Amerikalı yetkililerin, Türkiye'nin artık küresel aktör haline geldiğini ifade ettiklerini bildiren Babacan, " Filipinler'de yaşanan dramın ardından hemen bir içi dolu kargo uçağını yardıma gönderdik. Japonya'da deprem oldu, 2 gün içinde Türkiye oraya da ulaştı. Türkiye, hamd olsun, ihtiyaç duyulan her yere imkanları ölçüsünde yetişmeye başladı. İnşallah ileride imkanlarımız arttıkça, daha çok yardımda bulunacağız. OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı arasındaki uçurumu en hızlı kapatan ülke Türkiye. Türkiye'de bugün mutlak yoksulluk sıfırlanmıştır. Mutlak yoksulluk denilen seviye, günde 1 doların altında geliri olanlar diye belirleniyor. Türkiye'de böyle bir nüfus yok. Hamdolsun ülke olarak gelirimiz artıyor, böyle olunca da vatandaşımızın da geliri artıyor" diye konuştu.
Vatandaşların bazılarının, devletin sağladığı imkanları nereden alacağını, bu yardımlara nasıl ulaşacağını bilemediğini kaydeden Babacan, "Böyle durumdaki vatandaşlarımız da ülkemizin alt gelir grubunu teşkil ediyor. Biz bu vatandaşlarımız için bir proje uygulamaya koyduk ve uzmanlar gidip halkımıza hizmet sunuyor, yol gösteriyor. Bölge bölge sorumluluğu verip ailelerin zimmetini sağlayıp Sosyal Hizmet Uzmanları'nın, devlet imkanlarına ulaşamayan vatandaşlarımıza ulaşmayı hedefliyoruz. Bu sayede alt gelir grubundaki yüzde 2,8'lik nüfusu da önümüzdeki birkaç yılda sıfırlayacağımızı tahmin ediyoruz. Niyet önemli. Niyetiniz iyiyse, yaptığınız işte de bereket oluyor. Her bir ferdin sorumluluğunu omuzunuzda hissederek ekonomide iyi gelişmeleri hep birlikte izliyoruz, izlemeye de devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şöyle devam etti:
"Kayseri'deki ilerleme, her türlü takdirin üzerinde. Hem merkezi hükümetimizin yürüttüğü projeler, hem de belediye başkanımızın yürüttüğü projeler, her yerde takdir ediliyor. Kayseri artık bir üniversite şehri de oluyor. Kayserimizde 4 üniversite hizmet veriyor. Üniversite şehri olmanın, şehre katacağı çok güzel gelişmeler var. Araştırma ve bilim adamlarının olduğu bir şehir olmak da şehrin dokusuna çok önemli imkanlar getiren unsurlar. Amerika'da, İngiltere'de gerekli kaynak sağlayamadıkları için sağlık sistemlerini yenileyemiyorlar ve binalarını da yenileyemiyorlar. Çok şükür Türkiye'deki çoğu sağlık kuruluşumuz, o ülkelerdeki sağlık kuruluşlarından çok daha iyi durumda. Brüksel'de bir arkadaşımızın ayağı kırıldı, oradaki hastaneye götürmek istedik. Ama oradaki büyükelçilik görevlilerimiz, 'aman Brüksel'deki hastaneler çok kötü. Burada basit bir şekilde sardıralım, Türkiye'de hastaneye götürerek tedavi ettirelim' dediler. Biz de öyle yaptık.
Aralarında Amerika, İngiltere, Danimarka, Norveç, İsviçre gibi ülkelerinde bulunduğu 80 ülkenin katıldığı bir toplantıda, Türk sağlık sistemini, Türkiye'de yaptığımız sağlık reformunu anlatmamızı istediler. Hem iyi hizmet vereceksiniz hem de mali dengeyi sağlayacaksınız. Bunun ikisini bir arada yapabilmek çok zor. Türkiye bunu başarmış durumda. Bizim bunu nasıl başardığımızı merak ediyorlar.
İlaç fiyatları çok ciddi takip ediliyor. Doktorlarımıza performans kriteri getirdik. Kim ne kadar çalışıyorsa o kadar para alacak. Bundan sonraki aşamada, verilen hizmetin kalitesini ölçeceğiz. Bunlarla alakalı da alt yapı kuruldu, yakında uygulamaya geçeceğiz. İnsanların performansı ölçülmüyorsa, çalışanla çalışmayan aynı parayı alıyorsa, maalesef orada bir sonuç alamıyorsunuz. Eğitimde de bunu yapacağız. Performans kriterlerini getireceğiz. Yarışma, rekabet olmayınca başarı da olmuyor. Yarışma, rekabet varsa başarı da var. Devlet kurumlarındaki bu hantal yapı da yarışma ve rekabet olmadığı için ortaya çıktı. Hamdolsun biz bunu tersine çeviriyoruz. Şu anda en önemli konumuz eğitimdeki kalitenin artması. Eğitimde getirilecek bu rekabet sistemiyle birlikte önümüzdeki günlerde eğitimin kalitesinin de yükseldiğini göreceğiz. Sağlıkta gösterdiğimiz başarıyı, eğitimde de göstermemiz gerekiyor." - KAYSERİ
Son Dakika › Politika › 'Türkiye Olarak IMF'ye Olan Borcumuzu Sıfırladık' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?