CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şu soruyu Sayın Davutoğlu'na sormak isterim, o iki canlı bomba, o listede var mıydı, yok muydu? Bunun yanıtını merak ediyorum. Varsa daha büyük bir felaket var" dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk ve Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ankara'daki terör saldırısının Türkiye'yi derinden etkilediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Birden fazla soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Neden Türkiye? Neden bizim insanlarımız? Neden gencecik çocuklarımız? Neden barış isteyenler bombalanıyor? Neden cumhuriyet hedef alınıyor? Kim bunların sorumlusu?" dedi.
Terör saldırısında 9 yaşındaki Veysel'in de hayatını kaybettiği hatırlatılarak "Ne hissettiniz?" diye sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Torunumu düşündüm. O da aynı yaşlarda, o da okula gidiyor. Onun çocuğu, aslında bizim de çocuğumuz. Evlat sevgisi, ortak bir sevgidir. Kimliği, inancı ne olursa olsun evlat sevgisi, dünyanın en kutsal, en güzel sevgilerinden birisidir. Bizde şöyle bir söz vardır, Allah kimseye evlat acısı vermesin diye" ifadelerini kullandı.
Saldırıda hayatını kaybedenler için Malatya'da düzenlenen cenaze törenine katıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Fidan gibi bir delikanlı gelip boynuma sarıldı, çocuk gibi ağlıyor. Nasıl susturacaksınız onu? Arkadaşlarını kaybetmiş... Çocuk gibi, teselli etmeye çalışıyorum, 'Üzülme' diyorum ama nasıl üzülme diyeceğiz. Bu acı olayı derinde, yüreğimizde hissetmenin ötesinde bir duygu bu" diye konuştu.
Cenaze töreninde ailelerin, "Devletten bir şey beklemiyoruz, sadece huzur bekliyoruz. Yazık günah değil mi bu çocuklara?" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Yazık, günah değil mi? Biz, bu acıları sonlandırmak zorundayız" dedi.
Çocuklarını kaybeden annelerin perişan halde olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bir babanın da "Ağlamayacağım, bombaları sevindirmemek için ağlamayacağım, dik duracağım" dediğini vurguladı. "Haklı, dik durmak lazım. Onuruyla durmak lazım. Bir bedel ödendiyse o bedelin Türkiye için ödendiğinin bilincinde olmak lazım" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Buradan bütün annelere seslenmek istiyorum. Çocuğunuzun sizin için ne kadar değerli olduğunu en iyi siz bilirsiniz. O çocuklarınızı hangi şartlarda yetiştirdiğinizi en iyi siz bilirsiniz. O çocuk hasta olduğu zaman hastalığı asıl annesi çeker, baba şöyle veya böyle çocuğunun hastalığı ile biraz ilgilenir ama anne bütün bunların acısını derinden hisseder. Çocuk sevindiği zaman, aslında sevinen annedir. Bu annelere bu acıyı yaşatanlara lanet olsun diyoruz. Yazık, günah değil mi bu evlatlara? Bunlarda insanlık var mı acaba, insan sevgisi var mı acaba? Ne adına yapıyorlar bunu? Ölen çocuklar, hepimizin çocukları. Bütün annelere sesleniyorum? Bu olayı sonlandırmak sizin elinizde, acıyı, gözyaşını bitirmek sizin elinizde. Bu kararlılığınızı sürdürün. Bir şekliyle bizim bu acıları bitirmemiz lazım. Acıdan, gözyaşından, kandan artık bıktı bu ülke."
-"Neden bu dosyalara gizlilik kararı konuluyor?"
Kılıçdaroğlu, "Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, '5 kilogram ağırlığında bombalar kullanıldığı anlaşılıyor' dedi. Şekil itibariyle Suruç'a benzediğini söyledi. Sanki bütün oklar IŞİD'i? gösteriyor gibi bir duyum var. Siz de Başbakan ile görüştüğünüzde aynı izlenimi aldınız mı? Böyle mi? Size ulaşmış bir istihbarat vardı, orada da IŞİD mi telaffuz edildi?" sorusunu yanıtlarken, "IŞİD'le işbirliği yapan ya da IŞİD'in yan kuruluşu olan bir örgüt ismi bana gelmişti. Ben, o örgütün ismini sayın Başbakan'a verdim. Bize gelen duyum, bu. Ne kadar doğru, yanlış, onu bilmiyoruz ama IŞİD bağlantılı olduğu söyleniyor" dedi.
Terör saldırısıyla ilgili soruşturma dosyasında gizlilik kararı alınmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Neden bu dosyalara gizlilik kararı konuluyor? Hangi gerekçe ile konuluyor? Bizim doğruları öğrenme hakkımız yok mu? IŞİD'i açıkça telaffuz etme hakkımız yok mu? Niye gizlilik kararı konuluyor. Soruşturmada hiçbir sorunuz yok. Soruşturma elbetteki gizlilik içinde olacak. Biz, ona bir şey demiyoruz zaten. Soruşturmayı açıklayın, failleri hemen şimdi oturun açıklayın, ele geçirmeden... Bunlar tamam, bu konuda zaten bir sorunumuz yok. Yargı sürecinde davaya gizlilik kararı koyuyorsun, neden? IŞİD'in nasıl bir terör örgütü olduğunu biliyoruz. İnsanları nasıl katlettiğini biliyoruz. Camileri, türbeleri nasıl bombaladıklarını biliyoruz. Onlara 'Bunlar yaramaz çocuklardır' diyenleri de biliyoruz. Buraya geldi, bakın. Emin olun şuraya geldi. Nefes alamıyoruz artık. Ankara'nın göbeğinde..."
-"Korkarsak zaten terör örgütüne hizmet etmiş oluruz"
Kılıçdaroğlu, "Korkuyor musunuz, bir vatandaş olarak?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Hayır. Korkarsak zaten terör örgütüne hizmet etmiş oluruz. Terör ya da terör örgütü mensupları ya da terör örgütleri yıldırarak toplumları sindirmek isterler. Korku dağları yaratarak geniş kitleleri sindirmek isterler. Buna teslim olmayacağız. Olmaya hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Ülkemizi ve çocuklarımızı seviyorsak dik ve onurlu duracağız, çocuğunu kaybeden babanın söylediği gibi 'Ben dik ve onurlu duracağım ve ağlamayacağım, onları sevindirmeyeceğim' dedi. Aynı duruşu, bu ülkedeki herkesin göstermesi lazım. Üzüntülüyüz, doğru. Derinden üzüntülüyüz, o da doğru ama korku asla. Bu ülkede korku egemen olmamalı. Ne kadar baskı olursa olsun, yıldırmaya ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, yılmayacağız ve korkmayacağız. Bu ülkede neden korkacağız? Eğer biz, üstümüze düşeni yaparsak, yani görevimizi yaparsak bütün bunların hepsini aşarız."
Türkiye'nin bölgesinde de dünyada da güçlü bir ülke olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ancak Türkiye'de bir yönetim boşluğu olduğunu savundu.
-"Güvenlik açığı yoksa peki bu 97 kişi niye öldü?"
Görevini yapmayanın derhal istifa etmesi gerektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Sorumlu bakandır, İçişleri Bakanıdır, görevini bırakması lazımdır. Kimdir? Adalet Bakanıdır. Görevi bırakması lazım. 97 kişi hayatını kaybetmiş, soruyorlar 'İstifa edecek misiniz?' diye, gülerek 'Niye istifa edeyim' diye cümleler kuruyor. İnsanda bir vicdan azabı var, insanda bir vicdan vardır. 97 kişi, 1 kişi, 2 kişi değil... Çoğu çocuk. Gencecik çocuklar, fidan gibi ve masum çocuklar... Siz, gülerek 'Ne gerek var, her türlü güvenlik önlemi alındı, güvenlik açığı yoktur' diyorsunuz. 'Güvenlik açığı yoktur' dediğiniz andan itibaren o koltukta oturamazsınız. Güvenlik açığı bal gibi var. Güvenlik açığı yoksa peki bu 97 kişi niye öldü? Hangi gerekçe ile öldü? Nasıl öldü?"
Olayın siyasi sorumlusunun mutlaka bulunması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Çıkıp da '20 canlı bomba gömleği bulduk'... İyi de sizin canlı bomba gömleği bulmanız, sorumluluktan kurtulmanızı mı gerektirir. Hayır, tam tersine. Bu gömlekleri kimler giyecekti? Efendim, 'Elimizde liste var.' Şu soruyu Sayın Davutoğlu'na sormak isterim: O iki canlı bomba, o listede var mıydı, yok muydu? Bunun yanıtını merak ediyorum. Varsa daha büyük bir felaket var" diye konuştu.
-"Sorumluluk sahibi olanlar, gerekçe üretemezler"
Kılıçdaroğlu, "Başbakan Davutoğlu, hemen bir tutuklama olamayacağını çünkü bir hukuki süreç olduğu, belli bir fiili durumun olması gerektiği gibi mesajları verdi. Ne dersiniz?" sorusunu yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sorumluluk sahibi olanlar, gerekçe üretemezler. Sorumluluklarının gereğini yerine getirirler. 'Liste var ama bunlar bomba takıp yakalanmadıkları için bunlara bir şey yapamıyoruz.' Ben, Sayın Davutoğlu'na sormak isterim. Ahmet Şık, bir kitap yazdı, basılmadı bu kitap. Siz, bu kitap için yasak kararı çıkarttınız. Onlarca örnek verebilirim böyle. Gencecik çocuklar tutuklandı, gözaltına alındı, aylarca hapiste kaldılar. Yüzlerce örnek gösterebiliriz biz size. Eğer bir yönetici başarısızlığına gerekçe üretmeye başladıysa yönetme erkini kaybetmiş demektir. 'Yönetemiyorum artık, gerekçe üretmeye başladım ben' demektir bu. Sayın Davutoğlu, bu noktaya geldi."
Orta Doğu'nun bir bataklık haline geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "IŞİD'i telaffuz etmekten korkuyorlar. Niye korkuyorlar? Ya yeni eylemler yaparsa. İstihbarat zafiyeti var" dedi.
İstihbarat elemanlarının başka işlerde kullanıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, MİT içindeki bir grubun sadece iktidar partisine hizmet ettiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, "Sayın Bahçeli, randevu talebinizi zamanlama gerekçesi ile reddetmesini nasıl buldunuz?" sorusu üzerine, "Bunun yorumunu yapmak bana düşmez, doğru da bulmam. Özel bir tartışma alanı da sayın Bahçeli ile yaratmak istemem. Tabii şunu sormaktan da kendimi alamıyorum, 97 kişinin hayatını kaybettiği bir dönemde, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, siyasi parti liderleri bir araya gelmeyip de ne zaman gelecekler? Bu sorunun yanıtını gerçekten merak ediyorum" görüşünü kaydetti.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?