Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kadınlarımıza zaten borçlanmıştım, 15 Temmuz'dan sonra buna bir de can borcu eklendi"
"Din adına, cinsiyet üzerinden insanları ayrıma tabi tutmak cehaletle izah edilebilir"
"Sazı kafalar hala eski köhne alışkanlıklarından vazgeçmiyor"
"Devletin zayıf yapısı içinden kendilerine gizli iktidar gücü devşirenlerin sonu gelir"
"Kadını medyada, iş yerinde bir meta gibi pazarlayan anlayışla, ilkel dönemlerdeki köle tacirleri arasında fark yoktur"
"Kadınlarımıza zaten borçlanmıştım, 15 Temmuz'dan sonra buna bir de can borcu eklendi"
İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Marmaris'te şahsımı yok etmeye gelen teröristler, bizi bulamayınca oradaki aralarında kadınların da bulunduğu polis kardeşlerimize saldırdılar. İki yakın korumamı, polisimi şehit ettiler. Kadın polislerimizden de darp edilenler oldu. Siyasi hayatımda kadınlarımıza zaten çok borçlanmıştım, 15 Temmuzdan sonra buna bir de can borcu eklendi" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hak İşçi Sendikalar Konfederasyonu tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Kadın Buluşması'na katıldı. Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşen toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların toplumdaki önemine değindi.
"Din adına, cinsiyet üzerinden insanları ayrıma tabi tutmak cehaletle izah edilebilir"
İslam inancına göre de kadın ve erkeğin eşit olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim inancımızda nimetlerin ve mükellefiyetlerin hepsi erkek ve kadılar içindir. Sadece fıtratta olan farklılıklar sebebiyle biçimde değişiklikler söz konusudur. Kur'an-ı Kerim'de iyi ve temiz erkeklerle, iyi ve temiz kadınlar ile aynı şekilde kötü erkekler ve kötü kadınlar ifadeleri geçiriyor. Mükafatın ölücüsü ise cinsiyet olarak değil salih amel olarak ifade ediliyor. Her şey bu kadar açık ortadayken ısrarla din adına cinsiyet üzerinden insanları ayrıma tabii tutmak cehaletle izah edilebilir. Biz tüm siyasi hayatımızda bu anlayışla hareket ettik. Kadınların kıyafetleriyle değil, erkekler gibi kafalarının içindeki fikirle değerlendirilmeleri gerektiğini söyledik. Başı açık, başı kapalı ayrımı yapmadık. Böyle davrananların karşısına dikildik. Bu ülkede tek bir hanımefendiye kılık kıyafetinden, başı açık ve kapalı oluşundan dolayı olumlu ya da olumsuz tavır içine girdiğimi kimse söyleyemez. Hiçbir vatandaşımızın hayat biçimi sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldığı iddia edilemez. Benim anlayışıma göre kadınları birikimleri ile değil, şekilleri ile değerlendirmek, bu kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir" diye konuştu.
"Sazı kafalar hala eski köhne alışkanlıklarından vazgeçmiyor"
Türkiye'de geçmişte pek çok genç kızın okul kapılarında ve iş yerlerinde hakarete maruz kaldığını hatırlatan Erdoğan, "Bu hakareti yapanların kimler olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Sizler ikna odalarında kızlarımızın ne hale getirildiğini gayet iyi biliyorsunuz. Okulların kapılarından nasıl geri döndürüldüklerini iyi biliyorsunuz. Hala ayın çarpık zihniyetin artıkları ile karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir medya kuruluşunda TSK'da başörtülü kadın personel çalışmasını sinsice eleştiren bir haber çıktı. Hani bu işlerden rahatsız olmuyordunuz niye rahatsız oldunuz. Dünya değişti, Türkiye değişti. Ama maalesef bazı kafalar hala eski köhne alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Biz başı açık veya kapalı hiçbir hanım kardeşimizin bu şeklide çifte standarda maruz kalmasına rıza göstermedik. Demokrasinin, özgürlüklerin ayrım olmaksızın 80 milyonun tamamını hakkı olduğunu, istese de istemese de herkes kabullenecek. Eğer bir barış devletini konuşuyorsak, eğer özgürlüklerin egemen olduğu bir devleti konuşuyorsak bu ülkede kimse kusura bakmasın herkes istediği gibi giyinir kimse buna müdahale edemez, istediği gibi inancını yaşar kimse buna müdahale edemez. Kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine, şekline, şemaline bakılmaksızın bu ülke vatandaşlarının tamamı birinci sınıf hizmete layıktır. Ben Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı olarak vatandaşlarımın arasında asla bir ayrımı kabullenemem. Gereği neyse onu da yaparım. Şayet bunu kabullenemeyen varsa öyle ikiyüzlülükle, riyakarlıkla, alavere ile dalavere ile değil mertçe çıksın ortaya söylesin fikrini. Milletimiz kimin haklı olduğunu söylüyorsa gelin onu uygulayalım ve ülkemizi artık böyle utanç verici tartışmalarla oyalamayalım" şeklinde konuştu.
"Devletin zayıf yapısı içinden kendilerine gizli iktidar gücü devşirenlerin sonu gelir"
Seçilme yaşının 18'e düşürülmesi ile ilgili eleştirilere de yanıt veren Erdoğan, "Bakıyorsun çıkmış 'gençlerimiz için hayır' diyor. Allah Allah. Bu nasıl bir iş. Kim diyor bunu ha bunu Kandil'deki diyor bunu aklım alıyor. 13-14-15 yaşındaki gençleri kız erkek aldatarak bunlar Kandil'e kaçırmadılar mı, bunlara özel eğitimler vermediler mi, ellerine silah vermek suretiyle bunlar benim vatandaşımı öldürmediler mi. Kardeşlerim 16 Nisan bu tezgahı bozma günüdür buna hazır mıyız. Mesele bu. 18 yaşındaki gençlere seçilme hakkını getiren biziz. Kimse kimseyi aldatmasın. Nereden başladı bu 30 yaşından başladı. Önce bunu 25 yaşa indirdik, dedik ki 'bu da yetmez'. Bunu bu kardeşiniz yıllardır söylüyor. Yıllardır bunu kimseye anlatamadık. Şimdi artık milletimize gidiyoruz. Seçme yaşını 18 olarak kabul ediyorsun, seçilmeyi niye kabul etmiyorsun. Zor olan seçmektir. Biz gençliğimize güveniyoruz. Bu gençler 15 Temmuz'da kendilerini çok ama çok farklı ispat ettiler. F 16'ların karşısında gençlik durdu, kadınlarımız durdu, yaşlılarımız durdu. Bu gençlik göğsünü siper etti. Neye bombalara, mermilere. Kardeşlerim böyle bir gençliğe siz ön açacaksınız. İşte şimdi bunu yapıyoruz. Dünyada 22 yaşında bakan Milletvekili oluyor da benim ülkemde niye Ahmedim, Ayşem, Fatmam olmasın. Şahsen 2017 yılında hala bu meseleleri konuşuyor olmaktan ben utanıyorum, sıkılıyorum. Bölgemizde siyasi ve beşeri haritaların yeniden çizildiği, ülkemizin üzerinde yüzyıllık oyunların yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığı bir ortamda, bu meselelerle meşgul olamayız. Günümüzde herkim kılık-kıyafet, saç- sakal, inanç-ibadet tartışması açıyorsa bilin ki tek amacı bu millete zarar vermektir. Bugün herkim hayat biçimi tartışması açıyorsa, bilin ki sebebi kendi hayat biçiminin tehlike altında olması değildir. Tam tersine bu tartışmayı açanları asıl gayesi kendi hayat biçimi dışındakilere tahammülsüzlüklerini gizlemektir. Siyasi iradeyle devletin kurumları arasında sorun olduğunu yaymaya çalışanların derdi, siyaseti veya kurumları korumak değil, çatışmanın fitilini ateşleyerek kendilerine alan açmaktır. Rahat olun, devletin ve siyasetin özellikle zayıf şekilde inşa edilmiş yapısı içinden kendilerine gizli iktidar gücü devşirenlerin inşallah sonu gelir. Eski Türkiye özlemi ile yanıp tutuşanlara milletimiz inanıyorum ki 16 Nisan'da nihai tokadını vuracaktır. Son sözünü söyleyecektir" ifadelerini kullandı.
"Kadını medyada, iş yerinde bir meta gibi pazarlayan anlayışla, ilkel dönemlerdeki köle tacirleri arasında fark yoktur"
Konuşmasında kadına karşı şiddete de değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Hayatın tüm alanlarıyla aile içinde de şiddet asla tasvip edilemez. Bizim inancımızda ayrım yapılmaksızın insanların tamamı eşrefi mahlukattır. Haksız yere zulme uğrayan her kişi insanlığın vicdanın kanayan yaradır. Kadını aciz görerek ona şiddet uygulayan kimse, zavallının ta kendisidir. Hele hele kendi üstünlüğünü göstermek için kadına el kaldıranların durumu, cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerden farklı değildir. Bugün kadını medyada, sokakta, iş yerinde bir meta gibi pazarlayan anlayışla, ilkel dönemlerdeki köle tacirleri arasında fark yoktur. Her hal ve şart altında kadına kurumsal güvence sağlama yolu aileyi güçlü tutmaktan geçiyor. Bugün iş hayatında, eğitim hayatında iddia ve konum sahibi kadınlara baktığımızda arkalarında güçlü aile desteği bulunanların çoğunluğu oluşturduğunu görürüz. Demek ki aile kurumu kadının önünü kapatan değil, tam tersine işini kolaylaştıran bir işleve sahiptir. Siyasette 40 yıldır mücadelemde başarılı olmamın gerisinde iki önemli faktör vardır. Birincisi daima bana destek olan bir eşe ve çocuklara sahip olmamdır, ikincisi de gençlik kollarından ve 1989 yılındaki ilk adaylığımdan itibaren tüm siyasi çalışmalarımda hanımların etkin yer almasıdır. Bugün de katıldığım toplantılarda en büyük dayanışmayı, iltifatı hanım kardeşlerimizden görüyorum"
"Kadınlarımıza zaten borçlanmıştım, 15 Temmuz'dan sonra buna bir de can borcu eklendi"
15 Temmuz darbe girişimine karşı kadınların dik duruşunu hatırlatan Erdoğan, "Şehitlerimiz arasında 11 kadın kardeşimiz var. Onlar sevgili peygamberimize en yakın makamdalar. Marmaris'te şahsımı yok etmeye gelen teröristler, bizi bulamayınca oradaki aralarında kadınların da bulunduğu polis kardeşlerimize saldırdılar. İki yakın korumamı, polisimi şehit ettiler. Kadın polislerimizden de darp edilenler oldu. Siyasi hayatımda kadınlarımıza zaten çok borçlanmıştım, 15 Temmuz'dan sonra buna bir de can borcu eklendi. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınlarımızla omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan salondan taşeron işçiler için yükselen kadro çağrılarına da yanıt vererek, şunları söyledi:
"Başbakanımız gerekli talimatların verildiğini ifade ettiler. Hazırlıklar yapılıyor. Tabii unutmayın 16 Nisan'dan sonra yeni bir dönem başlayacak Bu yeni dönemin şartlarına göre bütün konular çok daha farklı şekilde ele alınacak. Daha yeni öğretmenlere yönelik 20 bin kadro açıldı. Ağustos'tan sonra buna bir 10 bin daha ilave edeceğiz. Aynı şekilde Başkanımız 'taşeronlar noktasında da talimatları verdim' dedi. Onun sürecini takip edeceğiz"
(ÖFA
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kadınlarımıza Zaten Borçlanmıştım, 15 Temmuz'dan Sonra Buna Bir de Can... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?