Davutoğlu Gündeme İlişiki Soruları Yanıtladı 3

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır'da askeri müdahale sonucu ülkede yaşananlardan çok fazla kaygı duyduklarını ve kendileri için Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin meşruiyetinin devam ettiğini söyledi.

Habertürk TV'de yayınlanan "Eksen Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, Mısır'ın önemli fikir akımlarının oluşmasında öncülüğü yaptığını belirterek, Türkiye'nin 25 Ocak Devrimi olduğu andan itibaren Mısır'daki demokratik sürecine en çok destek veren ülke olduğunu kaydetti. Mısır dahil hiçbir ülkenin içişlerine müdahil olmadıklarına vurgu yapan Davutoğlu, demokratik değişim sürecinin başarılı olması için yoğun çaba sarf ettiklerini anlattı.

Davutoğlu, 2 milyar dolarlık kredinin yanında teknik ve uluslararası diplomasi alanında Mısır'a birçok katkıda bulunulduğunu hatırlatarak, "Bu sayın Mursi'ye ve Müslüman Kardeşlere verilmiş bir yardım değildi. Bu Mısır'a verilmiş yardımdır. Başka bir lider seçilmiş olsaydı, biz yine aynı katkıyı verecektik çünkü önemli olan Mısır'da kimin iktidarda olduğu, kimin kazandığı değil, Mısır'ın kazanması ve Mısır'ın kazanması için de bölgenin kazanmasıdır. Biz güçlü, istikrarlı, kendi halkının iradesini temsil eden bir siyasi yönetimle bölge barışına omurga verebilecek bir Mısır istiyoruz" diye konuştu.

-"Bizim için seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyeti sürmektedir"-

Darbe sonrası muhataplarıyla yoğun diplomatik temaslarda bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, daha ilk aşamadayken bütün ilgili ülkelerle Mısır'da demokrasinin restore edilmesi için yoğun çaba sarf ettiğini anlattı.

Eğer seçilmiş bir cumhurbaşkanının Mısır'daki gibi görevden el çektirilmesi sonrasında, yarın seçilmiş hiçbir cumhurbaşkanının kendini emniyette hissetmeyeceğine ilişkin endişelerini muhataplarına ilettiğini belirten Davutoğlu, Kahire'de askeri müdahaleden en çok Beşşar Esed'in memnuniyet duyduğunu kaydetti. Davutoğlu, Esed'in dikkatlerin Mısır'a yönelmesi dolayısıyla zulmüne devam edeceği düşüncesine sahip olduğunu söyledi.

Ahmet Davutoğlu, Adli Mansur veya geçici yönetimle siyasi düzeyde herhangi bir temaslarının olmadığını belirtti. Davutoğlu, "Çünkü bizim için seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyeti sürmektedir. Büyükelçiliğimiz açıktır. Milletlerarası ihtiyaç bağlamında bir durum olursa temaslarımız sürüyor" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, Mısır'la ilgili yaptıkları ve yapacakları çalışmaların ülkede meşruiyetin yeniden inşa edilmesi, bu yönde yapılacak tüm uluslararası çabaların içinde yer alınması şeklinde olduğunu sözlerine ekledi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mısır'daki ordunun, halkın genelini bünyesinde barındırmasından ötürü Suriye ordusuna benzemediğini dolayısıyla orduya saygı duyduklarını ifade etti. Mısır'da demokrasinin Mursi'nin de içinde yer aldığı ve siviller tarafından hazırlanan bir yol haritasıyla tesis edilebileceğini söyleyen Davutoğlu, demokrasi kontrollü şekilde gelsin fikrinin de demokrasiye ihanet olduğunu vurguladı.

-"Etkin politikanın bir bedeli olarak da..."-

Davutoğlu, Somali'de yaşanan son saldırıya da değinerek, son dönemde Türkiye'ye yönelik eleştirilerin artmasını Türkiye'nin dış politikadaki etkinliğini artmasına bağlayarak şöyle konuştu:

"Son dönemde Türkiye'ye yönelik eleştiriler arttı. Türkiye'ye dönük bazı tepkiler arttı. Neden eksiden yoktu? Çünkü eskiden zaten oralarda yoktuk. Somali'de olmadığınız bir dönemde güvenlik riskinizde tabi ki olmaz ya da Ortadoğu'da bu kadar etkili olmadığınız bir dönemde sizin hakkınızda övgüde yazılmaz eleştiri de yazılmaz. Şimdi Ortadoğu basınında bize büyük övgüler de var eleştiriler de var. Normaldir çünkü bir politika yürütüyoruz. Politikasızlık olduğu dönemlerde yani 90'lı yıllarda, kim Türkiye'yle ilgili  övgü yada yergi yazmayı düşünürdü ki. Etkin politikanın bir bedeli olarak da bazılarının sizi eleştirmesi, bazılarının size karşı tavır geliştirmesi normaldir. Önemli olan Türkiye'nin bu eleştirilere ve tavırlara karşı rasyonel ve genel çizgiden ve stratejik vizyondan kopmayan paniğe kapılmayan ama gerektiği müddet de tedbirli tavrını sürdüren bir politika takip etmesi."

Türkiye'ni Somali politikasının Türkiye'nin Afrika ve dünyadaki algısını nasıl değiştirdiğini belirterek, bugün Somali'deki mevcudiyetin sadece Somali'yle sınırlı kalmadığını ifade etti. Davutoğlu, insanlığın vicdanının kanadığı bir dönemde Türkiye'nin Somali'de devreye girmesiyle hem Somali'nin, hem Afrika'nın hem de Türkiye'nin uluslararası görünürlüğünün arttığını dile getirdi. Dünyada 21. yüzyılın ikinci yarısının Afrika yüzyılı olacağını işaret eden Davutoğlu, "Türkiye'nin  Afrika'ya açılması, Asya politikalarını gözden geçirip Asya derinliğinde güç kazanması yönünde bir yaklaşımı vardı" dedi.

-"Biz artık o toprakların bir parçasıyız"-

Somali'de Türkiye'nin ciddi bir varlık gösterdiğini belirten Davutoğlu şöyle devam etti:

"Biz Somali'ye girene kadar bakın Somali konferansları yoktu. Bizden sonra çok sayıda ülke Somali konferansları tertip etmeye başladı. Somali'de hiçbir büyükelçilik yoktu. Tam teşekküle çalışan tek büyükelçiliği biz açtık. Somali'de bugün sokakların temizliğinden hastanelerin işleyişine kadar her yerde Türkler var. Çok üzücü bir olay ama bir taraftan da mevcudiyetimizi gösterme açısında çarpıcı ve övünç duyduğumuz bir şey. Rahmetli kardeşimiz, şehit polisimiz yaralandığında hemen 5 dakika sonra büyükelçimizle konuştum. Nerede 'kardeşim' dedim, 'durumu nasıl' dedim. 'Efendim, şimdi hastaneye gönderdik, zaten o hastanede de bir Türk cerrah görev yapıyor, içiniz rahat etsin' dedi. Düşünün ki Somali'de Mogadişu'da bu olay oluyor, polislerimiz hastaneye sevk ediliyor bakan da Türk cerrah. Ben cerrahın alnından öperim. Polisimizin alnından öptüğüm gibi. Gözlerim yaşararak iftihar ettim, madem ki Somali'de yaralanan bir polise ilk müdahaleyi Türk cerrah yapıyor işte biz artık Afrika'dayız biz Somali'deyiz biz o toprakların bir parçasıyız."

Somali'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de arabuluculuk görevi üstlendiklerini kaydeden Davutoğlu, Birleşmiş Milletler'de Somali'yle ilgili yaşanan her gelişme de Türkiye'nin ne diyeceğinin merak edildiğini belirtti. Davutoğlu, Somali'de kalıcı istikrar için ellerinden gelen her türlü çabayı göstereceklerini kaydetti.

-"Diğer şartlar da olgunlaştığında gerçekleşir"-

Davutoğlu, "komşularla sıfır sorun" politikasına yönelik yapılan eleştirilere de değindi. Türkiye'nin aktif bir dış politika izlerken bir takım riskleri de göze almasının normal olduğunu vurgulayan Davutoğlu "Şöyle bir beklenti var; Türkiye aktif dış politikanın tüm getirilerini alsın ama hiçbir sorumluluk üstlenmesin. Bizim sözümüz bütün Ortadoğu'da geçsin ama Suriye konusunda hiçbir riskle karşılaşmayalım, hiçbir yerden olumsuz haber gelmesin ama Türkiye  büyük güç olsun. Büyük güç omanın getirdiği imkanlar kadar ödettiği bazı bedeller de olur. Büyük güç olduğunuzda dünyanın birçok coğrafyasında aynı anda sıkıntılarla da karşılaşırsınız" dedi.

Davutoğlu, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesinin ardından İsrail'e büyükelçi gönderilip gönderilmeyeceğine ilişkin bir soru hakkında ise "İsrail'in özür dilemesinden bugüne diğer 2 şartın yerine gelmesi için, yani tazminat ve Gazze'ye dönük kısıtlamaların, ambargonun kaldırılmasına dönük bir çalışma yürüyor. Tazminat müzakereleri sürüyor. Ama İsrail ilişkilerimiz bundan 1 sene 6 ay önceki olduğu gibi değil. Bir şartımız yerine geldi. büyükelçimizin geri dönüşü de, diğer şartlar da olgunlaştığında gerçekleşir. Önemli olan diğer 2 şartın da yerine gelmesini sağlamak" diye konuştu.

Dışişleri Bakan Davutoğlu, ABD'de İsrial- Filistin görüşmeleri konusunda da barışı destekler nihai bir sonuca gidildiğinde Türkiye'nin desteğinin hazır olduğunu kaydetti.

Yarın, İran'da yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve başlama törenine katılmak üzere İran'a hareket edeceğini dile getiren Davutoğlu, bu vesileyle de yeni İran yönetimiyle de bazı temaslar da bulunacaklarını belirtti.

- Ankara