Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) mensubu imamların Almanya'da Türkiye adına casusluk yaptıkları iddiasıyla ilgili, "Bu, külliyen iftiradır. Diyanet İşleri teşkilatımızın hiçbir mensubu din görevlimiz casusluk faaliyeti yapmaz. Kendi cemaatindeki insanların özel hayatlarıyla ilgili ya da özel bilgilerini kimseyle paylaşmaz. Böyle olmasına rağmen DİTİB bu konuda soruşturma başlatmıştır. Soruşturmanın sonuçları da çok açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşılacaktır." dedi.
Kurtulmuş, katıldığı Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"Alman medyasında geçtiğimiz günlerde yayınlanan haberlerle DİTİB mensubu imamların Türkiye adına casusluk yaptıkları, cemaatler içinde FETÖ mensubu olduğunu düşündükleri isimleri fişleyip Türk makamlarına bildirdikleri iddia edildi. Alman temsilcileriyle bu konuda bir görüşme yapıldı mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, bunun iftira olduğunu belirtti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bu konuyla ilgili önce şunu söyleyeyim; bu, külliyen iftiradır. Diyanet İşleri teşkilatımızın hiçbir mensubu, hiçbir din görevlimiz casusluk faaliyeti yapmaz. Kendi cemaatindeki insanların özel hayatlarıyla ilgili ya da özel bilgilerini hiçbir kimseyle paylaşmaz. Bu, külliyen bir iftiradır. Bu konuyla ilgili böyle olmasına rağmen Diyanet İşleri Başkanlığımız ve DİTİB soruşturma başlatmıştır. Soruşturmaların sonuçları da kamuoyuyla paylaşılacaktır." ifadesini kullandı.
Alman makamlarından empati yapmalarını isteyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
" 15 Temmuz'da bu millete karşı düşmanca, hasmane tavırlarıyla ortaya çıkan bir terör örgütü söz konusu. Bu terör örgütü sadece birkaç terör saldırısında bulunmuş değil, uçakları, tankları, tüfekleri kullanarak bir darbe teşebbüsünde bulunmuş ve anayasal rejimi ortadan kaldırmak için açık bir fiil ortaya koymuş ve bu örgüt aynı zamanda da Türkiye'de çok sayıda vatandaşımızın şehit olduğu fiili operasyonlar yürütmüştür. 248 vatandaşımız 15 Temmuz gecesi yapılan saldırılarda şehit olmuştur. Binlerce kardeşimiz yaralanmıştır. Aynı şey Almanların başına gelseydi ve bu örgütle irtibatlı iltisaklı olan bir Alman vatandaşı bırakırlar mıydı, bırakmazlar mıydı, buna cevap versinler. Biz, bu politik cevabı onlara bırakıyoruz. Vicdanlarıyla ve akıllarıyla bu sorunun cevabını bulurlar ama objektif, insaflı davransınlar, bu sorunun cevabını bulurlar."
Diyanet İşleri teşkilatı ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin bir başka sorumluluğu daha bulunduğunun altını çizen Kurtulmuş, Diyanet teşkilatının, sahih İslam itikadının yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları tarafından anlaşılmasını, yaşanmasını sağlayacak dini hizmetleri sunmakla görevli olduğuna işaret etti.
Kurtulmuş, FETÖ'nün bir terör örgütü olmasının yanı sıra sapkın bir dini yapı olduğuna dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:
"Başındaki adamı sorgusuz sualsiz günahsız kabul ediyor. Hazreti Peygamberden sonra hiçbir günahsız insan gelmeyeceğine inanan Müslümanlar için bu tamamıyla İslam dışı, sapkın bir inanıştır. Bu örgüt tamamıyla içine kapalı, gizli bir örgüt, hiçbir şekilde açık değildir. Bu özelliğiyle de İslam medeniyetinin tarih boyunca kurmuş olduğu bütün mekanizmaların dışında bir mekanizmadır. Bu örgüt kendi içindekilerle ilgili ayrı bir hukuku var, diğer 1 milyar 700 milyon Müslüman'la ilgili ayrı bir hukuku var. Yani kendi adamlarını Müslüman sayıyor, diğerlerini saymıyor. Onun için zaten 248 kişiyi öldürüyor, kanı da canı da helal diye gördüğü için. Ayrıca bu örgüt amaca ulaşmak için her şeyi mübah kabul ediyor. Halbuki bizim İslam itikadımızda sonucun, amacın mübahlığı kadar, amaca götüren yolun da mübah olması yani meşru olması esastır. Bu açıdan baktığınız zaman çok sayıda İslam itikadıyla çelişen inançları yayan bir örgüt var. Bu örgütten halkımızı korumak, yurt dışındaki Türk vatandaşlarımızı, Türkiye kökenli kardeşlerimizi korumak da Diyanetin boynunun borcudur. Sahih İslam itikadı çerçevesinde dini hizmetleri sürdürüyor. Alman makamlarının, o makamlarda bulunan kişilerin insafla, vicdanla, akılla bir empati yaparak bu duruma yaklaşmalarını tavsiye ederiz. Asla hiçbir Diyanet İşleri görevlisinin casusluk faaliyeti içerisinde olması mümkün değildir. Bu kuru iftirayı da iftirayı yapanlara iade ederiz."
"Irak hükümetiyle ilişkiler daha da ileriye gidecektir"
"Musul ve bölge terör örgütlerinden arındırıldıktan sonra Türkiye olarak bu bölgede ne tür faaliyetlerde bulunulacak? İnsani yardım, yatırım, bölgenin yeniden imarı anlamında bölgesel yönetim ve hükümetle bir işbirliğine gidilecek mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, son zamanlarda Türkiye'nin yakın çevresindeki siyasi gelişmelerle ilgili önemli bir politika değişikliğine gittiğini bildirdi.
Bunlardan birinin Türkiye'nin Suriye'deki barış sürecindeki inisiyatifi, ikincisinin ise merkezi Irak hükümetiyle ilişkilerin yeniden eski haline döndürülmesiyle ilgili çabaları olduğunu aktaran Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Irak Başbakanı Haydar El İbadi'yi telefonla aramasının, neredeyse tamamen kopmuş noktada olan Türkiye-Irak ilişkilerini yeniden başlattığını, arkasından da Başbakan Binali Yıldırım'ın olumlu bir ziyarette bulunduğuna değindi.
Kurtulmuş, "Türkiye önümüzdeki dönemde dost ve kardeş komşu Irak hükümeti ile ilişkilerini daha da ileri götürecektir, ticari ilişkiler daha da ileriye gidecektir. Bu görüşmelerde biliyorsunuz petrol boru hatları gibi meseleler de gündeme gelmiştir. Burada bunların üzerinden oluşturulacak yeni bir atmosfer, diyalog ve işbirliği atmosferi her iki ülkenin de lehine olacaktır." diye konuştu.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin önemli hassasiyetlerinden birisinin de merkezi hükümetle ilişkileri artırırken aynı şekilde Kuzey Irak'taki yönetimle ilişkileri de kuvvetlendirmeye devam etmek ve Kuzey Irak yönetimiyle merkezi yönetim arasındaki sorunların çözülmesi konusunda da iki dost, kardeş tarafla ilgili olarak arabuluculuk fonksiyonunu yerine getirmek, işbirliğini bu eksende geliştirmek olduğunu ifade etti.
Kısa süre içerisinde Türkiye-Irak ilişkilerinin normale dönmesini ümit ettiğini belirten Kurtulmuş, bu süre içerisinde Musul operasyonunun sadece Türkiye-Irak ilişkilerinin geleceği bakımından değil, bölgedeki bütün dengeler bakımından da büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Başından beri söylediğimiz, bölgede bazı şehirler var ki bu şehirler sadece kendisi olmaktan ibaret değildir. Halep böyle bir yerdir, Şam böyle bir yerdir, Musul böyle bir yerdir. Dolayısıyla Musul'da kurulacak denge, DEAŞ'tan temizlendikten sonra kurulacak denge aslında bölgenin dengesinin nasıl kurulacağının da bir göstergesi olacak. Biz onun için diyoruz ki Musul Musullularındır. Musul'daki bütün unsurlar, Türkmenler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Şiiler, nasıl asırlardır orada bir arada yaşadılarsa bu operasyonlar bittikten sonra da bu bütün unsurların orada bir arada yaşamasını sağlayacak bir yönetim, yöntem bulunmalıdır ve orada bu anlamda herkesin katıldığı, temsil edildiği bir yönetim kurulmalıdır. Türkiye bu anlamda Musul'un çok kültürlülüğü konusundaki kararlılığını sürdürür ve bunu yaparken de Musul'u DEAŞ'tan temizlerken başka terör örgütlerinin Musul halkına, Telafer halkına, bölge halkına zarar vermesini önleyecek her türlü tedbirin de içinde olur."
Bölgenin DEAŞ'tan temizlenmesinin ardından başka terör örgütlerinin Musul'u ele geçirmesine fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, bu konudaki görüşlerini hem merkezi hükümetle hem de uluslararası camianın diğer aktörleriyle sürekli paylaştıklarını kaydetti.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Kurtulmuş, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?