Çözüm Süreci

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkan Yardımcısı Arif Çelenk, çözüm süreciyle ilgili, "Bu olay sadece Akil insanların veya iktidardaki AK Parti'nin meselesi değil milletin meselesidir. Topyekün sivil toplum örgütleri olarak 'Barış sürecinde biz de varız' dediğimiz zaman süreç kendiliğinden oluşmuş olacaktır" dedi.

Çelenk, İncirli Kültür Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, ASDER olarak kuruldukları 2000 yılından bu yana sosyal sorumluluk çerçevesi içerisinde hareket ettiklerini, derneğin aldığı kararla çözüm sürecine ilişkin rapor hazırlamak için bütün Türkiye'yi dolaştıklarını ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.

İlk gezilerine Diyarbakır, Mardin ve Batman il ve ilçelerindeki 50'ye yakın sivil toplum örgütü, kanaat önderleri ile görüşerek ve oranın halkını ziyaret ederek başladıklarını aktaran Çelenk, daha sonra Ege ve Akdeniz Bölgesindeki sivil toplum örgütlerini ziyaret ettiklerini belirtti. Asker kökenli olan ve şu anda hayatını sivil olarak devam ettiren dernek üyelerinin oraları ziyaret etmesinin bölge halkı tarafından çok olumlu karşılandığını ifade eden Çelenk, süreçle ilgili şunları kaydetti:

"Bu olay sadece Akil insanların veya iktidardaki AK Parti'nin meselesi değil milletin meselesidir. Topyekün sivil toplum örgütleri olarak 'Barış sürecinde biz de varız' dediğimiz zaman süreç kendiliğinden oluşmuş olacaktır. Batıdaki sivil toplum kuruluşları barışı bir istiyorsa, Doğu ve Güneydoğu'daki sivil toplum kuruluşları makara sistemi gibi üç istiyorlar. Onlar daha çok sıkıntı gördüler, daha çok çektiler, dünden razılar. Doğudakilerin 'Tek bayrak, tek millet' düşüncesinin dışında bir hedeflerinin de olmadığını gördük. Bursa dahil değişik sebeplerle bölgesinden göç eden insanların kendi memleketine tekrar dönme hazırlıklarının başlaması bu sürecin başarıya ulaştığının bir emaresidir."

Reyhanlı'daki bombalı saldırılar

Reyhanlı'daki bombalı saldırılarla ilgili asker gözüyle tarafsız bir şekilde rapor hazırladıklarını da ifade eden Çelenk, bu raporla yaptıkları tespitleri ilgili kurumlara ulaştıracaklarını dile getirdi. Çelenk, Reyhanlı'da tıpkı Medine dönemindeki "Ensar" ve "Muhacir" dayanışmasının en güzel örneklerinin yaşandığını belirterek, bazı insanların evinin yarısını Suriye'den gelen kardeşlerine verdiğini anlattı.

Reyhanlı'nın 60 bin nüfusu olduğunu, 40 bin de mülteci geldiğini bildiren Çelenk, bu süreçte ufak tefek aksaklıkların yaşandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Devlet yetkililerimiz daha iyisini bilmekle birlikte ufak bir provakatif bir hareket olduğunu, kasıtlı olarak insanların tahrik edildiğini, muhacir olarak Reyhanlı'ya gelen Suriyelileri bölge insanı olmadığı halde tahrik edip evine kapatmak isteyen kesimlerin izlerini biz tespit eder gibi olduk. Alevi'si, Sünni'si, Kürt'ü, Türk'ü ile Reyhanlı halkı, 100 bine ulaşmış sayısına rağmen ekmeğini mültecilerle paylaşan Türk misafirperverliğinin en güzel örneğini gösteren yapıda. O şeyleri çıkaranların dış mihraklar ve dıştan gelen kişiler olduğu anlaşılıyor. Sivil toplum örgütlerinin sadece Reyhanlı'da değil Suriye'nin içindekilere dahi yardımları götürdüğünü, bu saldırıların o yardımları engellemeye yönelik olduğunu gözlemledik." Çelenk, açıklamasının ardından Bursa'daki sivil toplum kuruluşu temsilcilerine Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki izlenimlerini aktardı. - Bursa