Soma'daki maden faciasına ilişkin davanın 32'nci oturumu tamamlandı.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın, öğle arasından sonra devam eden oturumunda, faciadan kurtulan madenciler ile ölen madencilerin yakınlarının dinlenilmesine devam edildi.
Tanık olarak dinlenen Armağan Çetin, 2010 yılında maden işçiliği yapmaya başladığını, facianın yaşandığı Eynez Ocağında da tamir tarama depo görevlisi olarak çalıştığını kaydetti.
Olay günü saat 13.45 civarında elektriklerin kesildiğini, bantları durduğunu belirten Çetin, "İleriden Cüneyt Suay ve İsmail Hakkı Aksoy geldi. Cüneyt 'kaç kaç, ocak yanıyor, ortalık cehenneme döndü, bant tutuştu' dedi. 3. bandın sonu 4. bandın başından duman geliyordu. Bağırma çağırma oldu. Nefes alamayıp yere düşenler oldu. Duman yoğundu. Gaz maskesi çalışmıyordu, yukarıdan tekrar maske istedik. Benden malzeme istediler, ben bulduğum malzemeyi götürdüm. Düşenleri yukarı çıkardık. Saat 17.00-18.00 civarında ben de dışarı çıktım" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, savcılıkta verdiği ifadede elektriğin saat 14.45 civarında kesildiğini söylediğini hatırlatması üzerine Çetin, "Benim saatim yoktu, birisine sordum, o ikiye çeyrek var dedi" yanıtını verdi.
Çetin, olayın sebebine ilişkin bir bilgisi olup olmadığının sorulması üzerine de "Önce bandın üzerine ateş düşmüş dediler. Sonra da bantların tutuştuğunu, kamaların ve kabloların yandığını söylediler" şeklinde konuştu.
Elektrik kesilmeden önce şiddetli olmayan bir patlama sesi duyduğunu, ancak yer altında patlama seslerine alışık olduklarını ifade eden Çetin, patlamanın metan gazı patlaması olmadığını savundu.
Çetin, işe girdiğinde 1 gün eğitim aldığını, daha sonra "formalite" sınav yapıldığını, cevaplarının söylendiğini iddia ederek, işçiler üzerinde üretime dönük baskı olduğunu, işçilere köle gibi davranıldığını öne sürdü. Ocakta son zamanlar çizme, baret, maske gibi malzemelerin bile verilmediğini söyleyen Çetin, "İşçiler arasında patronun bu durumu bilmediği söyleniyordu. Patron olarak Alp Bey'i biliyoruz. Onu görsek bunları yansıtırdık. Müfettişler gelmeden önce haberimiz oluyordu. Müfettişlerin üretim yapılan yerlere inmediği oluyordu" ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı daha sonra duruşmaya 15 dakika ara verdi.
"Madene girmesinde torpil yaptım"
Aranın ardından ölen madencilerin yakınları dinlendi.
Faciada hayatını kaybeden 26 yaşındaki Uğur Çolak'ın babası İsmail Çolak, madenci emeklisi olduğunu, kendisinin de aynı madende çalıştığını belirterek, şirketin son yıllarda işçi ve işçiye önem vermediğini gördüğünü savundu.
Oğlunun evlendikten sonra madende çalışmak istediğini aktaran Çolak, şunları ifade etti:
"Kendi elimle götürdüm. Madene girmesinde torpil yaptım. Ayaklara göre daha rahat olan bacalarda çalışsın diye. İki yıl çalıştı. Madende bir arkadaşını kaybedince korktu, işi bıraktı. 6-7 ay boş kaldı. Çocuğu oldu. Tekrar madene başladı. 'Madende şartların zor, sizin zamanınızdaki gibi değil' diyordu. 13 Mayıs günü ocağımıza incir ağacı diktiler. Keşke üretime önem vereceklerine cana önem verselerdi, 301 kişi yaşıyor olurdu. 433 çocuk yetim, 255 genç dul kaldı. İsmail Adalı, 'Ben ocağın Allah'ıyım' diyecek gücü nereden alıyordu? Bu tür insanlarla aynı havayı teneffüs ettiğim için utanıyorum. 301 kişiye kader, fıtrat denmesini kabul etmiyoruz. Hava zamanında ters çevrilmiş olsa belki yarısından fazlası yaşıyor olurdu."
Çolak, oğlunun cenazesini, kolundaki dövmeden teşhis ettiğini hatırlatarak, "Biz savaştan çıkmadık. Davacıyız, ilgili kamu görevlilerinden, müfettişlerden, devletten, sarı sendikadan. 2 torunum kaldı, 2 ve 4 yaşında. Bana 'Baba' diyorlar. Bir çocuğun dedesine baba demesi ne demek bilir misiniz hakim bey. Vereceğiniz karar saygılıyız. Tarih sizi de unutmayacak. Sanık avukatlarını da unutmayacak" ifadelerini kullandı.
" Müfettişler gelince oğlaklar hazırlanırdı"
Olayda eşi İsa Sevben ve eşinin kardeşi Erdoğan Sevben'i kaybeden Nurten Sevben de eşiyle birlikte olduğu fotoğrafı göstererek, "Biz böyleydik" dedikten sonra fotoğrafı ikiye böldü ve "Şimdi böyle yaptılar" diye konuştu.
Müfettişleri eleştiren Sevben, "Müfettişler gelince oğlaklar hazırlanırdı, Kınık'taki barlar kapatılırdı. Müfettişler ocağa inmezdi" diye konuştu.
Gülfidan Köse, Saime Doğan, Fatih Alkaç, Hüsniye Coşkun da şikayetçi olduklarını söyledi.
Madenci yakınlarının anlatımları sırasında, salondaki bazı madenci yakınlarının ağladığı görüldü.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
Olay
Manisa'nın Soma ilçesi Eynez mevkisinde Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen ocakta 13 Mayıs 2014'te, saat 15.00 sıralarında başlayan yangında, 420 metre derinlikte ve 3,5 kilometre uzunluğundaki galeriler dumanla dolmuş, faciada 301 madenci ölmüş, 162 işçi sağ kurtarılmıştı.
Olayla ilgili soruşturma sonucunda açılan davada tutuklu 8 sanık, "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor.
Tutuksuz 38 sanık hakkında ise "taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis isteniyor. Bunlardan 25'i hakkında da bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.
Son Dakika › Yerel › Soma'daki Maden Faciası Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?