Uluslararası Af Örgütü: İsrail'in Filistin'e karşı politikaları insanlık suçu

Uluslararası Af Örgütü'nün bugün yayımladığı raporda, İsrail'in ülkedeki ve işgal ettiği bölgelerdeki Filistinlilere karşı kanunları, politikaları ve uygulamaları "apartheid" yani sistemsel ayrımcılık olarak tanımlanıyor.

, İsrail'in Filistinlilerin haklarını kontrol ettiği tüm bölgelerde, Filistin halkına karşı uygulanan baskı ve tahakküm sistemini ayrıntılarıyla anlatıyor.

"Apartheid" uluslararası hukuka göre insanlığa karşı işlenen bir suç olarak kabul ediliyor.

, İsrail'in hesap vermesi gerektiğini hatırlatıyor.

"İsrail'de ve İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler, ölçümlerin mevcut olduğu tüm refah göstergelerinde açık bir şekilde dezavantajlı durumdadır" diyen raporda şu satırlar yer alıyor:

"İşgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan yerleşimciler de dahil olmak üzere Yahudi İsraillilerden daha yüksek yoksulluk oranlarına ve daha düşük işgücü katılımı, eğitim alma ve sağlık düzeylerine sahipler".

İsrail ve Filistin'den tepkiler

İsrail, "İsrail'in Apartheid Rejimi: Filistinlilere Yönelik Irksal Ayrımcılık ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar" başlıklı 280 sayfalık bu rapordaki bilgilerin asılsız olduğunu ve onları reddettiğini söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Uluslararası Af Örgütü'nü, "İyi bilinen İsrail karşıtı nefret kuruluşlarının ürettiği yalanları, tutarsızlıkları ve asılsız iddiaları" sunmakla suçladı:

"Rapor, İsrail Devleti'nin Yahudi halkının ulus devleti olarak var olma hakkını reddediyor. Aşırıcı dili ve tarihsel bağlamın çarpıtılması, İsrail'i şeytanlaştırmak ve Yahudi düşmanlığının ateşini körüklemek için tasarlanmış".

Filistin Dışişleri Bakanlığı ise raporu memnuniyetle karşıladı.

Raporun, "Filistin halkının katlandığı yerleşmiş ırkçılık, dışlama, baskı, sömürgecilik, 'apartheid' ve yok etme girişimlerinin acımasız gerçekliğinin ayrıntılı bir onayı" olduğunu söyledi.

Apartheid, Güney Afrika'da 1948 ile 1994 arasında beyaz azınlık hükümeti tarafından ülkedeki siyahi çoğunluğa uygulanan ayrıştırma, baskı ve tahakküm sistemi olarak tanımlanıyor.

1973 tarihli Birleşmiş Milletler'in (BM) Apartheid Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme de dahil olmak üzere üç ana uluslararası anlaşma apartheid'i yasaklıyor.

İsrail'in 9,45 milyonluk nüfusunun yüzde 20'sini, pek çoğu kendisini Filistinli olarak tanımlayan Araplar oluştururken ülkenin 1967 yılında işgal ettiği Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 2,9 milyon Filistinli yaşıyor. Diğer 1,9 milyon Filistinli ise İsrail'in 2005'te çekildiği, ancak BM'nin hala işgal altında olarak kabul ettiği Gazze Şeridi'nde bulunuyor.

Batı Şeria'daki Filistinlilerin büyük çoğunluğu Filistin Yönetimi tarafından ve Gazze'dekilerin tamamı Filistinli Hamas hareketi tarafından yönetiliyor.

Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te inşa edilen yaklaşık 140 yerleşim yerinde 600 binden fazla Yahudi yaşıyor. Uluslararası kamuoyunun büyük bir kısmı, bu yerleşimi uluslararası hukuka aykırı olarak görüyor. İsrail ise bu görüşe itiraz ediyor.

Resmi olarak İsrail vatandaşları, din veya ırktan bağımsız olarak eşit haklara sahip.

Ancak Uluslararası Af Örgütü'nün raporu, "Filistinliler ister Gazze'de, ister Doğu Kudüs'te yaşasınlar, ister El Halil'de, isterse de İsrail'de, yaşadıkları her yerde aşağı bir ırksal grup muamelesi görüyor ve haklarından sistematik olarak yoksun bırakılıyorlar" sonucuna varıyor.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, "Raporumuz, İsrail'in apartheid rejiminin gerçek boyutlarını ortaya koyuyor" diyor ve ekliyor:

"İsrail'in, kontrolü altındaki tüm bölgelerde açıkça apartheid kapsamına giren; mekansal ayrıştırma, mülksüzleştirme ve dışlama politikaları uyguladığını tespit ettik. Uluslararası toplum harekete geçmekle yükümlüdür".