Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Yıl sonu itibariyle büyümenin yine de yüzde 3'ün üzerinde bir büyüme olacağını görüyoruz. Bunca belki heyecan, bunca iniş çıkış, Gezi olayları, dış konjonktür, bölgesel gelişmeler, Suriye, Mısır... Biz zaten 4 diyorduk yılbaşında ama o zaman bunların hiçbirisi ortada yoktu" dedi.
Babacan, Kanal 24 televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Ekonomik anlamda Türkiye'nin pekçok olumlu özelliği bulunduğunu ifade eden Babacan, kısa dönemde piyasa hareketlerine bakıldığında insanların bazen doğru bilgiye ulaşamadığını, sıhhatli analizler yapamadığını vurguladı.
Babacan, "Bu dönemlerde başta Merkez Bankası olarak bizim ekonomi birimlerimizin çıkıp yol gösterici, yön verici açıklamalar yapması ve politikalar uygulaması gayet doğal. Kur konusuna dönersek, 'Serbest kur rejiminde niye Merkez Bankası bir rakam söylüyor' bazı böyle eleştiriler geliyor. Bazen piyasanın yönünü kaybetmekte olduğu, bir işaret, yön aradığı, 'birisi bir şey söylese de oraya kendimizi çapalasak' dediği dönemlerde de merkez bankalarının bu tür adım atıp, biraz daha normal politika çerçevesinin dışına çıkıp yön verici, yol gösterici bir çizgi izlemesi de gayet doğal" ifadelerini kullandı.
Ali Babacan, 2008 yılından bu yana geçen dönemin dünya ekonomisinde daha önce hiç yaşanmadığını, dünyayı ve çok sayıda finansal kuruluşu etkileyen bir kriz görülmediğini söyledi. 1929 Buhranı'nın Amerika'da etkili olduğunu anımsatan Babacan, bu dönemde merkez bankalarının da şimdiye kadar hiç uygulanmayan metodlar kullandığını vurguladı.
Amerika Merkez Bankasının bankaların batık alacakları için fon kurduğunu, bunun için karşılıksız para bastığını anlatan Babacan, bu durumun nasıl normale döneceğinin bilinmediğini ifade etti. Bu dönemde dikkatli olunması, ne yersiz bir endişeye kapılma ne de bir şey yokmuş gibi davranma eğilimine girilmemesi gerektiğine dikkat çeken Babacan, şunları kaydetti:
"Ciddi bir problem var, böyle bir dönemden geçiyoruz. Problemler büyük ama ne yaptığımızı biliyoruz. Ortaya çıkabilecek farklı senaryolara karşı hazırız. 'Hazırdık da niye bu kadar dalgalanıyor?' Fırtına çıkıyorsa deniz dalgalıysa gemide sallanma olacak. 'Biz yerimizde duralım'. O zaman hiç yola çıkmamak lazım, bu işe hiç girmemek lazım. Madem 'Türkiye ekonomisini büyüteceğiz' deyip 2023 hedefleri koyuyoruz, hedefe doğru gittiğimiz yolculukta bunların hepsi olacak."
"Öngörülebilirlik arttıkça reel faizler makul seviyelere inecek"
Başbakan Yardımcısı Babacan, Merkez Bankasının birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğunu anımsatarak, "O fiyat istikrarı hedefi ile çelişmemek kaydıyla Merkez Bankası, büyüme ve istihdam politikalarını da destekler. Bu da kanununda çok açık yazar. Bazen bu konuda da kafa karışıklığı oluyor. Aslında herkes zahmet edip o kanunun iki üç maddesini okusa Merkez Bankasının görevini iyi anlayacak. Merkez Bankası kanunla tanımlanmış görevini en iyi şekilde yapıyor" diye konuştu.
Babacan, faizlerdeki yükselişin devam edip etmeyeceğine yönelik bir soruyu yanıtlarken, bu durumun son dönemde birçok ülkede görüldüğüne dikkat çekti. Amerikan Hazinesinin kendi borçlanma faizinin yılbaşından bu yana 1,77'den 2,7'ye yükseldiğini, Brezilya'nın borçlanma faizlerinde yüzde 2,2, Rusya'da yüzde 1,7 artış yaşandığını, Türkiye'nin 10 yıllık borçlanma faizlerinde ise yüzde 2,47 artış görüldüğünü kaydeden Babacan, şöyle devam etti:
"Bugün itibarıyla bizim 10 yıllık TL borçlanmamız yüzde 10 civarında. 2 yıllık faizlerimizde yüzde 9,5 civarında. Bakıyorsunuz enflasyon da yüzde 8 bugün. 'Belki düşecek' diyoruz. Eskiye göre çok daha düşük reel faizler. Biz ilk devraldığımızda, 2002 yılında Hazinenin borçlanma faizi yüzde 66'ydı, enflasyon da yüzde 29'du. 66 ile 29 arasındaki fark reel faizdi. Bugün reel faizi nereden hesap ettiğinize bağlı ama 2, 3, 4 puan gibi rakamlarda görüyoruz."
Gelecek dönemde öngörülebilirlik arttıkça reel faizlerin makul seviyelere ineceğine inandığını vurgulayan Babacan, bunun, Türkiye'nin büyümesi üzerinde bugüne kadar bir etkisi olmadığını söyledi.
Satın alma yöneticilerinin beklentisi endeksinin ağustos ayında açıklandığını anımsatan Babacan, "Bugün itibarıyla baktığımızda, yıl sonu itibariyle büyümenin yine de yüzde 3'ün üzerinde bir büyüme olacağını öngörüyoruz. Bunca belki heyecan, bunca iniş çıkış, Gezi olayları, dış konjonktür, bölgesel gelişmeler, Suriye, Mısır... Biz zaten 4 diyorduk yılbaşında ama o zaman bunların hiçbirisi ortada yoktu. Ne küresel dalgalanma vardı ne Suriye konusu bu kadar savaşın eşiğine gelmişti ne Gezi olayı, hiçbir şey yokken 4 diyorduk, şimdi de 3 küsur büyüme" değerlendirmesinde bulundu.
"Olumsuz beklenti şu anda söz konusu değil"
Başbakan Yardımcısı Babacan, istihdama bakıldığında son 4 yılda 5 milyon, son 1 yılda 1 milyon artış yaşandığını, ekonominin hedefleri doğrultusunda gittiğini ifade etti.
Türkiye'nin notunda bir gerileme beklenip beklenmediği yönünde bir soru üzerine de Babacan, kredi derecelendirme kuruluşlarının son dönemde arka arkaya bir açıklama yaparak "gerek küresel ekonomik konjonktürün gerekse bizim içimizdeki bu sosyal hareketliliğin kredi notu üzerinde bir etkisi olmayacağını" söylediklerini anımsattı. Babacan, "Bugün yaptıkları açıklamalara bakarsanız herhangi bir olumsuz beklenti şu anda söz konusu değil" dedi.
Ali Babacan, Ortadoğu ülkelerinden Türkiye'ye giren sermayenin durumuna ilişkin soru üzerine, 10 yıllık dönemde Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerin yakınlığı ile fiili olarak Türkiye'ye gelen sermaye arasında bir orantısızlık olduğunu, bu ülkelerden Türkiye'yi tatmin edici düzeyde sermaye girişi yaşanmadığını söyledi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt'in gelecek dönemde, elinde para olan tüm ülkeler gibi, güven ve getiri olan ülkelere gireceğine inandığını vurgulayan Babacan, Türkiye'nin getiri ve güveni sağladığı takdirde korkmaması gerektiğine işaret etti.
Babacan, Türkiye'ye doğrudan sermaye girişinin yüzde 70'inin son 10 yıldır Avrupa'dan olduğunu belirterek, finansman kaynağında Avrupa'nın birinci, Amerika'nın ikinci, Asya'nın üçüncü ve Ortadoğu ülkelerinin ise dördüncü sırada yer aldığını kaydetti. Ali Babacan, "Bu ülkelerin parasını yönetenler aslında profesyonel yöneticiler. Körfez ülkelerine 'kim yönetiyor bu parayı' diye baktığınızda karşınıza sarışın, renkli gözlü insanlar çıkıyor. Batılı insanlar..." diye konuştu.
Türkiye ekonomisini etkileyen ve dikkatli olunması gereken 5 nokta olduğunu belirten Babacan, bunları "dış ekonomik konjonktür, bölgesel gelişmeler, iç sosyal ve siyasi gelişmeler, iç yapısal resmimiz, Merkez Bankası ile ilgili piyasa beklentileri" olarak sıraladı.
Piyasa hareketliliği olduğu zaman toplantı beklentisi oluştuğunu dile getiren Babacan, sık sık toplantılar yaptıklarını ancak bunları sessiz şekilde ve duyurmadan gerçekleştirdiklerini vurguladı. BDDK'nın kredi kartlarıyla ilgili taslaklarının, daha önce Finansal İstikrar Komitesi'nde konuşulduğunun da altını çizen Babacan, önemli olanın mutfakta iyi işler yapılması olduğunu söyledi.
- Ankara
Son Dakika › Ekonomi › Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?