İgiad Geleneksel İftarı

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Alkan, dünya ekonomik sisteminin faizsiz paradigmanın hasretini duyduğuna işaret ederek, "Paydaş kurumlar ile her yıl uluslararası bir organizasyon olarak düzenlediğimiz İslam İktisadı Atölyesi çalışmamızı gelecek yıllarda da geliştirerek devam ettireceğiz" dedi.

İGİAD geleneksel iftarında sosyal ve ekonomik konulara ilişkin değerlendirmeler yapan Alkan, büyüyen gelir uçurumuna dikkati çekti.

Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 10'unun, toplam dünya gelirinin yüzde 70'ten fazlasını elde ettiğini belirten Alkan, "Dünya nüfusunun 2,5 milyarı, yaklaşık yarısı, günlük 2 dolar yoksulluk sınırının, 1 milyarı günlük 1 dolar yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. İnsanlığın dörtte birini oluşturan sanayileşmiş kesim, dünya zenginliğinin yüzde 85'ini elinde tutmaktadır. Fakirler zenginlerin daha da zengin olabilmesi için her gün artan bir şekilde ezilmekte ve zengin ile fakir arasındaki gelir farkı her geçen gün daha da artmaktadır" diye konuştu.

Alkan, Türkiye ölçeğinde de gelir dağılımı ve çalışma şartları açısından, dünyadaki kadar olmasa da ciddi adaletsizlikler görüldüğünü savundu.

"İslam İktisadı Atölyesi'ni geliştirerek devam ettireceğiz"

İGİAD'ın her yıl düzenlediği İslam İktisadı Atölyesi projesini geliştirerek sürdüreceklerini belirten Alkan, "Müslüman tüccarların hatta tüm dünyanın önemli bir sorunu olan faizli sisteme karşılık faizsiz iktisadi model üzerinde durarak, İslam iktisadını oluşturacak çalışmaları da geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi yine bu dönemde de inşallah gerçekleştirmeye çalışacağız. Bu anlamda paydaş kurumlar ile birlikte her yıl uluslararası bir organizasyon olarak düzenlediğimiz İslam İktisadı Atölyesi çalışmamızı gelecek yıllarda da geliştirerek devam ettireceğiz" bilgisini verdi.

Arap Baharı girişimlerinden bu yana Türkiye'nin ve tüm dünyanın, siyasi ve ekonomik bir takım müdahalelerle sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel alanda sıkıntılı günler geçirdiğini ifade eden Alkan, başta Arap ülkeleri olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan sıkıntılı sürece ilişkin şu tespiti yaptı:

"Libya ayağa kalkamamış, Mısır seçimle gelmiş Cumhurbaşkanını ve destekleyenleri hapse atmış, idam kararları vermiş, Suriye'de oluk oluk kan akmaya devam etmekte, Bangladeş'ten her gün yeni bir zulüm haberi gelmekte, Sudan ekonomisi çökmüş ve halkı açlık sınırında… Yine bu sebepledir ki Irak'ta İslam adına Müslümanlar katledilmekte ve yine bu sebepledir ki insanlık dahi tüm bu olanlara tepki dahi verememekte, sesini yükseltememekte…

Tüm dünya milletlerinin ve insanlık onurunu hala yüreğinde taşıyan herkesin zulüm ve haksızlıklar karşısında sessiz kalmaması ve tepkilerini dile getirmesi, ilgili mercilerin de bu anlamda her türlü aktif girişim içerisinde bulunması ve süreçlere dolaylı veya direkt olarak müdahil olması gerekmektedir.

Sonuç olarak yakıp yıkmadan, kırıp dökmeden sessiz çığlıklarımızı bu mübarek ayda dualarımızla gözyaşlarımızı da katarak Rabbimize yükseltmeli ve tüm insanlığın kurtuluşu adına niyazda bulunmalıyız"

"Halkımızın özgüveni ve sabrı, bu sinsi planların işlemesine engel olmuştur"

Türkiye'deki politik gerilim ortamlarının başarıyla atlatıldığını, Türk halkının kardeşlik bağına sahip çıkma yönünde güçlü bir irade ortaya koyduğunu anlatan Alkan, şunları kaydetti:

"Geçen yıl mayıs ayında meydana gelen Taksim Gezi Parkı olaylarından bu yana onlarca sinsi plan devreye konmuş ve ülke ekonomimiz, kardeşlik duygularımız ve ülke bütünlüğümüz darboğaza itilmeye çalışılmıştır.

Ancak bizi biz yapan sağlam değerlerimiz ve kültürel altyapımız, yerli sermayenin artık geçmişe nazaran daha akılcı yönetilmesi, devletin ekonomiyi dik tutabilme adına yerinde müdahaleleri ve en önemlisi de halkımızın özgüveni ve sabrı bu sinsi planların işlemesine engel olmuştur."

Müslüman tüccarın vasıfları

Alkan, konuşmasının sonunda İGİAD yayınlarından çıkan "Asr-ı Saadette Ticaret ve Tüccar Sahabeler" kitabından alıntı yaparak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Kitabımızın yazarı Muhammed Emin Yıldırım Hocamız ideal bir tüccarın olmazsa olmaz vasıflarının beş tane olduğunu bizlere aktarıyor: Birincisi rahmaniyet; menfaati değil, adaleti ve merhameti öncelemek. İkincisi sıddıkiyet; doğruluk ve güvenilirlik. Üçüncüsü ehliyet; ehil olmak, işin hakkını vermek. Dördüncüsü kabiliyet; kabiliyet ne yöndeyse tespit edip ona uygun iş yapmak. Beşincisi ise semahat; kolaylık sağlamak ve cömertlik sahibi olmak." - İstanbul