Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, "Bu yeni anayasada ister başkanlık ister parlamenter sistem olsun, ülkedeki kurumların doğru çalışabildiği, demokrasi kültürünü almış ve zihniyet değişiminin olduğu bir yapı öneriyoruz" dedi.
TÜRKONFED tarafından gerçekleştirilen toplantıda "Yeni Anayasa'ya Doğru: Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi" raporu açıklandı.
Toplantının açılışında konuşan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Kadooğlu, Türkiye'de ilk defa halka sorulan bir anayasanın hazırlandığını belirterek, "Biz de orta gelir tuzağı ile beraber bir demokrasi açığının olduğunu gördük. Orta gelir tuzağından çıkmanın yolunun sadece ekonomik olmadığını, demokrasiyi de güçlendirirsek orta gelir tuzağından çıkacağımızı gördük" diye konuştu.
Raporda, şu ya da bu sistem demediklerini, ülkenin demokrasi açığının aynası olarak siyasilere bunu sunduklarını ifade eden Kadooğlu, şunları kaydetti:
"Bu raporda, ekonomik kalkınma için demokratik kalkınmanın şart olduğunu söylüyoruz. Gelişmiş bir ekonomi için gelişmiş bir demokrasinin vurgusunu yapıyoruz. Türkiye'yi orta gelir tuzağından çıkaracak en temel parametre özgürlükçü ve çoğulcu anayasadır. Yeni anayasa için ekonomi ve demokrasi ilişkisi önemli bir unsur. Kurumsallaşmadan kastımız ekonomik ve demokratik kurumlarımızın eş güdüm halinde çalışması, denge, denetleme ve kontrol mekanizmalarının işletilmesi yönünde. İşin asıl orta merkezine bakıldığında çok sesli, çok renkli ve çok kültürlü yapımızı çalışmalara yansıtmamız gerektiği, çoğulculuğun esas olduğu mesajını vermeye çalışıyoruz. Bizim için bu yeni anayasada ister başkanlık ister parlamenter sistem olsun, ülkedeki kurumların doğru çalışabildiği, demokrasi kültürünü almış ve zihniyet değişiminin olduğu bir yapı öneriyoruz."
Kadooğlu, geçen yılın iş dünyasında bir kayıp yılı olduğunu ve verimsiz bir yıl geçirildiğini anlatarak, 1 Kasım seçimlerinden sonra iş dünyası olarak umutlandıklarını, söylenen reformların takipçisi olmaya devam edeceklerini aktardı.
Rusya, Suriye ve Türkiye'nin Güneydoğusu'ndaki olayların iş dünyasını tedirginlik sürecine sürüklediğine dikkati çeken Kadooğlu, "Biz yine umudumuzu kırmadan çalışmaya devam ediyoruz. Ama özellikle yeni anayasa için kurulan komisyonun geçmiş komisyondan tecrübe edinmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Kadooğlu, Cemil Çiçek'in de başkanlık yaptığı komisyonda uzlaşılan maddelerin iyi niyet göstergesi olarak meclisten geçirilebileceğini, bunun yeni anayasa için moral olacağını söyledi.
Keyman: "Yeni anayasa kentli Türkiye'ye uygun olmalı"
Raporun koordinatörü İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, raporu TÜRKONFED ile birlikte hazırladıklarını belirterek, "İster başkanlık ister parlamenter sistem olsun bugün Türkiye neler yapması gerekir ki hakikaten layık olduğu anayasaya kavuşabilsin. Türkiye yeni anayasasını başarırsa ilk defa halk ile birlikte yapmış olacak. Bugüne kadar olan anayasaların hiçbiri halk ile birlikte yapılmadı. Bugün hem toplumun yeni anayasaya desteği var hem de beklentileri var. Türkiye son 15 yıldaki ekonomik, kültürel değişim ve dönüşümde artık kentli bir ülke. Bundan önceki anayasalarda kentli oranı yüzde 25'lerdeyken, bugün Türkiye yüzde 70 düzeyinde kentleşmiş bir ülke ve kentleşme süreci ilerleyecektir. Yeni anayasanın kentli Türkiye'nin ihtiyaçlarına ve değişimine uygun olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Keyman, artık orta sınıflaşan bir Türkiye'nin bulunduğuna ve bunun göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkati çekerek, küresel süreçlerin de dikkate alınarak bir anayasa yapılmasını önerdi.
Yeni anayasanın başkanlık ve parlamenter sistemden önce ekonomik, sosyolojik yapısının iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Keyman, sözlerine şöyle devam etti:
"Vesayet sisteminden çıkma şansına sahip bir Türkiye'yeyiz. Vesayetten çıkma ile demokrasi arasında bir kopukluk var. Kentleşen, orta sınıflaşan Türkiye daha demokratik olmak yerine çok kutuplaşmış Türkiye'ye dönüşüyor. Sosyolojik dönüşüm demokrasiye uygun zaman hazırlamak yerine kutuplaşmayı ortaya çıkartıyor. Türkiye'nin kutuplaşma sorununa yanıt veren bir anayasaya sahip olması gerekiyor. Kürt sorunun çözümüne yönelik süreçten demokrasinin gelişmesini çıkartamadık. Yeni anayasanın da çatışmaların bitmesi, sorunların müzakere yoluyla çözülmesi zeminini hazırlaması gerekiyor. Halkla birlikte demokrasi vurgusu yapmamız gerekiyor."
Prof. Dr. Keyman, Türkiye'nin dünyadaki gelişmekte olan ülkelerden farklı olarak demokrasinin gelişmesiyle ilgili kurumlara sahip bir ülke olduğunu, ancak kurumların işleyişinde sorun bulunduğunu vurguladı.
Kurumsal reforma dönük hareketin başlatılması gerektiğini anlatan Keyman, toplumsal ilişkilerin bugünkü varlığına bakıldığında yeni anayasa sürecini tartışırken kutuplaşmış bir toplumda bunun yapıldığını öne sürdü.
Keyman, kutuplaşma ile paralel giden toplumsal güvenin az olduğu bir yapıya sahip olunduğunu ileri sürerek, "Herkes kendine güveniyor, fakat ötekine güvenmiyor. Genel güveni sağlayamamış, kutuplaşmış ve güvensiz bir toplumsal yaşam içinde bu anayasayı yapıyoruz. Yine de 2011 anayasa deneyiminden bugüne kadar topluma sorduğumuzda, toplum yeni anayasayı istiyor. Bütün kutuplaşma ve güvensizliğe rağmen toplum doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle eşit vatandaşlık ve adaletli anayasa, hukuk sistemi, yönetim istiyor. Bütün bunlara rağmen anayasayı yaparsak daha adaletli, eşit vatandaşlığa dayalı bir ülke yaratmamız mümkün" değerlendirmesinde bulundu.
Eşit vatandaşlık ilkesine yönelik soru üzerine Keyman, bunun hem ilke hem de uygulama olarak önemli olduğunu belirterek, "Yeni anayasada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve buna ek olarak uygulamaya sokacak maddelerde yazım olursa bunun çok önemli bir açılım sağlayacağını düşünüyoruz" dedi.
Ağırdır: "Zihniyetler değişmedikçe sonuç alınamıyor"
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır da anayasa sürecinin önemsendiğini belirterek, "Anayasa hem devletle toplumun hem de toplumun kendi içindeki mutabakatın yeniden üretilmesi meselesi. Mesele kurumlar ve kurallardan ibaret değil, zihniyetler değişmedikçe kurumlar ve kuralları değiştirdiğinizde sonuç alamıyorsunuz" dedi.
Anayasanın, sadece devletin nasıl denetleyeceği üzerine değil, devletin ve yönetim mekanizmalarının hayatı nasıl kolaylaştıracağına yönelik de tartışılması gerektiğini ifade eden Ağırdır, son 40 yıldaki hikayeye bakıldığında ortak yaşama iradesinin zayıfladığını, bunun görünen kısmının ise siyasal kutuplaşma tarafı olduğunu söyledi.
Ağırdır, kutuplaşma konusunda Türkiye'nin biraz "şerbetli" olduğunu anlatarak, "Kutuplaşma sadece siyasal düzlemde olsaydı çözmek daha kolay olabilirdi ama giderek kültürel kimliklere, hayat tarzlarına yansıyan bir kısmı var. Türkiye'deki en önemli toplumsal mesele biz duygusunun parçalanmışlığıdır. Bunun halledilmesi gerekiyor. Hukukun üstünlüğüne güvenimiz zayıf. Siyasi yaklaşımları, kimlikleri bırakın insanlarımızın yüzde 58'i mahkemeye yolu düşerse hakimlerin zengin-fakir farklı karar verileceğini düşünüyor. Toplumda, ülkeyi yöneten kadrolarda, siyasi aktörlerde ve zeminde zihniyette değişim üretemezsek buna bağlı olarak kurum ve kural değişikliklerini bütüncülükle sağlayamazsak yeni uzlaşma üretmemizin önünde zorluklar var" değerlendirmesinde bulundu.
Bir gazetecinin, "Yeni anayasa tartışmalarına başkanlık sistemi üzerinden başlamak doğru mu?" sorusu üzerine Ağırdır, talihsiz bir biçimde başkanlığa kilitlenildiğini aktararak, "Bu hayatın 1982 Anayasası ile yönetilmeyeceği açık. Türkiye'nin bir yönetim meselesi var. Türkiye'nin yönetim sistematiğinin bugünün ihtiyaç ve taleplerine göre düzenlenmesi lazım. Bunun yolu iyi sistem, denge denetleme mekanizmaları, hesap verilebilirlik, şeffaflık, hukukun çalışmasıdır. Biz bu ilkeleri sağlıyorsak iyi parlamenter veya iyi başkanlık tartışmasının önemi yok. Kutuplaşmadan dolayı belli yerlere takılıp kalıyoruz" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Ekonomi › Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi' Raporu Açıklandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?