YAVUZ EMRAH SEVER - Türkiye'nin dört bir yanından 350 bin kilometre mesafe katedilerek toplanan 181'i "nadir endemik" bin 100 çeşit bitkinin korumaya alındığı Yalova'daki Türkiye Geofit Bahçesi'nde, bu ürünlerin hem tıbbi hem de süs bitkileri alanında kullanılması için projeler yürütülüyor.
Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nde 2014'te açılan, Ilıman İklim Kuşağı'nda dünyanın en büyük ve Türkiye'nin ilk geofit bahçesi olan tesiste hayata geçirilen projelerle bitkilerin tıbbi alanda kullanılmasının yanı sıra melezleme yöntemiyle yeni türler ortaya çıkarılıyor.
Enstitü Müdürü Dr. Yılmaz Boz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerin 19 ila 35 derece arasında değişen hava şartlarında serada sergilendiğini söyledi.
Bitkilere uygun toprağı da geofit bahçesine Türkiye'nin çeşitli noktalarından getirdiklerini belirten Boz, "Örneğin Manisa Spil Dağı'ndan orman toprağı olarak alıyoruz. Kayseri'den ilgili ortamları alıyoruz ve bunları burada arkadaşlarımız harmanlıyor." dedi.
Sergileme alanında her dönemde 3 bin 500 saksıda bitki bulundurduklarını dile getiren Boz, yerli türlerin dışında 200 yabancı türün geofit bahçesinde muhafaza altında olduğunu aktardı.
Türkiye Geofit Bahçesi'nin yurt dışından da ilgi gördüğünü vurgulayan Boz, "Bu proje artık dünyanın ilgisini çekmiş bir proje. Bilindiği gibi 2016'da Antalya'da Expo yapmıştık, Türkiye yapmıştı. 50 bin soğanı üreterek geofit bahçesini kurmuştuk. Bu sene Çin'de yapılacak Expo için ülkemizi temsilen Geofit Araştırma Merkezi'ndeki görseller kullanılıyor." ifadelerini kullandı.
Geofit bahçesini yılda ortalama 2 bin kişinin ziyaret ettiği bilgisini veren Boz, ziyaretçiler arasında öğrencilerin yanı sıra yerli ve yurt dışından gelen pek çok araştırmacının bulunduğunu sözlerine ekledi.
- "Endemik olanlardan 181'i tek lokasyon bitkisi"
Türkiye Geofit Merkezi Başkanı Erdal Kaya ise 8 yılda Türkiye'nin tamamı taranarak kendisinin de yer aldığı ekiplerce 350 bin kilometre yol katedildiğini, bin 100 geofit taksonunu kapsayan 7 bin popülasyondan bitki toplandığını anlattı.
"Soğanlı, yumrulu, rizomlu bitki" olarak tanımlanan geofitlerin en aktif döneminin özellikle ocak-mart ayları olduğunu ifade eden Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemde aynı anda 400-500 tür sergileyebiliyoruz. Dünyanın hiçbir yerindeki botanik bahçesinde, ılıman iklim geofitlerinin 500 türünün aynı anda sergilendiği başka bir mekan yok. Bin 100 türün içinde 461'i endemik. Onun içinde 181'i nadir endemik dediğimiz tek lokasyon bitkileri. Bunlar da çok önemli. Bu bitkilerin, süs bitkisi olmasının yanında tıbbi özelliği de var. 179 türün var-yok analizini, aktivite testlerini yaptık. Bunları da Gaziantep Tıp Fakültesi, İstanbul Eczacılık'la iş birliğiyle yaptık. Melezleme yaparak yeni çeşitleri geliştiriyoruz. TÜBİTAK projeleri kapsamında 236 çeşit geliştirerek katalog bastırdık. Yine toplanan geofitlerde üç cilt halinde 'Türkiye Geofitleri' adında kitap bastırdık.
Türkiye'nin tamamını taramamız gerektiği için her tarafa gittik. Tabii aracımızla, baharın müjdecisi olan geofitleri toplamak için ilk giden biz oluyorduk. Dolayısıyla çok yerde aracımız kaydı, kara saplandık, terörle karşılaştık, uçurumlardan düştük. Birçok şey oldu ama sonuçta 300-400 yıl önce Avrupalıların yapmaya çalıştığını biz biraz geç olsa da yaptık, başardık. Şu anda 7 bin popülasyondan, Türkiye'nin tamamından geofit koleksiyonumuzda burada bitki var."
Toplanan bitkilerin yüzde 10'unun adaptasyonunun gerçekleşmediği bilgisini paylaşan Kaya, en azından bunların nokta adreslerini bildiklerini, 7 bin popülasyonun Küresel Konumlama Sistemi (GPS) kayıtlarının ellerinde olduğunu belirtti.
Bunları tekrar adreslerinden toplayıp soğuk alpin seralarda yetiştirebileceklerini söyleyen Kaya, "Bu nadir endemik bitkileri, tek lokasyon bitkileri, duble yolların altında, gaz geçişinin altında ya da yapılaşmanın veya barajların altında kalan bitkilerin yeri dışında bir yerde muhafaza altına almamız gerekiyor ki gelecek nesillere aktarılabilsin. Tam da gelişme hızımızın son hızla devam ettiği dönemeçte bu bir Allah'ın lütfu oldu, bunları buraya toplayabildik." diye konuştu.
Yapılaşma bölgesinin altında kalan "nadir endemik" kardelen
Erdal Kaya, Mersin'in Toroslar ilçesi Doruklu Mahallesi'nden aldıkları nadir tek lokasyonlu "galanthus kardeleni"nin bulunduğu yerde yapılaşma olduğunu dile getirdi.
Bu türün yerinde muhafazası için başvuruncaya kadar bölgede inşaat başlatıldığını, daha sonra bitkiyi merkezde bine yakın adet çoğalttıklarını anlatan Kaya, şunları kaydetti:
"Popülasyon zenginleştirme diye projeler var. Buradan topladığımız bitkileri, burada yetiştirdiğimiz, kültüre aldığımız, geliştirdiğimiz, çoğalttığımız bitkileri o lokasyonun yakınında koruma altında bir yerde tekrar dikip doğasına kazandırabiliyoruz. Bunlar neden önemli? Gelecek nesiller için ilaç yapımında çok önemli. Ayrıca biz süs bitkileri çeşit geliştirmeyi Lale Devri'nde yapmışız, orada kalmışız. O gün bugün geliştirmemişiz, ilk defa biz geliştiriyoruz. Süs bitkileri hep dışa bağımlı. Dışarıdan ithal edip satıyoruz. İthal ettiğimiz materyallerin yarısı da Türkiye orijinli. Türkiye'den götürülüp ıslah edilip geliştirilen çeşitleri biz tekrar alıyoruz. Bu bitkilerin elimizde orijini olmazsa ıslah çalışması yapamayız. Özgün bir şeyimizi elimizin altında tutmamız gerekiyor. Bu da bizim flora zenginliğimizdir. Bunun üzerine ıslah çalışması yapılabilir. Yoksa yabancı çeşitlerle ıslah çalışması yürütemeyiz, yapamayız, özgün olmaz. Tıbbi olarak bu bitkilerin belirlenemeyen birçok özelliği var. Bu toplamalar esnasında 35 yeni tür bulduk. Daha geçtiğimiz hafta bir tanesi yayımlandı. Bu bulduğumuz türler botaniğe daha yeni kazandırılıyor. İçinde ne var ne yok bilmiyoruz, süs bitkisi, tıbbi bitki olabilirliğini bilmiyoruz ya da önümüzdeki asırda gelişebilecek hastalığın tedavisinin bunda olup olmayacağını bilmiyoruz."
Son Dakika › Ekonomi › Süs bitkisi yetiştiriciliğinde 'Lale Devri'ni yaşatacaklar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?