HAK-İş Genel Başkanı ve Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği Başkanı Mahmut Arslan, "Ümmetin ortak sorunu, bu büyük davanın (Filistin) hedefine ulaşması için bir şeyleri değiştirmemiz gerekiyor. Bunları yaparken esas davamızdan vazgeçmeden, o davanın mücadelesini sulandırmadan aynı istikamette ama yeni yollar, yeni alanlar açmamız gerekiyor." dedi.
İstanbul'da düzenlenen 2. Uluslararası Sendikalar ve Meslek Örgütleri Konferansı, Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Konferansın açılında konuşan Arslan, bugüne kadar Filistin-Kudüs davası için yapılan bütün çalışmaları, yüzyılı aşkındır devam eden bütün çabaları, minnet ve şükranla andıklarını söyledi.
Dünyanın en dinamik, eylemliliği en fazla, mazlum ve mağdur kesimlerin temsilcileri ile sendikal hareketi de bu davanın içinde geniş bir şekilde birleştirdiklerini belirten Arslan, sendikal hareketin, mücadele, müzakere, eylem ve sonuç almak üzere inşa edildiğini, onun için bu yeni kurdukları Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği'nin çok önemli bir misyonu yerine getireceğine inandığını ifade etti.
Özellikle, dünyanın en büyük işçi organizasyonları, sendikal yapılarını oluşturan büyük organizasyonların bir parçası olarak bu mücadelenin zaten zaman zaman uluslararası pek çok toplantıda dile getirildiğini, Filistin ve Kudüs davasına desteğin zaman zaman ilan edildiğini anlatan Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz bunu ete kemiğe büründürdük. Daha önemli ve bütün dünyayı kapsayan bir organizasyonu gerçekleştirdik. Bu organizasyonun elbette ki bugüne kadar yapılanların dışında yeni şeyler yapması gerekir. Hepimizin ortak davası olan Filistin ve Kudüs davasını iki ana temel üzerine inşa etmemiz gerekiyor, birincisi; Filistin davasında İslam dünyasını ikna etmemiz gerekiyor. Şunu söyleyebilirsiniz 'İhtilaf mı var?' Ben Filistin davası için konuşanlarda bahsetmiyorum. Filistin ve Kudüs davasına gönül verenlerden bahsetmiyorum. Bu dava için ne yaptıklarına bakarak ifade ediyorum. Onun için ilk başta İslam dünyasını ikna etmemiz gerekiyor. Filistin davası için ellerini değil, gövdelerini taşın altına koymaya ikna etmemiz gerekiyor.
İkincisi, bütün insanlığı ikna etmemiz gerekiyor. Filistin davasının haklılığını ve bu haklılığımızın ötesinde haklarımızı alabilmemiz için insanlığı ikna etmemiz gerekiyor. Yeni bir yol açmamız gerekiyor. Yenilikçi bir kısım çalışmalar yapmamız gerekiyor. Müzakere yapmamız gerekiyor. Bir eylemlilik sürecini başlatmamız gerekiyor. Ümmetin ortak sorunu bu büyük davanın hedefine ulaşması için bir şeyleri değiştirmemiz gerekiyor. Bunları yaparken esas davamızdan vazgeçmeden, o davanın mücadelesini sulandırmadan aynı istikamette ama yeni yollar, yeni alanlar açmamız gerekiyor."
Bu konferansın, bu yeni arayışların ikincisi olduğunu dile getiren Arslan, bu yeni arayışları, sendikal hareketin dinamizminden de yararlanıp, bu istikamette yeni çözümlerin, yeni yaklaşımların mutlaka bulunması gerektiğini ifade etti.
Mahmut Arslan, "Filistin davasının, meşruiyeti konusunu tartışmamıza gerek yok. Bu da aslında bütün dünya tarafından tanınan, bilinen bir gerçek. Bizim üzerimize düşen; biz ne yapıyoruz, ne yapacağız, ne yapmamız gerekiyor. Bu konferansın özeti bu üç kelimeden ibaret." dedi.
"Filistin halkı gerçek projeleri bekliyor"
Filistin ve Kudüs'e Destek İçin Uluslararası Koalisyon Genel Sekreteri Muhammed Akram Al-Adluni de Filistin ve Kudüs halkı için bir araya geldiklerini ifade etti.
Bu konferansta sloganları bir kenara bırakıp, duygulardan sıyrılıp, proje ve programlara geçilmesi gerektiğini, Filistin halkının da kendilerinden gerçek projeleri, fiili programları beklediğini anlatan Al-Adluni, "Onların direnişini böylece destekleyebiliriz. Onların direnişini güçlendirelim ki siyonist düşmanlara karşı koyabilsinler. Biliyorsunuz onlar bütün düzeylerde siyonizmin işgaline karşı koymaktadırlar. Bu atılımı gerçekleştirmek istiyoruz. İnşallah hep birlikte oradaki halkımıza gerçek ve pratik bir mesaj ileteceğiz bu konferans üzerinden. Biz şunu biliyoruz ki sendikacıların çabaları takdire şayandır. Özellikle de Filistin halkına verdikleri desteklerden dolayı başarılar diliyorum." diye konuştu.
Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Muhammed Al-Attar da Kudüs ve Filistin meselelerine destek verilmesi, siyonist işgal politikalarına karşı konulması, Filistin sendikalarının kutsallarının savunulmasının sağlanması, Filistin halkının onurlu bir şekilde insan hakları çerçevesi içinde yaşamalarının temin edilmesi için bir araya geldiklerini söyledi.
Farklı ülkelerden sendikacıların bu konferansa katıldığını belirten Al-Attar, oluşturdukları uluslararası sendikalar birliğine de üye olan bu sendikaların konferansta Filistin meselelerine ilişkin görüşlerini bildireceklerini ifade etti.
"Yahudileştirme, Kudüs'te sürdürülmektedir"
Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri de konferans kapsamında düzenlenen "Filistin'de İnsani Durum" başlıklı oturumda, Kudüs şehri her ne kadar ihmal edilmişse ve unutulmuşsa da Kudüs halkının direnişini, şehirlerini ve Mescid-i Aksa'yı savunmayı sürdürdüğünü söyledi.
Bölgede son günlerde yaşananlara değinen Sabri, pusulanın, Kudüs'ten diğer kanlı çatışmalara yöneltildiğini, özellikle Arap ve İslam dünyasındaki olaylara yöneltildiğini, artık Kudüslüleri destekleyeceklerin kalmadığını, bunun üzerine Kudüs halkının kendilerinin alanda tek başlarına kaldıklarını hissettiklerini dile getirdi.
Bundan dolayı Kudüs halkının birleşerek, şehirlerini savunduğunu anlatan Sabri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle Aksa ayaklanması ki bu süre 14 Temmuz'da başlayıp, 27 Temmuz'a kadar devam etti. Bu aşama çok hassas bir aşamaydı. Kudüs halkı, hiç bir şekilde teslim olmayacaklarını gösterdiler. Aynı zamanda varlıklarını ve kutsal mekanlarını koruyacaklarını gösterdiler. Biz şunu da unutmamalıyız ki başta Türkiye ve Ürdün başta olmak üzere bazı ülkeler, politik düzeyde yanımızda yer aldılar. Yahudileştirme, Kudüs'te sürdürülmektedir. Özellikle de Kudüs halkının ayaklanmasından sonra bu olaylara karşı intikam amacıyla tutuklananların sayısı artmaktadır. Evler git gide yıkılmaktadır. Ekonomik yönden ise Kudüs şehri abluka altındadır.
Aynı zamanda Gazze kesiminin de abluka altında bulunduğunu hatırlatan Sabri, şunları kaydetti:
"Şunu söylerken abartmış olmam; Kudüs'e uygulanan ambargo, Gazze kesimine uygulanan ambargodan daha kötüdür. Çünkü Kudüs şehri dört bir yandan askeri yönden çevrelendiği gibi aynı zamanda yerleşim birimleriyle çevrelenmektedir. Dört bir yanı da yollarla kuşatılmıştır. Bundan dolayı herhangi bir dış kuruluş veya örgüt, Kudüs'teki kuruluşlara yardımcı olamıyor. Ancak diğer bazı metotlarla, yani gizli bir şekilde yardımlarını sunabilirler. Büyük bir ekonomik ambargoya maruz bulunmaktadır Kudüs şehri. Aynı şekilde politik bir ambargoya maruz kalmaktadır. Mekan yönünden de ambargo altındayız çünkü Kudüs şehri, onu çevreleyen bölgelerden ayrı tutulmaktadır. Herhangi bir gidemezler. bu genel olarak kudüsteki durumu izah etmektedir.
Konferansa katılan Lübnan Mühendisler Birliği Başkanı Dr. Cihat Sabit'e UNESCO'da, Filistin adına iki olumlu karar verilmesini sağladığı için onur ödülü takdim edildi.
Programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın yanı sıra Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Sendikalar Birliği'ne üye ülkelerden sendikaların temsilcileri katıldı.
Son Dakika › Güncel › 2. Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?