64. Hükümet Programı'nda, "Siyasal sistem arayışının yaslanacağı zemin, kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır. AK Parti olarak demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz" denildi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Meclise sunulan hükümet programının "Demokratikleşme ve Yeni Anayasa" başlıklı ikinci bölümünde "Yeni Anayasa, Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi ile Adalet Sisteminde Dönüşüm" konuları yer aldı.
Bütün AK Parti hükümetlerinin programlarında "çoğulcu ve özgürlükçü yeni bir anayasa" vaadinin bulunduğu hatırlatılan programda, ileriki dönemde sivil, katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü bir demokratik ve sivil anayasanın yapımına öncülük etmeye kararlı olunduğu belirtildi.
Diğer siyasi partilerin de aynı anlayış içinde katkı vermeye davet edildiği programda, "Yeni Anayasa, çağdaş demokrasi anlayışını yansıtmalı, mümkün olan en geniş mutabakatla ve demokratik yöntemlerle hazırlanmalı, geniş toplumsal kesimlerce sahiplenilmelidir. Anayasanın kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, çeşitlilikte birliği savunan, çoğulcu ve özgürlükçü bir karakterde olması gerektiğini düşünmekteyiz. Yeni Anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamaya yönelik kurumsal güvenceleri içermeli ve siyasi sistemin işleyişindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır" ifadesine yer verildi.
Yeni dönemde yeni Anayasa'nın, Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama olarak görüldüğü kaydedilen programda, yeni Anayasa'da, siyasi partilerin çalışmalarının etkin olarak korunacağı ve parti kapatmaların uluslararası standartlarda düzenleneceği bilgisi verildi.
Programda, hükümetlerin öncülüğünde gerçekleştirilen 2004, 2007 ve 2010 Anayasa değişiklikleri ile Meclis'te oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarının yeni Anayasa için güçlü bir zemin olarak görüldüğüne işaret edildi.
Türkiye'nin yeni Anayasası'nda temel hak ve hürriyetlerin, demokrasinin, hukukun üstünlüğü ilkesinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün dayanağının toplumsal meşruiyet olacağına dikkat çekilen programda, "Yeni Anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır. Yeni ve sivil anayasamız, toplumun herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları ve siyasal tercihler barındırmayacaktır. Anayasamız tüm toplumu kucaklayan, kader birliğimizi yansıtan, demokratik denge ve denetim ilişkisini esas alan bir mahiyette hazırlanacaktır. Yeni Anayasa, ortak değerleri ve çeşitlilik içinde birlik anlayışını esas alacaktır" görüşü yer aldı.
Programda, yeni Anayasa'nın sorunların çözümünün imkan ve araçlarını barındıracağı bildirilerek, sorunları demokratik bir ortamda bireylerin, toplumun ve siyaset kurumunun çözeceği vurgusu yapıldı.
Ayrıca, 64. Hükümet döneminde doğrudan anayasal sistemle bağlantılı seçim kanunları, siyasi partiler kanunu ve sair temel kanunların yeni Anayasa metniyle bir bütün olarak yenileneceği bildirildi.
"Başkanlık sistemi daha uygun bir yönetim modeli"
Hükümet programında "Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi" başlıklı yer verilen konuda ise yeni Anayasa'nın Türkiye'nin 2023 ve sonrasına yönelik demokratikleşme ve kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak, etkin ve sağlıklı bir yönetim modeli arayışını içermesi gerektiği vurgulandı.
Yeni Anayasa ile Türkiye'nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasının elzem görüldüğü belirtilen programda, şunlar ifade edildi:
"Sadece temsilin değil istikrarın da oluşmasına imkan sağlayan, vesayet odaklarının önünü tamamen kapatan, çağdaş ve etkin bir hükümet sisteminin hayata geçmesini arzu ediyoruz. 1960 askeri darbesi sonrasında, bürokrasinin siyaset üzerinde vesayet kurmasını kurumsallaştırmak üzere kurgulanan mevcut sistem, parlamenter sistem olarak takdim edilse de, parlamenter sistemin asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzaktır. AK Parti Hükümetleri döneminde, hayata geçirilen demokratik reformlar, vesayete karşı mücadelede elde edilen kazanımlar ve Meclis'te sağlanan güçlü temsil sayesinde, mevcut sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve etkin bir yönetim imkanı yakalanmıştır. Ancak mevcut sistemin yetki, görev ve sorumluluk paylaşımında pek çok muğlaklıklar barındırması, siyasal sistemin şümullü bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleriyle çok daha sorunlu hale gelen cari sistemin demokratikleştirilmesi kaçınılmazdır."
Programda, "Siyasal sistem arayışının yaslanacağı zemin, kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır. AK Parti olarak demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz" görüşüne yer verildi.
Her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabileceği kaydedilen programa, şöyle devam edildi:
"Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan 'Yeni Türkiye' vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz. Milletimizin teveccühüyle hazırlayacağımız özgürlükçü ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar üretebildiği, yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, güçler ayrılığının tahkim edildiği, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz. Bu unsurlarıyla başkanlık sisteminin, Türkiye'nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede öngördüğümüz anayasal sistem, Türkiye'nin AK Parti Hükümetleri döneminde geçirdiği demokratik dönüşümü nihai sonucuna erdirerek, 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir çerçeveye sahip olacaktır."
"Yüksek mahkeme üyeliği makul sürelerle sınırlanacak"
64. Hükümet Programı'nda, "Adalet Sisteminde Dönüşüm" başlıklı bölümde ise adaletin mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esası olarak görüldüğüne işaret edildi.
Yargının, hukuk güvencesi oluşturması, uluslararası standartlarda ve demokratik usullerle işlemesinin temel prensip olarak bildirilen programda, "Yargı erkinin güven veren, öngörülebilirliği sağlayan, ideoloji, siyasal tasavvur veya inanç dikte etmeyen, bunların etkisinde kalmayan bir çerçeveye kavuşması gerektiğine inanıyoruz. Yargıya, sadece adaletin tesisini sağlayan ve temel hakların kullanımını garanti altına alan bir kurum gözüyle bakmıyoruz" denildi.
Programda, 64. Hükümet olarak temel önceliklerden birisinin adalet sisteminde köklü düzenlemeler yapılarak ileri standartlarda bir yapı oluşturulacağı bildirildi.
Yargı sisteminin başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere, uluslararası norm ve standartların esas alınarak hazırlanıp, daha önce ilan edilen yargı reform stratejisi çerçevesinde yeniden yapılandırılacağı belirtildi.
Programda, "Yeni Yargı Reform Stratejisi Belgesi"nin etkin biçimde uygulanıp hayata geçirileceğine değinilerek, şöyle devam edildi:
"64. Hükümet olarak yargıda etkinlik, hızlılık, hesap verebilirlik, ekonomiklik ve şeffaflığı sağlayacağız. Anayasal değişikliklere bağlı olarak yüksek yargıda içtihat düzeyinde dağınıklığı gidereceğiz. Bu çerçevede askeri yargı, disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir. Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeleri üzerindeki hukukilik denetiminin ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi, hukuki denetimle sınırlandıracağız. Yargı üst yönetimiyle temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM'nin rolünü güçlendireceğiz, böylece yargının toplumsal meşruiyetini artıracağız. Yüksek Mahkemeler, bölge adliye ve idare mahkemeleriyle ilk derece mahkemelerinin faaliyet raporları hazırlayarak kamuoyuna duyurmalarını sağlayacağız. Yüksek mahkeme üyeliğini Avrupa örneklerine benzer şekilde makul sürelerle sınırlayacağız. İhtisas mahkemelerinin sayısını artıracağız. Ticaret ve iş mahkemesi gibi bazı ihtisas mahkemelerinde meslekten olmayan hakimlerin de yer almasını sağlayacağız. HSYK'yı yeniden yapılandırarak Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulunu kuracağız."
Hukuk fakültelerine giriş şartlarının yeterli bilgiyi aktaracak şekilde tasarlanacağı belirtilen programda, hukuk eğitiminin içerik itibarıyla teorik bilgi ile uygulama uyumunu sağlayacağı şekilde düzenleneceği aktarıldı.
Programda, "bilirkişilik" müessesesinin yeniden yapılandırılacağına da değinilerek, "Bilirkişilerin seçimi ve görevlendirilmesine yönelik standartlar belirlenecek, sertifikalandırma sistemine geçilecek. Hakimlerin bilirkişiye müracaatlarını yalnızca teknik bir meselenin vuzuha kavuşturulmasıyla sınırlandırılacak" denildi.
Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesine getirdiği aşırı iş yükünün, mahkemenin işlevselliğine zarar verme ihtimali karşısında bu uygulamanın gözden geçirileceği vurgulanarak, "Hükümet olarak adalet sisteminde kadınlar, çocuklar ve engellilere yönelik kolaylaştırıcı uygulamaları hayata geçireceğiz. Ülke genelinde ideal yargılama sürelerinin belirlenmesini ve yargıda zaman yönetiminin uygulanmasını sağlayacağız. Vatandaşlarımızın daha kolay adalet hizmeti alabilmesi için birçok gelişmiş ülkede uygulanan Hukuki Yardım (Himaye) Sigortası Sistemi geliştireceğiz" ifadeleri kullanıldı.
Programda, adli ve idari yargıda istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin sağlanacağı belirtilerek, ceza infaz sisteminin mükerrer suçluluğu önleyecek şekilde etkili hale getirileceği bildirildi.
Adli Tıp Kurumunun kapasitesinin geliştirileceği vurgulanan programda, "Adli Bilimler Akademisi"nin kurularak, bu alandaki ileri araştırmalara ve eğitimlere ortam hazırlanacağı kaydedildi.
Son Dakika › Güncel › 64. Hükümet Programı TBMM'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?