
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, taşeron ve güvencesiz üretim sisteminin tamamen yasaklanması veya ciddi denetim ve sınırlama getirilmesi için etkin bir mücadele çabasının ortaya konulması gerektiğini belirterek, "Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının oluşturulması gerekmektedir. Böylesi bir yapının, sendikalar, meslek odaları ve birlikleri ile üniversitelerle oluşturulması için ısrarcı bir çabanın gösterilmesi gerekmektedir" dedi.
Beko, Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen 7. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı'nın açılışında, 1 Mayıs'ın, işçi sınıfının uluslararası, birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan edildiğini söyledi.
1 Mayıs'ın dünyanın dört bir yanında, Afganistan'da bile barış içinde kutlandığına işaret eden Beko, Kamboçya'da ve Türkiye'de devletin işçilere, emekçilere adeta "savaş açtığını" savundu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, 1 Mayıs'tan sonra "Sendikacılık, Taksim değildir" ifadelerini kullandığını dile getirerek, hükümetin çalışma hayatıyla ilgili uygulamalarına yönelik eleştirilerde bulundu.
Beko, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 2012 verilerine göre, iş cinayetleri sayısının 744 olduğunu aktararak, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin bu sayıyı en az 1235 olarak belirlediğini kaydetti.
- "Toplu sözleşme sisteminin yeniden yapılandırılması gerekmektedir"
Beko, Türkiye'de bir işçinin AB ülkelerindeki bir işçiden haftada ortalama 12 saat fazla çalıştığını, TÜİK verilerine göre 50 saat ve üzerinde haftalık çalışma süresine sahip olanların, iş başındaki çalışanların yüzde 40'ını oluşturduğunu, her dört kişiden birinin haftalık 60 saatin üzerinde çalıştığını anlattı.
Türkiye'de resmi rakamlara göre kayıtlı taşeron işçi sayısının 2002-2011 yılları arasında 387 binden 1 milyon 687 bine yükseldiğini söyleyen Beko, "İş cinayetlerinin önemli bir kısmı taşeron firmalarda gerçekleşmektedir. Bu manzara ortadayken, zaten var olan ancak hukuksuz biçimde gasp edilen yasal haklar ilk kez veriliyormuş gibi yapılmaktadır. Bu kandırmaca ile hedeflenen taşeron uygulamalarını yaygınlaştırmak, yasa dışı taşeron ilişkisini yasal çerçeveye kavuşturmaktır" diye konuştu.
Beko, yaşanan süreci, çalışanlar için mutlak olarak yaşanması gereken bir süreç olarak ele almanın, kaderci, boğun eğen ve teslim olan bir anlayış olduğunu belirterek, bunu tersine çevirmek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"Sendikal özgürlükler alanının geliştirilmesi ve toplu sözleşme sisteminin yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Sendikalar ise bu alanı temel örgütlenme ve mücadele alanlarından biri olarak ele almak durumundadır. Taşeron ve güvencesiz üretim sisteminin tamamen yasaklanması ve/veya ciddi denetim ve sınırlama getirilmesi için yine samimi/etkin bir mücadele çabasının ortaya konulması gerekmektedir. Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının oluşturulması gerekmektedir. Böylesi bir yapının, sendikalar, meslek odaları ve birlikleri ile üniversitelerle oluşturulması için ısrarcı bir çabanın gösterilmesi gerekmektedir."
KESK Genel Başkanı Lami Özgen de Bakan Çelik'in, 1 Mayıs 1977'de hayatını kaybedenleri anarak bayramlarını kutlamak isteyen sendikacıları "1980'li yıllarda kalmış sendikacılık anlayışını savunmak"la tenkit ettiğini ileri sürdü.
Bakan Çelik'e ve hükümete yönelik eleştirilerde bulunan Özgen, "Bakanlığınızın 2013 rakamlarına göre 11 milyon 628 bin kayıtlı işçiden ancak 1 milyon 32 bini sendika üyesi iken, yani toplam kayıtlı işçinin sadece yüzde 8,8'i sendika üyesi iken, bunlardan sadece 600 bininin toplu sözleşme hakkı varken, 'Sendikalar iş cinayetlerinin engellenmesi için ne kadar bütçe ayırıyor?' diye sormak ne kadar etik bir tutumdur?" dedi. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › 7. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?