Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogheri'nin Hollanda'nın diplomatik skandalına ilişkin, "Karşılıklı gerilimden kaçınılmalı" şeklinde açıklama yapmasına tepki gösterdi. Çelik, "Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye'de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru bir şekilde değerlendirmemiş." dedi.
Bakanlıkta medya temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme dair değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Çelik, Avrupa'da aşırı sağ ve faşist partilerin başa gelmesi halinde, ortaya çıkacak tablonun Türkiye'nin milli çıkarları ve dünya için doğru olmayacağını ifade etti.
Çelik, "Türkiye'nin sınırlarında böyle bir istikrarsızlık varken, aşırı sağcılar üzerinden Avrupa'nın istikrarsızlaştırılmasının milli çıkarlarımız için çok zorlayıcı, tehdit edici olduğunu düşünüyorum. Temel değerlerinden uzak bir Avrupa'nın ne kadar vahşi bir Avrupa'ya dönüşeceğinin bir göstergesidir Hollanda'daki son yaklaşımlar. Değerler Avrupa'sının ayakta durması şeklinde
yürüttüğümüz politikanın net bir şekilde daha da güçlü şekilde dillendirilmesi lazım." diye konuştu.
- "PKK bu yaklaşımdan güç aldı"
Bakan Çelik, özellikle sistematik engellemeye imza atan ülkelerin DEAŞ saldırısında Türkiye'ye destek verirken, PKK saldırısında böyle bir dayanışma göstermediğinin altını çizdi. Çelik, "PKK da bu yaklaşımdan güç alarak silah bırakma sürecini sona erdirdi." şeklinde konuştu.
Çelik, Avrupa Komisyonu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin Türkiye'de yağmur yağsa yorum yaptığını ancak son günlerde yaşanan gelişmelere dair bir yorumda bulunmadığını vurguladı.
Fransa, Almanya ve Hollanda'da yapılacak seçimlerin çok önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Bir bakıma, nasıl bir Avrupa tablosu çıkacağının net bir göstergesi olacak. Burada aşırı sağcıların aşırı yükselmesi gibi bir tablo ortaya çıkarsa bu tabii Avrupa'da geçmişteki kabusun dirilmesi anlamına gelir." ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, geçmişte aşırı sağcıların yüz maddelik gündemi varken bundan sadece 10'unun ana akım siyasetçileri etkilediğini ancak günümüzde bu oranın yüzde 85'e çıktığını ve ana akım sistemin de siyaseti haline geldiğini belirtti.
Hollanda'nın istediği zaman Viyana Konsolosluk Sözleşmesi'ni uygulamayacağını gösterdiğini kaydeden Çelik, bunun zaten ülkedeki aşırı sağcı parti lideri Geert
Wilders'in görüşlerinin hükümet politikasına hakim olması anlamına geldiğini, böyle bir tablonun ortaya çıkması halinde, Türkiye'nin milli çıkarları ile Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığı için çok daha sıkıntılı sonuçlar doğuracağını anlattı.
-"Krizi kopuşa çevirmek istiyorlar"
Hollanda ile yaşanan gelişmelerin kriz olarak tanımlanıp tanımlanmadığı yönünde bir soruya karşılık Çelik, şunları söyledi:
"Türkiye'nin (Avrupalı) bazı rakipleri var. Bunların bazıları, Türkiye'nin AB sürecindeki krizleri bir kopuşa çevirmek istiyor. Türkiye'nin Avrupalı olmayan bazı rakiplerinin de Avrupa'daki bazı Türkiye karşıtlarını destekleyici şekilde birtakım formüller ürettiğini biliyoruz. Hatta aşırı sağın teslim aldığı bir Avrupa'nın kendi politikaları açısından uygun olabileceğini düşünüyorlar.
Dolayısıyla bizim bu krizleri Avrupa'daki aşırı sağ, ırkçı neo-faşistlerin lehine kopuşlara dönüştürmeme hassasiyetimiz var.
Aşırı sağcı ve ırkçıların Türkiye'nin Avrupa ile bir kopuş yaşaması şeklinde bir zafer elde etmek istediklerini görüyoruz."
-"Hahn, 'böyle bir şey söylemedim' dedi"
Çelik, AB Komisyonu üyesi Johannes Hahn'ın Türkiye'ye mali yardımların durdurulduğu şeklinde bir açıklama yaptığı iddiaları üzerine, mali yardımların iptaline ilişkin düzenlemelerin bir ülkenin mükellefiyetlerini yerine getirmemesi halinde olacağını anlattı.
Türkiye'nin mükellefiyetlerini yerine getirdiğini ve bu yardımları en cazip şekilde kullanan ülkelerin başında geldiğini söyleyen Çelik, bu iddiaları Hahn'ın ofisine sorduklarını, kendilerine gelen cevabın "böyle bir şey söylenmediği" şeklinde olduğunu belirtti.
-"Karadan geçişler konusu tekrar değerlendirilmeli"
Bakan Çelik, AB ile sığınmacıların geri kabul anlaşması, vize serbestisi, sığınmacılara 3 milyar avro mali yardım yapılması gibi konuların tek bir paket olduğunu hatırlattı.
AB tarafının anlaşmaya uymamamı nedeniyle, Türkiye'nin gelinen noktada Birliğe karşı bir yükümlülüğü olmadığının altını çizen Çelik, buna karşın kendilerinin insani sorumlulukla hareket ettiğini dile getirdi. Çelik, anlaşa sayesinde Ege Denizi'ndeki ölümlerin önüne geçildiğine dikkate çekerek, Türkiye'nin bir anlamda insanlığın namusun kurtardığını kaydetti. Çelik, "Ama dediğim gibi özellikle karadan geçişler konusunda Türkiye bence bu durumu yeniden değerlendirmelidir" dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın, "Türkiye ve bazı AB üyesi ülkeler arasında son günlerde yaşanan tansiyonun ardından, konunun daha fazla tırmandırılmasından kaçınmak ve durumun sakinleşmesi için yollar bulmak gerekmektedir." şeklinde açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine Çelik, bunun son derece "apolitik" bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Mogherini'den beklenen açıklamanın bu olmadığını belirten Çelik, bu ifadelerin sadece olayı geçiştirmeye dönük nitelikte olduğunun altını çizdi. Çelik, "Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye'de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru bir şekilde değerlendirmemiş. Birliğin yüksek temsilcisinin sahip olması gereken bir dil değil????." diye konuştu.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › AB Bakanı Çelik'ten Mogheri'nin Açıklamalarına Tepki - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?