Analiz -İsrail'de "Sağcı" Hükümetin Gündemi Yoğun - Son Dakika
Güncel

Analiz -İsrail'de "Sağcı" Hükümetin Gündemi Yoğun

İsrail'de, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulan "sağ-koalisyonu", ABD ile ilişkilerden Filistin meselesine birçok sorun bekliyor.

07.05.2015 11:03

TURGUTALP BOYRAZ - İsrail'de, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulan "sağ-koalisyonu", ABD ile ilişkilerden Filistin meselesine birçok sorun bekliyor.

Netanyahu'nun partisi Likud'un 17 Mart genel seçimlerinde 30 sandalye kazanarak birinci çıkmasının ardından, ülkeyi nasıl bir koalisyonun yöneteceği dün itibariyle netleşti.

Buna göre, yeni hükümette yer alan partiler şunlar:

Netanyahu liderliğindeki Likud ve Naftali Benett liderliğindeki sağcı Yahudi Evi partisi, merkez sağ eğilimli Kulanu (Hepimiz) ve dindar partiler olarak bilinen Birleşik Tora Yahudiliği ve Şas.

İsrail eski Dışişleri Bakanı ve İsrail Evimiz partisi lideri Avigdor Liberman, önceki gün yaptığı açıklamada görevinden istifa ettiğini ve kurulacak koalisyonda yer almayacağını duyurmuştu.

Liberman'ın bu kararı, sağcı Yahudi Evi partisini koalisyonda kilit konuma getirirken, yeni hükümetin bir öncekinden daha radikal çizgide politikalar geliştireceği yorumları yapılıyor.

Toplamda 120 milletvekilinin bulunduğu İsrail parlamentosu Knesset'te hükümetin 61 milletvekili ile sınırda kurulacak olması koalisyonun siyasi krizlere açık olduğu şeklinde değerlendiriliyor.

Bunun yanı sıra Netanyahu liderliğinde kurulan sağ eğilimli hükümetin seçim sürecinde askıya alınan birçok sorunla baş etmesi gerekecek.

Gergin ABD-İsrail ilişkileri

İsrail'de kurulan yeni hükümetin önünde bulacağı en önemli sorunlardan birisi, bir süredir gergin olan ABD ile ilişkiler.

Netanyahu'nun, seçim kampanyası çerçevesinde yaptığı konuşmalarda, yeniden seçilmesi halinde, "Filistin devleti diye bir şey olmayacağını" söylemesi ABD yönetiminin sert tepkisini çekmişti.

Netanyahu seçim sonrasında bu konuda yumuşama sinyalleri verse de Obama yönetimi ikna olmuşa benzemiyor.

Seçim zaferinin ardından bir Amerikan televizyonuna verdiği mülakatta Netanyahu, bu açıklamasından bir anlamda geri adım atarak, hala "sürdürülebilir, barışçıl iki devletli çözüm" istediğini belirtmişti. Ancak Netanyahu'nun bu adımı, Beyaz Saray'ın, "İsrail politikasını yeniden gözden geçireceğini" açıklamasını engelleyemedi.

Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Denis McDonough yaptığı açıklamada, İsrail-Filistin sorunun çözümünde iki devletin sınırlarının 1967 sınırlarına göre belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Yaklaşık 50 yıldır devam eden işgal sona ermeli. Filistinliler bağımsız bir ülkede yaşama ve kendilerini yönetme hakkına sahip olmalı" ifadelerini kullanmıştı.

İsrail ile ABD arasında anlaşmazlığa yol açan diğer konular ise akamete uğrayan Filistin barış süreci, devam eden Yahudi yerleşim yerleri inşaası ve İran ile P5+1 (BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üyesi) ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakereler olarak gösteriliyor.

Bununla birlikte ABD'nin İsrail politikasında radikal bir değişikliğe gitme ihtimalini zayıf bulan uzmanlar, Obama yönetimin tepkisinin "kısa vadeli ve sınırlı" kalacağını öngörüyor.

-İran'la yürütülen müzakereler

Netanyahu liderliğinde kurulan sağcı hükümetin ilk gündem maddelerinden birisi de İran olacak. Netanyahu, İran'ın nükleer faaliyetlerini, "İsrail için en büyük bölgesel tehlike" olarak gördüğünü birçok kez açıklamıştı.

Seçim öncesi, Amerikan Kongresi'nde, İran ile P5+1 ülkeleri arasında yürütülen müzakereler aleyhinde bir konuşma yapan Netanyahu, Obama yönetiminin eleştiri oklarını da üzerine çekmişti.

Uzmanlar, İran P5+1 ülkeleri ile anlaşmaya varsa da varmasa da İsrail'in, Tahran'ı ve bölgesel ortaklarını tehlike olarak görmeye devam edeceğini belirtiyor.

Netanyahu'nun bu konuda izlemeyi tercih edeceği politika, başta ABD olmak üzere batı ülkeleri ile olan ilişkilerini de olumsuz etkileme potansiyeline sahip.

-İşgal ve abluka

Yeni İsrail hükümetini bekleyen konulardan birisi de, 8 yıldır abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi'ndeki insani kriz durumu.

İsrail'in, Gazze'ye, 7 Temmuz 2014'te başlattığı ve 51 gün süren saldırılarında 2 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi yaralanmıştı. İsrail bombardımanında 9 bin bina tamamen yıkılırken, binlerce bina ise zarar görmüştü.

Saldırının üzerinden yaklaşık 10 ay geçmesine rağmen İsrail, Gazze'nin yeniden imarı için gerekli malzemelerin girişine izin vermiyor. İnşaat ve insani yardım malzemelerinin "çok sınırlı oranda" geçişine izin verilen Gazze'de, işsizlik seviyesi ise hat safhaya ulaşmış durumda.

Birçoğu İsrail saldırılarında yakınlarını kaybeden Filistinlilerin içinde bulunduğu durum, İsrail'e karşı yeni bir direniş dalgasını tetikleyebilir. Ayrıca Gazze'deki krizle ilgili İsrail'in yeni sağcı hükümetinin izlemesi muhtemel sert politikaların, Filistinli direniş örgütlerinin faaliyetlerini İsrail içlerine doğru genişletmesine ve Netanyahu hükümetine karşı uluslararası alandaki tepkinin artmasına neden olabileceği ifade ediliyor.

Güvenlik işbirliği anlaşması

Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi de dahil uluslararası kurumlar nezdinde İsrail'e karşı diplomatik girişimlerine hız verdi.

Netanyahu liderliğindeki hükümet ise buna karşılık, Filistinlilerden topladığı ve Abbas yönetimine ödediği aylık vergi gelirlerini dondurmuştu. Seçimlerden sonra ise Netanyahu, bu karardan geri adım atarak, vergileri serbest bırakma kararı almıştı.

Bunun ardından İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da ise Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Oslo barış anlaşması çerçevesinde İsrail ordusu ile sürdürülen güvenlik işbirliğini iptal etme girişimi şimdilik gündemden düşmüş görünüyor.

Filistin yönetiminin uluslararası kurumlar nezdindeki girişimlerine karşılık yeni İsrail hükümetinin, ABD'nin Filistinlilere yaptığı para yardımını, Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu kongre vasıtasıyla iptal ettirmek gibi cezalandırıcı önlemler mi alacağı ise merak konusu.

İsrail basınında çıkan, "ordunun Batı Şeria'da Filistinlilerin çıkaracağı bir isyana karşı hazırlandığı" yönündeki haberler ise "Netanyahu hükümetinin Batı Şeria'daki işgali sonlandırmak istemediği ve askeri seçenekleri ön plana çıkardığı" şeklinde yorumlanıyor.

Uluslararsı izolasyon ve boykot

Yeni hükümeti bekleyen bir diğer konu da yine Filistin meselesiyle ilişkili olarak İsrail'in uluslararası alanda giderek artan izolasyonu.

İsrail'i geleneksel olarak destekleme eğiliminde olan Avrupa Birliği ve ABD, Netanyahu'nun Filistin meselesindeki sert tutumu karşısında pozisyonlarını yeniden gözden geçirebileceklerinin sinyallerini veriyor.

İsrail'in, Filistinlilerin devlet olma arzusuna karşı olduğu yönündeki artan algı, Batı kamuoyunu Filistinlilerin lehine pozisyon almaya yaklaştırıyor.

Bu kapsamda, kurulan İsrail hükümeti, akademik camia ve yeni nesiller arasında giderek yaygınlaşan Boykot, Tecrit, Yaptırım (BDS) hareketi ile yüzleşmek durumunda kalacak.

Bunu önleyebilecek en etkin adım ise İsrail'in iki devletli bir çözüme razı olması. Netanyahu liderliğinde kurulan sağ koalisyonun bunu kabul etmesi mümkün görünmüyor.

Ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs'te "binlerce yeni Yahudi yerleşim yeri" inşa etme sözü veren Netanyahu'nun, Doğu Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarını tüm hızıyla sürdürmesi de uluslararası toplumun İsrail politikasında değişikliğe gitmesine yol açan önemli bir etken olabilir.

Öte yandan Netanyahu, seçim günü yaptığı ve ırkçı olduğu yönünde tepki çeken, "Sağcı hükümet tehlikede. Arap seçmen sandığa akın ediyor. Solcu sivil toplum kuruluşları onları otobüslerle oy vermeye götürüyor"  açıklamalarından dolayı ise özür dilemişti.

İsrail başbakanının bu hamlesi, seçim öncesi yaptığı açıklamalara yönelik iç ve dış kamuoyundan gelen eleştirilerin dozunu azaltmaya yönelik bir adım olarak yorumlanmıştı

Hükümetin daha sağcı bir profilde olacağının netleşmesi ise Netanyahu'nun buna benzer konularda geri adım adım atma ihtimalini zayıflatmış gözüküyor.

-Ekonomik sorunlar

İsrail'de yeni kurulacak hükümeti bekleyen iç meseleler arasında ekonomi de ön sıralarda yer alıyor.

Seçimlerde 24 milletvekili çıkararak ikinci parti olan Siyonist Birlik ittifakı lideri İzak Herzog da Netanyahu'yu, "güvenlik konularını ön plana çıkartması ancak ekonomiyi umursamaması" iddiasıyla yoğun bir şekilde eleştirmişti.

İsrail'de kira fiyatlarının son 6 yıl içerisinde üçte bir oranında artması da halkın en çok şikayet ettiği konulardan biri.

Fiyatlarda görülen hızlı artışa rağmen kamu çalışanlarına ödenen maaşların yerinde sayması ve konut fiyatlarındaki artış,  seçim döneminde muhalefetin Netanyahu'ya karşı kullandığı argümanların başında geliyordu.

Netanyahu liderliğinde kurulacak yeni hükümetin, halkın bu şikayetlerine nasıl cevap vereceği ve ekonomi-güvenlik dengesinde, hangisi lehine değişikliğe gidileceği yeni hükümetin önünde duran konulardan biri.

Bununla birlikte uzmanlar, İsrail ekonomisinin bölge ve Batı ülkeleri ile kıyaslandığında çok daha iyi bir durumda olduğunu belirtiyor.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Analiz -İsrail'de 'Sağcı' Hükümetin Gündemi Yoğun - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement