Arap Birliği üyelerinin müşterek askeri güç oluşturulması yönündeki projesinin bazı üye ülkelerin hassas siyasi ve askeri dengeleri nedeniyle başarılı olmasının muhtemel görünmediği belirtiliyor.
Hassas dengelere sahip ülkelerden birinin Lübnan olduğunu savunan uzmanlar, ülkede böyle bir güce katılmak için kararın tek merkezden alınamayacağını, siyasi konjonktürün de böyle bir projeye uygun olmadığını ifade ediyor.
Lübnanlı Askeri Strateji Uzmanı ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Hişam Cabir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Arap ülkeleri tarafından oluşturulması beklenen askeri güç kağıt üzerinde kalacak" diyen Cabir, Lübnan'ın muhtemel "Ortak Arap Gücü"ne katılmasının da yaşadığı "siyasi bölünmeler" sebebiyle mümkün görünmediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Araplar daha önce bunu denedi, ortak güçler oluşturdu. Lübnan, Suriye, Mısır, Libya ve Irak gibi Arap orduları, 1948 yılında yaşanan Filistin Savaşı'na müdahale etmişti. Ancak bu, ortak bir askeri otorite eliyle olmamıştı. Irak ordusu da o dönem Tel Aviv yakınlarına kadar ilerlemiş ancak Bağdat'tan gelen talimat üzerine geri çekilmişti. Yine 1965 yılında Mısırlı Tuğgeneral Ali Amir liderliğinde Birleşik Arap Komutası oluşturulmuştu. 1967'deki hezimetin ardından bu oluşum da ortadan kalktı. 1976'da Lübnan'daki iç savaşı sona erdirmek amacıyla da Suriye öncülüğünde Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Sudan'ın katıldığı bir güç oluşturulmuştu ancak 1978 yılında Suriye bu güçte tek başına kaldı. 1991 yılındaki Çöl Fırtınası Harekatı'nda da Arap ülkeleri benzer akıbetlere maruz kaldı."
Ortak Arap Gücü'nün 1976 yılında Lübnan için oluşturulan "müşterek askeri güçle" tarihi tecrübe açısından benzerlik taşıdığını aktaran Cabir, "askeri gücün gönüllü olması" gerektiğini vurgulayarak, "Arap Birliğine üye ülkelerden gücü yetenler ve gönüllü olanlar istediği hacimde askeri gücüyle bu oluşuma katılabilir" diye konuştu.
"Lübnan'da bu projeyle ilgili siyasi anlamda bölünme var"
Umman, Irak ve Cezayir'in bu güce katılmama ihtimalinin olduğunu ifade eden Cabir, desteğini açıklayan Lübnan Başbakanı Temmam Selam'ın da tek başına böyle bir karar alamayacağını ve konuyu önce bakanlar kuruluna taşıması gerektiğine dikkati çekti.
Lübnan'da projeyle ilgili "siyasi anlaşmazlık" olduğunu anlatan Cabir, şöyle devam etti:
"Projeye Suudi Arabistan ve Suriye devriminin destekçileri onay verebilir. Bu bölünmeler karşısında Lübnan pratikte hiçbir güce katılmayacak. Arap Birliği Zirvesi'nin sonuç bildirisinde teröre karşı tehditten söz ediliyor. Terör örgütü ifadesiyle ne kastediliyor, terör örgütünden maksat, ABD'nin terör listesine aldığı Nusra Cephesi gibi örgütler mi, peki ya Arap bölünmesinin odak noktasındaki Hamas ne olacak. Yemen'e onlarca hava saldırısı düzenlendi ama DAEŞ mevzilerine yönelik herhangi bir saldırı olmadı. DAEŞ'in mevzileri görünmüyor mu yoksa öyle bir mevzi mi yok. Bu güç nereye müdahale edecek. Arap rejimleri lehine mi aleyhine mi müdahale edecek. Mesela, Suriye'de ne olacak? Bu gruptaki hiçbir ülkenin Beşşar Esed'e destek vereceğini zannetmiyorum."
Siyasi analist İbrahim Beyrem de Lübnan'ın söz konusu projeyi, Arap topluluğunun dışında kalmamak için kabul ettiğini ancak gerçekte böyle bir birliğe katılamayacağını savundu.
"Orta Arap Gücü"nü "içi boş ve propaganda" şeklinde nitelendiren Beyrem, "Ortak Arap Gücü, teoride kalacak. Arap savunma anlaşması var ama pratikte kimse uygulamıyor. Cezayir, Irak ve Suriye gibi temel ülkelerin dışında kaldığı bir oluşum nasıl faydalı olabilir? Bu tür kararlar, Arap Birliğinde ciddi oy birliği gerektiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen 26. Arap Birliği Zirvesi'nde üye ülkelerin liderleri "Ortak Arap Gücü" oluşturulması konusunda mutabakata varmıştı.
Son Dakika › Güncel › Arap Ülkelerinin 'Ortak Askeri Güç' Oluşturması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?