Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Büyük bir hazinedir İstanbul. Tarihi doku hiçbir yerde yok. Bunları koruyacağız. Bunları korumak bizim tarihi mekana olan borcumuz" dedi.
Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında, Avrupa standartında sosyoekonomik hayat, Çin standardında da büyüme istendiğini belirterek, Türkiye gibi ülkelerde bunu gerçekleştirmenin mucizevi bir şey olduğunu söyledi.
Yapılması gerekenin gerçek anlamda bir paradigmatik sıçramayı gerçekleştirmek olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bizim babalarımız gurbetçiydi. Babam da çok iyi bir ilkokul eğitiminden sonra okuma imkanı bulamadı. Çalışmak zorundaydı ama bizleri yetiştirdiler. Bu bir paradigmatik sıçramadır. Bizler için ise sonraki neslin çok daha nitelikli, dünya ölçeğinde rekabet edebilir bir insan kaynağına ulaşmamız lazım" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile toplanarak akademi zamlarını konuştuklarını kaydeden Davutoğlu, "Ben istiyorum ki en iyi beyinler üniversitede kalsın. Maaş karşılaştırmaları dolayısıyla en iyi en iyiler özel sektöre. Bu denklemi değiştirmemiz lazım. Üniversitedeki insanlar, insan üreten insanlar. Akademisyenimiz ne kadar kaliteliyse yeni yetişen insanımız da o kadar kaliteli olur" ifadelerini kullandı.
Akademisyenlere zam
Davutoğlu, akademisyenlere yapılacak zamlara ilişkin soruya, "Ekonomik şartlarımızın elverdiği ölçüde hissedilebilir bir iyileştirme yapmayı planlıyoruz. Arkadaşlarımız çalışıyor. Olgunlaşmayla birlikte paylaşacağız" yanıtını verdi.
Finansal alanda istikrar olmazsa kısa dönemde yatırımlar olacağını, finansal istikrarın tasarrufu teminat altına aldığını vurgulayan Davutoğlu, "Bizim şu anki durumumuza baktığımızda, belli alanlarda tüketim ve harcama alanındaki standartımız üretimdeki ivmemize göre daha hızlı seyrediyor. Bunun dengesini bir yerde buluşturmamız lazım" dedi.
İstanbul'daki büyük yatırımlara ziyaret
Davutoğlu, birçok ülkeyle vize ve yatırımları teşvik anlaşmaları yaptıklarını anlatarak, birçok yatırımcının tekstil alanında yatırıma yöneldiğini, 10 sene önce Etiyopya'ya gittiğinde bir firmanın 50 milyon dolarlık yatırımı olduğunu, Afrika'ya açılım sonrasında geliştirilen ilişkiler üzerine şu anda 341 firmanın 3,5 milyar dolarlık yatırımı bulunduğunu söyledi.
"Siz şantiye gezen bir başbakan mı olacaksınız?" sorusuna Davutoğlu, başbakan olmanın gereği neyse onu yapacağını, yarın Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile İstanbul'daki büyük yatırımları ziyaret edeceğini, yerin altına gireceğini aktardı.
"Eğer bir sorumluluk omzuma yüklenmişse onu yapmak için ne gerekiyorsa yaparım" diyen Davutoğlu, "Türkiye'de başbakan olmak herhangi bir ülkede başbakan olmak gibi değil. Zihninizin bir yarısı uluslararası risklerle uğraşacak, bir yarısı ekonomiye, bir yarısı her an çıkabilecek sorunlarla. Bu anlamda da hangi alan olursa o alanın bütününe vakıf olmaksızın Türkiye'de verimli başbakanlık yapılmaz" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul'daki yapılaşma
"Dikey mimari, yatay mimari meselesi var. İmar yoğunluğundan şikayet edenler var. Buradan muhalefet de yararlanıyor. Silueti bozan yapılar nedeniyle muhalefet de yararlanıyor. İstanbul'un mimari dokusu konusunda anlayışınız nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, son dönemdeki yoğunluğu olmasaydı önsözünü yazdığı bir kitabın yayına girmiş olacağını belirtti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, kitabında özellikle şehir ve medeniyet, İstanbul'la ilgili 70 sayfa kadar bir bölüm olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dünyada başka böyle şehir yok. İstanbul kadimi yoğun yaşamış. Kadimden kastettiğim; modernite öncesi bütün medeniyet birikimleri. Ona başkentlik yapmış bir şehir. Moderniteyi de en yıkıcı yönü ve en olumlu yönüyle yoğun bir şekilde yaşamış. Şimdi de küresel şehir niteliği kazanıyor. Bazı şehirler var ki New York gibi, kadim bir dönemi yok. Modern bir şehir olarak doğdu, onu korumaya çalışır. Atina'nın kadimi ve modernitesi var. Atina'dan kimse küresel bir beklenti içinde değil. Bu kadar da büyük bir bina baskısı altında değil. İstanbul öylesine bir merkez ki bu üç özelliği barındırıyor. Londra'nın bile kadimi yoktur."
Geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve birim başkanlarıyla toplantı yaptığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bize 'Körfezin bütün petrollerini vereceğiz' deseler. İstanbul'un bir tek sokağının kıymetini tutmaz. Büyük bir hazinedir İstanbul. Gurup ve şafak biz de bambaşkadır. Tarihi doku hiçbir yerde yok. Bunları koruyacağız. Bunları korumak, bizim tarihi mekana olan borcumuz. Bunları korurken, İstanbul'un küresel bir şehir olmasını engelleyebilir miyiz veya durdurmamız gerekir mi? O da hayır. İstanbul dünyanın en büyük havalimanına sahip olacak. Bu dikey mimari anlamına gelmiyor. İstanbul'un mimarisinde yarımadadaki kadim İstanbul'a saygı vardır. Süleymaniye, Ayasofya'yla yarışarak üretilmedi. Siluet de bozulmadı. Yapmamız gereken; kadime olan bu saygıyı İstanbul'da muhafaza etmek. Saygısısızlık ne olur? Gökkafes'i oraya diktiğinizde o kadime saygısızlık etmiş olursunuz. O Gökkafes'e sesini çıkarmayanlar, başka bir yanlışa sesini çıkarıyorlar. Doğru da. 16/9 aynı yanlışlıktır Kabul etmek mümkün mü? Kabul etmek mümkün değildir. O da o da. Şehir kendi küresel dokusu içinde kadime saygısızlık yapmadan, onu baskı altın almadan, o kadimin uzak bölgelerinde yeni uydu şehirler şeklinde bir yapılaşmaya gidilirse, bu kendi doğası içinde doğru olabilir. Yeter ki İstanbul gibi bir şehri dikey mimariye mahkum etmemek, dikey mimarinin yıkıcı, tahrip edici görüntü çirkinliğine bu şehri mahkum etmemek... Maslak'a gökdelenler olarak planlayanlar AK Parti iktidarı değil. Geçmiş arka planı var. Oradaki yapılaşma yeni değil. İstanbul'a sahip çıkacaksak, bir ortak estetik, ortak vicdanla sahip çıkabiliriz. Bunu koruyalım. Mümkün olduğu kadar tarihi yarımadaya yakın alana dikey mimariyi yaklaştırmayalım. Silueti bozmak değil sadece bu."
Kentsel dönüşüm
İstanbul'un fay hattı üzerinde olduğuna işaret eden Davutoğlu, İstanbul'a insanların geleceğini, otel olacağını, ancak bunun için gökdelene gerek olmadığını, butik otel olabileceğini anlattı.
Davutoğlu, gökdelenlerin nerede yapıldığının da önemli olduğunun altını çizerek, "Önemli olan kadim, modern mimari ve küresel yapının iç bütünlük içinde muhafaza edilebileceği hayat alanı, bir mimari kültür geliştirmektir. 1950'lerden itibaren o kadar büyük bir şehir göçü yaşadık ki İstanbul'un dokusunu bozan, sadece yakın dönemdeki dikey mimari değil. Hiçbir planlama olmadan, gecekondu ve aynı gecekondu alanın birbirine 'bitişik nizam' diyerek, hiçbir estetik olmadan... Esenler, Bağcılar, Ümraniye'deki belediye başkanlarının işi çok zor. Daha 80'li yıllarda oralar bozulmaya başladı. Bozukluk içinde yeşil alan üretmeye çalışıyorsunuz" dedi.
Çocukluğunda Edirnekapı'nın dışının ıssız bir alan olduğunu ifade eden Davutoğlu, şimdi ise 50 kilometre ötesine kadar yan yana binalar yapıldığını bildirdi. Özel mülkiyet kavramı nedeniyle bunu değiştirmenin çok zor olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, bu açıdan kentsel dönüşümün çok zor olduğunu kaydetti.
Kentsel dönüşümü de yeni bir rant alanı içinde görmeden sosyal sorumluluk içinde şehirlerin oluşturulması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, her yıl İstanbul'dan 16 bin ton çöp çıktığını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, ulaşım yükünün de tüneller ve metroyla aşılmaya çalışıldığını aktararak, AK Parti döneminde hayat standartı anlamında yaşanan devrimi herkesin görmesi gerektiğini belirtti.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?