Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "AB süreci bizim için kısa başlamış bir süreç değil. Resmi olarak 1963 yılında başlıyor. 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülkenin kantara yatırılıp, teraziye çıkarılıp şöyle bir değerlendirme yapıldığında bunların yarısından fazlasının Türkiye'nin gerisinde kaldığını göreceksiniz. Bunlar AB'den yük almazlar. Bunlar AB'ye yüktür" dedi.
Erdoğan, Nicolas Berggruen Enstitüsü'nün "Avrupa Krizin Ötesinde" temalı toplantısındaki konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan,
"Avrupa Birliği süreci bizim için kısa başlamış bir süreç değil. Resmi olarak 1963 yılında başlıyor. 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülkenin kantara yatırılıp teraziye çıkarıldığında, gerek ekonomik açıdan gerek temel hak ve özgürlükler açısından şöyle bir değerlendirmesini yaptığımızda bunların yarıdan fazlasının Türkiye'nin çok çok gerisinde kaldığını görüyoruz. Bunların yarıdan fazlası AB'den yük almazlar, bunlar AB'ye yüktür" cevabını verdi.
Türkiye'nin, İslam ve demokrasinin bir arada yaşayabileceğini gösteren bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB'ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB'nin içine girmiştir. Sadece Almanya'da 3 milyon nüfus var. En azından bir o kadar AB'nin diğer ülkelerinde de var. 6 milyonla zaten AB'ye girmişiz. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde 250-300 bin nüfusu olan ülkeler var. Şimdi bu samimi bir yaklaşım olmadığını gösteriyor. Eğer güçlü bir Avrupa Birliği istiyorsak güçlü bir Türkiye'yi çoktan içeri almaları gerekirdi.
Bakın AB müktesebatında içerisinde özellikle siyasi çekişmelerin olduğu ülkeler var, bölünmüş ülkeler var. Bölünmüş ülkeler AB'ye alınamaz. Mesela Avrupa Birliği'nde 'Kıbrıs' diye bir isim geçiyor. Dünyada 'Kıbrıs' diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs var arada da yeşil hat var. Şimdi bu yeşil hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Ne diyor, 'Kıbrıs' diyor. Nasıl oluyor- Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs ile bir alakası var mı- Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı, Güney Kıbrıs'ı ise AB veya birileri tanıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. Biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler şu anda kesilmiş durumda. Yani bu dönem sonuna kadar müzakere olmayacak. Şimdi bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik.' Ama hatada ısrar var. O süreçte Türkiye'ye yapılan haksızlığı Şansölye Schröder hatırasında yazdı.'
-"Bize haksızlık, adaletsizlik yapıldı"-
Bu konuyu Hollanda'nın dönem başkanlığı sürecinde kararlılıkla ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Orada biz adeta çekilmeyle karşı karşıya kaldık. Niye- Çünkü bize haksızlık yapıldı, adaletsizlik yapıldı. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bütün oluşumlar da öyledir. Şu anda AB aslında bunun bedelini ödüyor. İşte buyurun Yunanistan'ın durumu. Yunanistan'da olanlar, bütün gerçekler ortada. Daha yeni çıkmış değil, Yunanistan'ın durumu yıllara dayanıyor. Ödeme politikaları, bütçeler ne durumdaydı bunu aslında AB çok iyi biliyor. Benim konuşmama gerek yok ama farklı yaklaşımlar sebebiyle buralarda yapılan yanlışları şu anda AB'nin diğer ülkeleri maalesef ödemekle veya üstlenmekle karşı karşıya kaldılar. IMF de bunun şu anda organizatörü."
Bir katılımcının "(Türkiye 70 milyonu aşkın nüfusuyla bazı iç sorunlarını da AB'ye getirecektir) yorumları yapılıyor. Buna ilişkin görüşünüz nedir-" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Nüfusun, önemli bir fonksiyon olduğunu görmemiz lazım. Başarı aslında insandır. Eğer insan unsurunuz iyi yetişmişse genç, dinamik, bilgili insan portföyüne sahipseniz başarıyı yakalarsınız. İnsan varsa ekonomi var, insan varsa sermaye var. İnsan yoksa sermaye de yok. İnsan varsa üretim var, insan varsa tüketim var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Öyleyse genç nüfusa, dinamik nüfusa sahip olmalıyız. Ben şu anda ülkemizde şunu söylüyorum, 'En az üç çocuk doğurun.' Çünkü üç çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de biz de Almanya'nın geldiği duruma geliriz. Ben Almanya'nın bugün geldiği duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğer genç, dinamik, eğitimli bir nüfus olursa o zaman başarılı oluruz."
-"Durun bakalım daha yeni başladık"-
Bir katılımcının Alman Milli Takımı'nın en iyi oyuncuları Türklerden oluşuyor" esprisine Başbakan Erdoğan, "Durun bakalım daha yeni başladık. Şu anda bizim buradaki büyükelçimiz Almanya'da doğup büyümüş birisi. Alman hükümetinin de Ankara'da, burada doğup büyümüş bir Türk gencini büyükelçi olarak görevlendirmesi durumunda ülkelerimiz arasındaki ilişkiler daha da iyi gelişecektir. Aramızdaki bağlar daha da artacaktır. Olabilir, olmaması için hiçbir sebep yok" karşılığını verdi.
Erdoğan, başka bir katılımcının "Aşılırsa 'AB bizim için biter' dediğiniz bir kırmızı çizginiz var mı-" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Bu konuyla ilgili kararı vermesi gereken yer AB yönetimidir. Biz şu anda sabırla dersimizi çalışıyoruz, süreci devam ettiriyoruz. Hedefe devam ediyoruz. AB kararını verdiği anda... Çok oyalanmadan kararınızı verin. Ona göre de biz bu kararı uygulamaya koyarız, saygı da duyarız. Ama bu kararı vermesi gereken merci AB'dir."
-"O kadar bizi oyalamazlar herhalde"
"2023'e kadar Türkiye'yi AB'ye alırlar mı-" sorusu üzerine Erdoğan, "O kadar bizi oyalamazlar herhalde. O kadar bizi oyalamaya kalkarlarsa zaten AB'nin kendisi kaybeder. En azından Türkiye'yi kaybederler. Çünkü artık 2023 hedeflerine ilerleyen bir Türkiye var. Aynı zamanda 2071 hedeflerine de ilerleyen bir Türkiye var. Kim için - Doğmayan çocuklar için, doğacaklar için. Bu hedefi koyduk. Yeni doğacak nesiller de kendilerini 2071'e hazırlasınlar. Bu tabii aslında büyük düşünmenin gereğidir. Temenni ediyorum yeni doğacak kuşaklar da 2071'e kendilerini çok daha farklı hazırlayacaktır. Biz 2023'te kendilerine çok daha farklı bir Türkiye'yi hazırlıyoruz."
Erdoğan'ın konuşmasını Alman sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve Almanya'da yaşayan Türklerin yanı sıra eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu ile çok sayıda davetli dinledi.
(Bitti)
Muhabir: Hasan Öymez/ Sarp Özer
Yayıncı: İbrahim Uyar - BERLİN
Son Dakika › Güncel › Başbakan Erdoğan Almanya'da - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?