Başbakan Yardımcısı Türkeş KKTC'de

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Kıbrıs sorununa ilişkin, Türkiye'nin iki eşit toplumlu bir federe devlet kapsamındaki anlaşmanın yüzde yüz destekçisi olduğunu söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) temaslarda bulunan Tuğrul Türkeş, bazı basın-yayın kuruluşlarının temsilcileriyle Lefkoşa Merit Otel'de bir araya geldi.

Türkeş, burada yaptığı konuşmada, 2015 yılı eylül ayında başbakan yardımcılığı görevinin yanı sıra Kıbrıs işlerinin ve dünyadaki Türk vatandaşların sorumluluğunun kendisine verildiğini anlatarak, aradan geçen bir buçuk yıllık dönemde Kıbrıs'a ve Londra'ya yaptığı ziyaretlerle ilgili bilgi verdi.

Londra'ya göç edenlerin, KKTC'ye uygulanan izolasyon ve haksız uygulamalardan dolayı oraya yerleştiklerine ifade eden Türkeş, yurt dışındaki Kıbrıslıların içinin hala memleket ateşiyle yandığını, Kıbrıs'ta malları mülkleri bulunduğunu söyledi.

"Kıbrıs Türkü Türkiye açısından birincil önceliğe sahip"

Türkeş, Kıbrıs Türkünün Türkiye ve oradaki kardeşleri açısından birincil önceliğe sahip oluğunu vurgulayarak, KKTC halkına uygulanan izolasyonlara rağmen toplumun ayakta durması ve ekonomik hayatın daha iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için Türkiye'nin elinden geleni yaptığını kaydetti.

KKTC'de, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra 48 STK'nın katılımıyla bir miting yapıldığını hatırlatan Türkeş, anayasa değişikliği referandumunun, doğrudan Kıbrıslı Türkleri ilgilendirmese de burada yaşayan çok sayıda Türk vatandaşının bulunduğunu, Başbakan Binali Yıldırım'ın yarın adaya gelerek, 16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumu için bilgilendirme yapacağını ve destek talep edeceğini belirtti.

Kıbrıs sorununa değinen Türkeş, "Türkiye'nin Kıbrıs'ta iki eşit toplumun oluşturacağı federe bir devlet çözümünün yüzde yüz destekçisi olduğuna" işaret ederek, çözümsüzlükten Türkiye'deki iktidarı sorumlu tutmanın haksızlık olacağını vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Türkeş, Rum lideri Nikos Anastasiadis'in müzakerelerden kapıyı vurup çıkmasına Kıbrıs Türk basınında yeterince yer verilmediği, Türk hükümetinin asılsız haberlerle suçlandığı eleştirisinde bulundu.