AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "3 günlüğüne, 5 günlüğüne cumhurbaşkanı bir yere gitti diye memlekette ne olacak yani? Yardımcı tutup da ülkeyi sınırdan dışarı mı kaçıracak. Böyle bir şey olur mu? Bunlar deli saçması şeyler." dedi.
Yıldırım, CNN Türk - Kanal D ortak yayınında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yetkilere yönelik eleştirilere ilişkin, bunun gerçek olmadığını anlattı.
Görevlerinin vatandaşa doğruları anlatmak olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Şu anda Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin, mevcut anayasadaki yetkilerden çok farkı yok. Nedir tek fark? Cumhurbaşkanı kararname çıkarabiliyor. Yani bugünkü Bakanlar Kurulu gibi. Bakanlar Kurulu kararı gibi. Artık Bakanlar Kurulu kaldırıldığı için, başbakanlık bumhurbaşkanlığı ile birleştirildiği için, burada Cumhurbaşkanı kararname çıkarıyor." dedi.
Cumhurbaşkanının Kanun Hükmünde Kararname çıkaramayacağını dile getiren Yıldırım, kararnamelerin konusunun yürütmeyle ilgili olduğunu, dolayısıyla cumhurbaşkanının yürütme konularıyla ilgili kararname çıkarabileceğini söyledi.
Temel hak ve hürriyetlerle, siyasi, kişisel haklarla ilgili kararname çıkarılamayacağını belirten Yıldırım, "Ancak bir şey daha var anayasada, bir konu anayasada kanunlarla tanımlanmışsa, anayasada zikrediliyorsa bunun hakkında kararname çıkarılamıyor. Diyelim ki Yüksek Öğrenim Kurumunun nasıl oluşacağı, Milli Güvenlik Kurulunun nasıl oluşacağı, yerel yönetimlerin, yüksek yargının nasıl oluşacağı, temel hak ve hürriyetlerin nelerden ibaret olduğu... Tüm bu konularla ilgili anayasada hükümler var. Anayasada hüküm olan konularda ilgili kararname çıkarılamıyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanının, ayrıca anayasada herhangi bir konu hakkında, "Bu konu kanunla düzenlenir" deniliyorsa, bununla ilgili de kararname çıkaramayacağını ifade eden Başbakan Yıldırım: şunları kaydetti:
"Eğer çıkarsa kanun, kararnamenin üzerinde yer alacak. Bu çok açık yazıyor değişiklikte. Yani uygulayıcı bakacak, o tabii yargı konusu olacak, 'Kardeşim bak burada açıkça kanunla bu iş yapılır diyor. Sen bunun için kararname çıkarmışsın, bu yanlış'. Mahkeme hemen iptal edecek, bu kadar basit. Diyelim ki kanuna uymadı cumhurbaşkanı, kafasına göre iş yaptı, Anayasa Mahkemesine götürme yetkisi var Meclisin. Çıkarılan cumhurbaşkanı kararnamesini Anayasa Mahkemesine götürme yetkisi var. Aynı yetki, çıkarılan kanun eğer cumhurbaşkanının elini konunu bağlıyorsa, cumhurbaşkanı da yine Anayasa Mahkemesine götürebiliyor. Yani bu mudur çok yetki? Ne var çok yetki dedikleri? 'Efendim bakanların sayısını belirlemek, bakanların isimlerini, yardımcılarının sayısın belirlemek.' Ne var? Yani size bir görev verdi millet. 'Alın ülkeyi 5 yıllığına yönetin, ister 10 bakanla, ister 20 bakanla yönetin.' Yani Türkiye'nin teamülleri var, gelenekleri var. Bugüne kadar 100 tane başkan yardımcısı yahut devlet bakanı yahut bakanlıkla Türkiye'nin yönetildiğini gördünüz mü? Böyle bir yanlışa düşerseniz millet hemen sizi cezalandırır."
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin ihtiyaçlarının değiştiğini vurgulayarak, "Öyle bir alan oluşuyor ki mesela sosyal medya, siber... Bu alanlar yeni alanlar. Sanal gerçeklik... Buralarda bakanlığa ihtiyacımız var. Bazı bakanlıkların adını, sayısını değiştirmeniz lazım. Araştırma, geliştirme, yüksek teknoloji... Bunlar için bir daha kanun çıkaracaksınız, gideceksiniz Meclis ile uğraşacaksınız, zaman kaybedeceksiniz. Millet size yetkiyi veriyor. Şimdi yüzde 50'i veren adama güvenmeyeceğiz, daha az yetki alan milletvekiline daha çok güveneceğiz. Öyle bir sistem olur mu? Güç milli iradeyle oluşur. Milli irade gücü kime verirse, o gücü kullanır. Kullanamazsa kaos olur. Bizim geleneğimiz var." değerlendirmesini yaptı.
AK Parti iktidarından önce bir dönem bakan sayısının 36'ya kadar çıktığını anlatan Yıldırım, "Niye? İşte o itiraz ediyor, 'hadi al sana bir bakanlık', o itiraz ediyor 'al sana bir bakanlık'... Burada öyle yok. Burada iktidar tek, güçlü, tek başına iş başında. Dolayısıyla memleketin ihtiyacı kaç bakanlık kardeşim, 16 bakanlık. Ha belki 14 bakanlıkla idare edilir." dedi.
"En önemli özellik, yürütmeyle yasamanın birbirinden kesin çizgilerle ayrılması"
Yıldırım, cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısı ve seçimle gelmemeleri yönünde bazı eleştirilerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine, "Şimdi bakanlar da atanıyor, o da bir şey yapabilir cumhurbaşkanı yokken. Bunlar söyleniyor ama bunların gerçeklik yanı yok. Niye yok? Yani cumhurbaşkanının başına bir iş geldi Allah göstermesin. Yardımcısı 45 gün içerisinde seçime götürecek. Başka yapacağı hiçbir şey yok. Açıkça anayasada yazıyor. 'Götürmüyorum' deme şansı yok. Nasıl diyecek? Meclis toplanır al aşağı eder biter. Böyle bir şeyi kim yapabilir." diye konuştu.
Meclis'in bunu yapma imkanının her zaman olduğuna dikkati çeken Yıldırım, anayasayı ihlal etmenin suçunun, Meclis'in denetim mekanizmasını kullanarak gerekli cezayı vermesi olduğunu anlattı.
Başbakan Yıldırım, "3 günlüğüne, 5 günlüğüne cumhurbaşkanı bir yere gittiği diye memlekette ne olacak yani? Yardımcı tutup da ülkeyi sınırdan dışarı mı kaçıracak. Böyle bir şey olur mu? Bunlar deli saçması şeyler. Doğru dürüst, elle tutulur bir şey bulamayınca 'Efendim buralardan bir şey çıkar mı çıkmaz mı?' Ne olacak? Peki diyelim ki seçimle yardımcının geldiği bir sistem yok ki. Hiçbir yerde yok. Amerika'da sadece seçimde giren başkan diyor ki 'Benim yardımcım bu olacak.' O da seçimle gelmiyor. Sadece ismini zikrediyor, ilan ediyor ama onunla gidecek diye bir şey yok. Onun başına bir iş gelince ne olacak? Yani bütün yönetimlerde vekil, asılın tüm yetkilerine sahiptir. Bunlar anayasada yazılıyor. Bu anayasayı da millet onaylıyor. Dolayısıyla anayasada zikredilen bir kurum, 'Meşruiyeti yok.' diye burada kalkıp, böyle bir şey söylenemez. Bu mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanının vekelat edememesi durumuna ilişkin ise Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu sistemin en önemli özelliği, yürütmeyle yasamayı birbirinden kesin çizgilerle ayırıyor. Meclis başkanına, cumhurbaşkanın vekaletini versek, bu sefer yasamayla aynı zamanda yürütmeyi denetleyen kurumun başı, yürütmeye dahil olmuş oluyor. Bu da sitemin prensiplerine, ruhuna aykırı. Bu nedenle zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, eğer milletvekili bakan olduysa milletvekilliğiyle ilişiği kesiliyor veya dışarıdan bakan atanıyor. Bunun arka planında ne var? Yürütmenin, yasamadan, Meclisten tamamen bağımsız hale getirilmesi yatıyor. O bakımdan bu söylenenlerin esasında ne hukuki, ne bilimsel hiçbir gerçekliği yok. Kim yasalara uymayan bir iş yaparsa, nasıl bir vatandaş yasalara uymuyorsa cezalandırılıyor, aynı şekilde bir cumhurbaşkanı da bir başkan yardımcısı da bakanları da yasalara uymuyorsa, mutlaka onun hem cezai sorumluluğu var hem hukuki sorumluluğu var hem de siyasi sorumluluğu var. Siyasi sorumluluğu kim veriyor? Vatandaş. 5 yılda bir sandıkta veriyor. Hukuki sorumluluğu kim veriyor? Meclis. Cezai sorumluluğu kim veriyor? Meclis'in göndermesiyle, Yüce Divan sıfatıyla oluşturulan Anayasa Mahkemesi veriyor."
"Güvence azaltılıyor, suçlama alanı da istediğiniz kadar genişliyor"
"Şimdi bir yalan da tutturdular 'Bunlar ömrü boyu hesap sorulamaz hale geliyorlar.' Yok böyle bir şey, yok." diyen Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Diyelim ki 10 sene cumhurbaşkanlığı yaptınız. Bitti göreviniz, ondan sonra da bir suç işlediniz, trafik kazası yaptınız birinin ölümüne sebep oldunuz. Normal bir vatandaş gibi cezanızı alırsınız ama diyelim ki 10 yıl, 2019-2029 arasında cumhurbaşkanı olarak görev yaptığınız süredeki konularla ilgili size bir suçlama yapıldı. 'Efendim siz filanca işi yanlış yaptınız. Onun için davacıyım.' denildi. Meclis bunu gündeme getirdi. O yargılama ile göreviniz bittikten sonraki yargılama aynı değil. Orada korumanız var. Aksi halde görev yapamazsınız. Bugün de var bu. Yeni bir şey değil. Bugün bile bakanlar, başbakan, cumhurbaşkanı herkes görev yaptığı, hatta Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları da dahil görev yaptığı sürelerle ilgili ne yapıyorlar? Onların belirli bir yolu var. Kalktın terörle mücadele ettin. Talimatlar verdin, birtakım işler yaptın, sonra birisi aklına esiyor, sizi cezalandırmaya kalkıyor. Olmaz. Onun da cezalandırma yolu var ama o süreyle, görev süresiyle sınırlı. Ondan sonraki hayatı için, ondan sonraki yaptığı işler için aynı koruma yok. Öncesinde de yok. Ama ne var? İddia görevden sonra da gündeme getirilebilir, aday olurken de gündeme getirilebilir. Aday olurken böyle bir koruma yok. Görev yaptığınız süreyi ilgilendiren bir suçlama ne zaman olursa olsun onun yolu Meclis'in belirli oranlarda kabulüyle, soruşturma yapmasıyla ortaya çıkıyor ve orada da bugünkü sistemden daha az güvence var. Bugünkü sistemde dörtte üç ile gönderilebiliyor, yeni getirilen değişiklikle bu oran üçte ikiye indiriliyor. Yani 367'ye indiriliyor. Mecutta 413 milletvekilinin oluruyla gidebiliyor. Ama yeni değişiklikle 367 kafi geliyor. Neye göre? 550'ye göre. Sayı 600'e çıkınca bunlar da değişir ama oran dersek, yüzde 75 ile mevcut anayasa göre ancak Yüce Divan'a gönderilebiliyor. Değişikliğe göre yüzde 67 ile gönderme imkanı var. Yani güvence biraz daha azaltılıyor, suçlama alanı da istediğiniz kadar genişliyor."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yıldırım Canlı Yayında (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?