CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yani garibanın oğlu gidecek, eksi 45 derecede PKK ile mücadele edecek, El-Bab'a gidecek, orada mücadele edecek, orada şehit olup gelecek, bizim Ankara'daki beylerin çocukları 18 yaşında milletvekili olacaklar, ömür boyu askerlikten muaf olacaklar. Kendi çocuklarına ikbal hazırlıyorlar. Nitekim ikbalden söz ettiler, istiklalden değil. Biz buna karşıyız." dedi.
Kılıçdaroğlu, Show Tv, Habertürk ve Bloomberg HT ortak yayınında, Jülide Ateş'in sorularını cevapladı.
Ateş'in, "Evet cephesi diyor ki 'Cumhurbaşkanına, yardımcılarına ve bakanlara Meclis soruşturması açılabiliyor.' Ama siz de burada özellikle sözlü soru önergesinin verilmemesi hususunun altını çiziyorsunuz. Bunun doğuracağı muhtemel sonuçlar neler?" şeklindeki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, yeni sistemde soruşturma açılabildiğini, son soruşturmanın açılabilmesi için Anayasa Mahkemesine sevk edilebilmesi için 400 milletvekilinin imzası gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "400 milletvekili ne demektir? Hiç soruşturma açılmaması demektir ve daha garip bir şey, soruşturma açılacak kişiler, yani Sayın Cumhurbaşkanı, kendisini yargılayacak 15 üyenin 12'si tayin ediyor. Düşünün, benim tayin ettiğim hakimler beni yargılayacaklar. Bunun akılla mantıkla ilgisi var mı? Benim tayin ettiğim hakim, beni yargılar mı? Dünya güler ya. 'Ben hakim tayin ediyorum, gel beni yargıla.' diyorum." diye konuştu.
Hakimlerin, Cumhurbaşkanına yakın kişilere gidip kulis yapacağını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Neden hakimin giydiği cübbenin önünde düğmesi yoktur? Kimsenin önünde düğme iliklemez, cübbe iliklemez diye. Kimseye eyvallah etmez bir yargıç. Siz 15 üyeden 12'sini tayin edeceksiniz, diyeceksiniz 'Ben ayrıca yargılamayı getirdik.' Ne kadar üye gerekiyor? 400 üye gerekiyor. Nereden bulacaksınız 400 üye? Bu ne demektir biliyor musunuz? 'Kul hakkı yiyenlerden hesap sormayın' demektir. Nereye koyuyorlar bunu? Bu değişikliğin içine koyuyorlar. Bu ne demektir? Bakanlar veya başkan yardımcıları, birisi diyelim yolsuzluk yaptı, parlamenter demokratik rejimde biz bu bakan hakkında gensoru veririz. Delilleri Meclis kürsüsüne koyarız, oturur tartışırız. Sayın bakan da çıkar ya doğrudur, ya yanlıştır kendisini savunur. Sonuçta parlamentoda bir görüş, bir de karşı görüş olur, sonra o oylanır. Tek adam rejiminde ister bakan, ister başkan yardımcıları malı götürsünler, kimse kalkıp gensoru veremeyecek. Hiç kimse, yok yasak. Şimdi ben bütün mütedeyyin vatandaşlarımın vicdanına sesleniyorum, yolsuzluk yapan bir bakan hakkında dahi gensoru önergesi verilmeyen bir rejimde, yapıda 'parlamento güçleniyor' demek, ne kadar doğrudur? Parlamentonun yetkisini alıyorsun elinden."
Kılıçdaroğlu, bugünkü rejimde, herhangi bir konuda bir milletvekilinin kürsüye çıkıp bir bakana soru sorabildiğini, bakanın da kürsüye çıkıp, o sorunun cevabını vermek zorunda olduğunu belirterek, "Peki tek adam rejiminde? Bu soruyu hiçbir milletvekili asla soramayacak, bakan da hiçbir zaman tenezzül edip cevap vermeyecek. Bu mu güçlü Meclis Allah aşkına? Bir de diyorlar ki 'Meclis'in yetkilerini artıyoruz, güçlü Meclis oluyor.' Milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz? Aslında çok iyi biliyorlar bunu. Biz bunu da anlatıyoruz onlara. Adalet Komisyonunda, genel kurulda anlatıldı ama onlar başka şey anlatıyorlar. Tek sığındıkları şey var, Kemal Kılıçdaroğlu. Beni eleştirerek geçiştiriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Krizi çözecek olan tarafsız bir cumhurbaşkanıdır"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir organın, görev süresi dolmadan sonlandırılmasına "fesih" denildiğini belirterek, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, 9 Ocak'ta, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde "Cumhurbaşkanına verilen fesih yetkisi" üzerine TBMM Genel Kurulunda konuştuğunu ve bunun tutanaklara geçtiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şöyle söylüyor; 'Şimdi bir şey söyleniyor,' hani muhalefet olarak biz söylüyoruz, onu eleştiriyor, 'Efendim, Meclis'i feshedecek Cumhurbaşkanı'. Cumhurbaşkanının bugünkü anayasamızın ilgili maddesine göre, Meclis'i belli şartlar oluştuğunda fesih yetkisi var mı? Var. Nitekim 7 Haziran seçimlerinden sonra Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verdi mi? Verdi. Doğru. Bugünkü anayasada var mı fesih yetkisi? Var ama şartları ne? Şartları şu; bir seçim yapılır, seçimden sonraki 45 gün içerisinde hükümet kurulamazsa, Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ile konuşur, onun görüşünü aldıktan sonra Meclis'i fesheder ve erken seçime götürür. Şimdiki tek adam rejiminde hiçbir gerekçe olmaksızın, diyelim ki hükümet duruyor ve bayağı da çalışkan bir hükümet ama başkanın işine gelmedi veya parlamentoda başkan çok sert eleştirildiği, 'Vay siz misiniz bunu yapan? Parlamentoyu ben feshediyorum arkadaş, haydi hep beraber seçime gidiyoruz.' diyebilir. Üstelik Meclis Başkanının görüşünü dahi almadan."
Ateş'in, "Onlar da 'Ülke krize girerse, ciddi bir problem olursa kullanılabilir' diyorlar." yorumu üzerine, Kılıçdaroğlu, "Niye krize girsin hükümet? Hükümet krize girdiğinde krizi çözecek olan kimdir? Krizi çözecek olan tarafsız bir cumhurbaşkanıdır. İki Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Alanına ve yerine göre. Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlık nedeni nedir? Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkedeki herhangi bir krizi mi çözemeyecek? Yani bu TBMM'yi küçümsemek anlamına gelir, yazıktır, günahtır. 15 Temmuz darbe girişimini savuşturan, püskürten bir Meclise siz nasıl ve hangi gerekçeyle kalkıp da 'krizi çözemeyecek' dersiniz? Tam tersine krizi çözebilecek gücü de birikimi de kapasitesi de vardır." değerlendirmesini yaptı.
"18 yaşında birisi milletvekili olsun, itirazımız yok zaten"
Jülide Ateş'in "Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şükrü Karatepe'nin bir yeni açıklaması ortaya çıktı. Bir Çin idari sistemi... Çin'de 23 eyalet var, 5 özerk bölge, 2 özel statü var. Bu acaba eyalet sistemi Türkiye için geçerli olur mu?" şeklindeki sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Bunu Binali Bey'e sormak lazım. Sayın Devlet Bahçeli'ye, Sayın Cumhurbaşkanına sormak lazım. Ben böyle bir cümle kullansaydım belki kıyameti koparırlardı. 'Vay Kılıçdaroğlu, doğruları söylemiyor.' diye, kendi danışmanı söylemiş. Biz daha önce söyledik, benzer uygulamaları söyledik. Türkiye'nin bekası açısından anayasa değişikliği ciddi riskler taşıyor. Az önce söyledim. Bir kişiyi ikna ettiğinizde, bir kişi satın aldığınızda veya bir kişiyi kandırdığınızda, aldattığınızda her şeyi yaptırabilirsiniz. Bu doğru değil, asla doğru değil. Parlamentonun devre dışı bırakılması müthiş tehlikeli, müthiş."
Kılıçdaroğlu, seçilme yaşının 18'e indirilmesi konusuna da değinerek, "Gençleri kandırmak için ve onların oylarını almak için 18 yaşında milletvekilliğini getiriyorlar. Neden, hangi gerekçeyle anlatıyorlar? Daha önce 25 yaş geldi. Bakıyorum o düzenlemeyi getiren partide, 25 yaşında olan hiçbir milletvekili yok. 25 yaşında yok, 18'e indiriyorlar, '18 yaşında yapalım' deniyor. 18 yaşında birisi milletvekili olsun, itirazımız yok zaten." dedi.
"Bunun kişilerle, partilerle ilgisi yok"
Kendisinin bunu değişik zamanlarda dile getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Bunu bana evet çadırında da sordular, 'Siz neden 18 yaşında milletvekilliğine karşısınız?' Karşı değilim dedim ama 18 yaşında milletvekili olacak, ömür boyu askerlikten muaf olacak. Ben buna karşıyım. Ayrıca iki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra da milletvekilliği emeklilik haklarına sahip olacak. Ben buna karşıyım. Yani garibanın oğlu gidecek, eksi 45 derecede PKK ile mücadele edecek, El-Bab'a gidecek, orada mücadele edecek, orada şehit olup gelecek, bizim Ankara'daki beylerin çocukları 18 yaşında milletvekili olacaklar, ömür boyu askerlikten muaf olacaklar. Kendi çocuklarına ikbal hazırlıyorlar. Nitekim ikbalden söz ettiler, istiklalden değil. Biz buna karşıyız." diye konuştu.
"Bu anayasa değişikliğine siz 'evet' verin, 4 milyon Suriyeliyi de vatandaşlığa alacağız." denildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Evet bunu da söylüyorlar. 'Vatandaşlığa alacağız' diyorlar. Bizim 20-25 yaşında pırlanta gibi gençlerimiz gidecek El-Bab'da Suriye için şehit olacak. Onların 20, 25, 30 yaşındaki gençleri, Türkiye'de fiyaka satacak. Bu aklın, mantığın kabul edeceği bir şey mi? Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, ben Suriyelilere karşı değilim ama bu ülkede 6,5 milyon işsiz varsa, Suriyelilerin vatandaşlığa alınmasına karşıyım. Suriye'de iç savaş bittiğinde Suriyeli kardeşlerimiz de kendi ülkelerine dönmeli. Onları niye vatandaşlığa alıyoruz? Bizim çocuklarımız orada şehit olurken, onlara siz nasıl vatandaşlık hakkını düşünüyorsunuz? Benim aklım, mantığım, vicdanım bunu kabul etmiyor. Sandığa gidip, oy kullanacak bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, 'evet' dersen bunun vebali senin omuzlarındadır. Bunun günahı senin omuzlarındadır. Ne çocuğuna hesap verebilirsin, ne yakınlarına, ne torunlarına hesap verebilirsin. Bakın bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. 'Hayır' demenin onuru vardır, 'evet' demenin vebali ağırdır. Siz milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir parlamentonun yetkilerini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetkileri nasıl kalkarsınız da 21. yüzyılın çeyreğinde 'Bir adama ben vereceğim.' dersiniz. Bunun kişilerle, partilerle ilgisi yok. Çünkü bugün A kişisi, yarın B kişisi olur. Ama siz böyle bir yetkiyi nasıl verirsiniz? Bir kişiye 80 milyonu nasıl teslim edersiniz? Emin olun ben anlamakta zorlanıyorum."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?