CHP'li Loğoğlu: Demokrasi Müslüman Kardeşleri Savunmak Değil

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Hükümetin, "Müslüman Kardeşler ve Mursi'nin avukatlığına soyunmasını" ülke çıkarlarına aykırı bulduğunu ifade ederek, "Başbakan Erdoğan'ın, 'Benim Cumhurbaşkanım Mursi'dir' açıklamasını, Mısır'ın içişlerine ağır ve kabul edilemez bir müdahale olarak görüyoruz. Mısır'da askeri darbeye karşı çıkmak başka, Mursi'nin avukatlığına soyunmak başkadır. Demokrasi'den yana olmanın koşulu, Müslüman Kardeşleri savunmak değildir. Sandıktan çıkmak, demokrasinin gerekli ancak yeterli koşulu değildir" dedi.

ANKARA --CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Hükümetin, "Müslüman Kardeşler ve Mursi'nin avukatlığına soyunmasını" ülke çıkarlarına aykırı bulduğunu ifade ederek, "Başbakan Erdoğan'ın, 'Benim Cumhurbaşkanım Mursi'dir' açıklamasını, Mısır'ın içişlerine ağır ve kabul edilemez bir müdahale olarak görüyoruz. Mısır'da askeri darbeye karşı çıkmak başka, Mursi'nin avukatlığına soyunmak başkadır. Demokrasi'den yana olmanın koşulu, Müslüman Kardeşleri savunmak değildir. Sandıktan çıkmak, demokrasinin gerekli ancak yeterli koşulu değildir" dedi.

TBMM'de bir basın toplantısı yapan Loğoğlu, Mısır'da ordunun darbesini onaylamadıklarını, yanlış bulduklarını belirterek, CHP'nin demokrasi ve siyaset anlayışında, ister askeri, ister sivil nitelikte olsun darbelere yer olmadığını vurguladı. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'nin serbest bırakılmasını uygun ve yerinde olacağına dikkat çeken Loğoğlu, "Mursi'nin, toplumu kutuplaştırmasını, halkın demokratik taleplerini görmezden gelmesini, yargıyı, kendi gücünü artırmak için araç olarak kullanmasını ve uzlaşı fırsatlarını elinin tersiyle itmesini, Mısır'da demokratik ve katılımcı siyasetin hakim olması bakımından kaçırılmış tarihi fırsat olarak değerlendiriyoruz" dedi.

Bölge ülkelerinin, Mısır'daki gerilimi tırmandıracak tarafgir tutumunu yanlış ve tehlikeli bulduklarını belirten Loğoğlu, şöyle devam etti:

"AKP Hükümeti'nin, mezhepsel saikler ve bölge gücü olma hayaliyle Müslüman Kardeşler ve Mursi'nin avukatlığına soyunmasını ülke çıkarlarına aykırı buluyoruz. Başbakan Erdoğan'ın, 'Benim Cumhurbaşkanım Mursi'dir' açıklamasını, Mısır'ın içişlerine ağır ve kabul edilemez bir müdahale olarak görüyoruz. Mısır'da askeri darbeye karşı çıkmak başka, Mursi'nin avukatlığına soyunmak başkadır. Demokrasi'den yana olmanın koşulu, Müslüman Kardeşleri savunmak değildir. Sandıktan çıkmak, demokrasinin gerekli ancak yeterli koşulu değildir.

AKP'nin, Mursi'yi abartılı bir şekilde savunmasının en az üç amacı vardır: Gezi Parkı olayları nedeniyle kontrol edemedikleri gündemi değiştirmeye çabalamak ve kamunun dikkatini Kürt meselesinin çözümündeki tıkanıklıklardan uzaklaştırmak. İkinci neden Suriye örneğinde olduğu gibi mezhep eksenli Mısır politikasının çöküşünü gizlemeye çalışmak. Üçüncüsü Mursi'yi paravan yaparak, ülkemizdeki anti-demokratik ve diktatoryal uygulamaları mazur göstermeye çalışmak. AKP'nin Suriye politikası, 'Esad gitsin', Mısır politikası 'Mursi kalsın' gibi tek boyutlu ve sığ hedeflere dayalı olduğu için başarısız, verimsiz olmakta ve Türkiye'ye, ilgili ülkelere ve bölgeye büyük zarar vermektedir."

Hükümet yetkililerine "Mursi döneminde Mısır'a yaptıkları ekonomik yardımı şimdi karşı olduğu askeri yönetimden geri isteyecek mi?" diye soran Loğoğlu, Mısır'daki bütün siyasi aktörleri, tansiyonu düşürecek adımları atmaya, şiddetten uzak durmaya ve sağduyuya çağırdı.

Toplantının sonunda soruları da yanıtlayan Loğoğlu, AB'nin, Mısır ile yaptığı son açıklamaları ülkede, devlet gücünü elinde tutan bir yönetim bulunduğunu, bu yönetime meşruiyet tanıyıp tanımamanın dış ülkelerin işi olmadığını kaydetti.

Gezi Parkı olaylarında Türk Bayrağı sattığı için bir vatandaşın tutuklandığı iddialarını da değerlendiren Loğoğlu, "Eli palayla gezen anında Fas'a kaçarken, bayrak satan, tweet atan gençlerin tutuklanıyor. Bunun neresi adalet, vicdandır? Bunu satan kişiyi hangi nedenle suçlayabilirsiniz? Bu kişiye, 'bayrağını da al git mi' diyeceksiniz? Türk bayrağına böyle bir muameleyi haklı görenler, yerinde bulanlar çok vahim gaflet, yanlış içindeler. Buna Türkiye'de hiç kimse, AKP'li vatandaşlarımız dahil razı olmayacaktır" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik sözlerini de değerlendiren Loğoğlu, "Bu tür sataşma, söylemler ne Türkiye'ye ne Türk siyasetine hiçbir kazanım getirmez" diyerek şöyle devam etti:

"Sayın Çelik'in açıklamalarını, inanılmaz bir kulakla dinledim. Uygun bulmuyorum. Bu tür söylemleri yararsız, gereksiz, anlamsız buluyorum, kınıyorum. Daha ölçülü, saygılı davranmak lazım. Nasıl bir iktidar partisi sözcüsü, yıllarca bu ülkeye hizmet veren parti liderine yakışıksız, kabul edilemeyecek tabirlerle hitap edebilir, anlayamıyorum.

48 madde yeni bir anayasa değildir ama üzerinde mutabık kalınmış, bütünlük içinde olmayan bir kitledir. Bunun, Türkiye'deki siyaseti rahatlatacak unsurlarla zenginleştirilerek, gündeme getirilebilmesi halinde Türkiye'yi rahatlatacak, insanlara nefes aldıracak bir ortamın sağlanmasından yana oluruz."

(ÜNS/OZK) - Ankara