CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yürüyemez dediler 'Yürüyemezsiniz' dediler yürüdük. 'Yolda kalırsınız' dediler yürüdük. Hakkı, hukuku ve adaleti savunmak için yürüdük. Ama bize şunu asla söyleyemediler, 'Kardeşim yürüyorsunuz da bu ülkede hukuk, adalet var niye yürüyorsunuz' diyemediler. Çünkü biliyorlardı ki bu ülkede hak da yok hukuk da adalet de yok. Biz hakkı, hukuku ve adaleti yeniden tesis etmek için yürüdük." dedi.
Kılıçdaroğlu, 4 gün sürecek Adalet Kurultayı'nın düzenlendiği Gelibolu Yarımadası'ndaki Kocadere köyünde kurulan kamp alanında, Ankara'dan İstanbul'a "Hak, hukuk ve adalet" diyerek yürüdüklerini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Yürüyemez dediler 'Yürüyemezsiniz' dediler yürüdük. 'Yolda kalırsınız' dediler yürüdük. Hakkı, hukuku ve adaleti savunmak için yürüdük. Ama bize şunu asla söyleyemediler, 'Kardeşim yürüyorsunuz da bu ülkede hukuk, adalet var niye yürüyorsunuz' diyemediler. Çünkü biliyorlardı ki bu ülkede hak da yok hukuk da adalet de yok. Biz hakkı, hukuku ve adaleti yeniden tesis etmek için yürüdük. İranlı bir bilge şunu söylüyor, 'Dünyanın bütün nehirleri bir kişinin adalete susamışlığını gidermeye yetmez.' Bugün Türkiye'de bir kişi değil 80 milyonun adalete susamışlığı var. Sizler buraya adalet için, adaleti savunmak için geldiniz. Sizler buraya hakkı, hukuku, adaleti savunmak için geldiniz. Dolayısıyla biz adalet yürüyüşümüze aynı kararlılıkla aynı azimle devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Yapılan bir anketin verilerini paylaşan Kılıçdaroğlu, "Yakın dönemde bir anket yapılıyor. Vatandaşlara soruluyor. Soru aynen şu: Herhangi bir nedenle yolunuz adliyeye düştüğünde hakkınızda adil karar verileceğine inanıyor musun?' Bu soruya 'Evet, adliyeye yolum düşerse, bir sorunum olursa adil bir karar çıkar' diyenlerin oranı yüzde 19. 'Hayır adil bir karar çıkmaz, bu ülkede adalet yoktur' diyenlerin oranı yüzde 73. Kararsız ve görüş bildirmeyenlerin oranı yüzde 8. Yani bu toplumun en az yüzde 80'i bu ülkede adaletin olmadığını bize söylüyor. Doğru söylüyor, evet kesinlikle doğru söylüyor." diye konuştu.
Ülkede hak, hukuk ve adaletin olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Düşünün somut örnekler vereceğim. Bir yerde büyükşehir belediye başkanısınız, hükümet size kızıyor, ofisiniz basılıyor, memurlarınız gözaltına alınıyor. 397 yıl hapisle yargılanıyorsunuz ve dava devam ediyor. Sizi yargılayanlar hapse giriyor ve siz beraat ediyorsunuz. 397 yıl hapisle yargılanacak ve sonunda beraat edileceksiniz. Peki bu mudur adalet? Eğer bu adaletse öyle adalet olmaz olsun. Bu ülkenin hapishanelerinde anneleriyle beraber kalan çocuk sayısı 668. Bu çocukların oyuna, arkadaşlarıyla oyuna ihtiyacı var. Bu çocukların babalarını görmeye ihtiyacı var. Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti hapishanelerinde sormak gerekir bu mudur adalet?"
"Hak aramak istiyorsunuz, başvuracağınız hiçbir yer yok"
Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin yurt dışına çıkışlarının engellendiğini ifade ederek, "Düşünün üniversitelerde öğretim üyesi, profesör, doçent, yardımcı doçentsiniz. Bir sabah kalkıyorsunuz bir Kanun Hükmünde Kararname ile görevinize son verilmiş. Kapının önüne konulmuşsunuz. Hak aramak istiyorsunuz, başvuracağınız hiçbir yer yok. Çünkü başvurmanızı, hak aramanızı yasaklıyorlar. Sonra kelepçe. Bu mudur hak, hukuk, adalet. Bunun için 'Adalet' diyoruz. Sadece bu değil, görevinize son verilmiyor. Görevinize son verildi diyelim, diyorsunuz ki 'Ben bir üniversite hocasıyım batıda, doğuda dünya kadar üniversite var ve beni davet ediyorlar, -gel burada ders ver öğrencilerimizi aydınlat- diyorlar.' ve o kararnameyle sizin yurt dışına çıkışlarınız engelleniyor. Bu mudur hak, bu mudur adalet? Sadece sizin değil eşinizin de yurt dışına çıkması yasaklanıyor. Sormak gerekir, bu mudur adalet? Böyle bir adalet düzeninde adalet olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
20 Temmuz'da sivil bir darbenin olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz buna ne dedik, 'Darbe düzeni' dedik. Hangi darbe, 20 Temmuz darbesi. 20 Temmuz darbesini her yerde dillendireceğiz, her yerde söyleyeceğiz. 20 Temmuz bir sivil darbedir. Bu da yetmiyor Karar Hükmünde Kararname ile görevlerinize son veriliyor ve siz dünyanın en barışçıl eylemini yapıyorsunuz. Elinizde bir kağıt diyorsunuz ki 'Ben işimi istiyorum.' Nerede? İnsan hakları anıtı önünde. Geliyorlar her sabah seni oradan alıyorlar doğru karakola götürüyorlar, ceza yazıyorlar ve serbest bırakıyorlar. Çünkü bu eylemin ceza kanununda bir hükmü yok. Ertesi gün yine gidiyorsunuz 'Ben işimi istiyorum' diyorsunuz, yine sizi alıp götürüyorlar. Bakıyorlar başa çıkamadılar insan hakları heykelinin etrafını kuşatıyorlar. Heykelin önünde kimsenin olmasını istemiyorlar. Sonra geçiyor bunları terörist ilan ediyorlar. Açlık grevi yapıyorlar, 'Siz açlık grevi de yapamazsınız' deyip, doğrudan doğruya hapse atıyorlar. Şimdi Nuriye ve Semih'i nasıl anmazsınız. Bu mudur adalet? Böyle bir adalet anlayışı olabilir mi? Hep birlikte ama hep birlikte bunun mücadelesini vermek zorundayız."
Kılıçdaroğlu, alın terini çalanlardan hesap sorulması gerektiğini anlatarak, "Mahkemeye çıkıyorsunuz, tutuklanmışsınız. Aradan uzun süre geçmiş savcı tutuksuz yargılanmanızı istiyor. Hakim bu karara uyuyor, 'Evet tutuksuz yargılanabilir' diyor ve serbest bırakılıyorsunuz. Sen misin serbest bırakan hem savcıyı, hem hakimi görevden alıyorlar. Çünkü diyorlar ki 'Sen birini bırakacaksan, saraydan izin alacaksın kardeşim. Kendi özgür iradenle karar vermeyeceksin.' Atilla Taş ve Murat Aksoy tutuksuz yargılanmaları istenmesine karşı yeniden gözaltındayken serbest bırakılmadan tekrar hapse atılıyorlar. Milletin vicdanına sormak gerekiyor bu mudur adalet?" dedi.
Dini inancı istismar ederek milyonlarca dolar ve avro toplayanların bugün toplumun arasında bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Milyonlarca alın terini çaldılar ve bunlara hiçbir şey yapılmadı. Alın terini çalanlardan sormamak mıdır adalet. Bizim adalet anlayışımız bu değil. Alın terini çalanlar mutlaka adaletin önünde hesap vermeli ve hesabını hep beraber sormalıyız." diye konuştu.
"Birileri geliyor Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezinden sınav sorularını çalıyor"
Adaletin herkese lazım olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Düşünün, yoksul bir ailenin eğitim harcamalarıyla varlıklı bir ailenin eğitim harcamaları arasındaki fark 78 katına çıkmış. Sormak gerekir bu mudur adalet? Gariban bir aile boğazından kesiyor, çocuklarına eğitim verdiriyor. Sınavlara hazırlıyor, sonra birileri geliyor Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezinden sınav sorularını çalıyor. O sınav sorularını hiçbir alın teri dökmeden birilerine dağıtıyorlar. Onlar sınavı kazanıyor. Emek harcayanlar, bekleyenler 'Çocuğum sınava girdi, sınavı kazanacak' diye umutla bekleyenlerin hiçbiri ama hiçbirisi doğru dürüst bir yeri kazanamıyor. Sormak gerekiyor bu mudur adalet? O sınav sorularını çalanların sırtı sıvazlandı. Hiçbir soruşturma açılmadı eleştirenlere de 'Ne yapıyorsunuz, böyle bir şey yoktur' denildi. Sormak gerekir bu mudur adalet?" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › CHP'nin Adalet Kurultayı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?