Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgemizde hangi ülkeye baksak, maalesef hangi meseleyi ele alsak, karşımıza terör konusu çıkıyor. Terörizmle mücadelede, kalıcı başarı ancak uluslararası düzeyde müşterek ve samimi çabalarla sağlanabilir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler çerçevesi başta olmak üzere bugüne kadar geliştirilmiş olan hukuki çerçeve elbette önemlidir ama yeterli değildir." dedi.
Erdoğan, Bahreyn'de Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta katılımcılara hitap etti.
Müslümanların ilk kıblesi Kudüs'te, sadece Müslümanların değil, tüm uluslararası camianın huzurunu bozacak, vicdanını yaralayacak, teamülleri değiştirecek uygulamalara karşı herkesin duyarlı olmasının şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu tür adımların gerilimi tırmandırmaktan başka bir faydasının olmayacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2334 sayılı kararına rağmen İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri inşa etme kararı ise tam bir provokasyondur. Uluslararası hukuk ve insan hakları hiçe sayılarak Filistin'e uygulanan abluka ile yasa dışı yerleşimlerin sona erdirilmesi Ortadoğu'da kalıcı barışın ve istikrarın ön şartıdır." diye konuştu.
Erdoğan, İsrail'in, Türkiye'nin "özür, tazminat ve ambargoya" dair üç şartını kabul etmesinden sonra ilişkilerin normalleştirilmeye başlandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu adımımızın gerisinde Filistin sorununun çözümü yönündeki çabalara ve bölgemizin istikrarına olumlu katkı sağlama hedefinde bulunduk. Bunun meyvelerini de almaya başladık. Geçtiğimiz haziran ayında özellikle de iki ayrı insani yardım sevkıyatımız Gazze'ye ulaştı. Yine Gazze'de inşa ettiğimiz 200 yataklı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesini ve 320 konutluk inşaat projesini de şu anda bitirmek üzereyiz. Hastane bitti, açılışını yapacağız.
Huzur, barış, istikrar ve güven içinde yaşayan bir Ortadoğu arzu ediyorsak, Libya'daki gelişmeleri de yakından takip etmemiz gerekiyor. Kadim tarihi ilişkilere ve güçlü akrabalık bağlarına sahip olduğumuz Libya'nın içerisinde bulunduğu duruma kayıtsız kalmamız mümkün değil. 2015 yılında imzalanan Libya siyasi anlaşması, ülkede yeni bir sayfa açılması için önemli bir fırsattır."
Yemen'de iki yıldır süren çatışmaların sona erdirilmesi ve siyasi çözüm bulunmasına yönelik çabaları da yakından izlediklerini dile getiren Erdoğan, Körfez İşbirliği Konseyi Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı sonuçları ve 2216 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde soruna barışçı bir çözüm bulunmasının mümkün olduğuna inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta sonunda Birleşmiş Milletlerin yeni Genel Sekreteri Antonio Guterres'in İstanbul'da olduğunu ve bu konuları uzun uzun konuştuklarını anımsatarak, sıkıntıları kendileriyle paylaştıklarını belirtti. Erdoğan, "Temennim o dur ki bu yeni dönemde bunların aşılması için de adımları atarız." değerlendirmesinde bulundu.
"Terörün kurutulabilmesi için daha fazla çaba ortaya konulmalı"
Yemenli tarafların, halkın acılarına son vermek üzere anayasal meşruiyetin yeniden tesis edilmesine imkan sağlamalarını beklediklerinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Görüldüğü gibi bölgemizde hangi ülkeye baksak, maalesef hangi meseleyi ele alsak, karşımıza terör konusu çıkıyor. Terörizmle mücadelede, kalıcı başarı ancak uluslararası düzeyde, müşterek ve samimi çabalarla sağlanabilir. Bu amaçla Birleşmiş Milletler çerçevesi başta olmak üzere bugüne kadar geliştirilmiş olan hukuki çerçeve elbette önemlidir ama yeterli değildir. Çünkü, terör değişen şartlara kendisini hızla uyarlayabilir. Hiçbir insani ve ahlaki değeri bulunmayan terörün kökünün kurutulabilmesi için daha fazla çaba ortaya koymamız lazım.
Özellikle de ülke olarak DEAŞ'ı, El-Kaide'yi, Boko Haram'ı, Eş -Şebab'ı, YPG'yi, PKK'yı, Feto'yu aynı samimiyetle ve kararlılıkla lanetliyoruz. Yabancı teröristlerin çatışma bölgelerine seyahatlerinin engellenmesi konusunda hiçbir ülkenin göstermediği ölçüde çaba harcıyoruz. Buna karşılık, DEAŞ ya da El-Kaide'ye karşı gösterilen duyarlılığın PKK için de özellikle gösterilmesini, DHKP-C ve Feto için de geçerli olmasını bekliyoruz. Zira, bunların hepsi terör örgütleridir. Bazı terör örgütlerine karşı tedbirler alınırken, diğerlerine karşı hareketsiz kalmak hatta desteklemek, bu örgütleri meşrulaştırmak, mücadelenin inandırıcılığını zedeliyor, zedeler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 35 yıldır terörün alçak yüzünü gören Türkiye'nin, 15 Temmuz'da da farklı bir yüzüne muhatap olduğuna dikkati çekti.
"Feto, yeni nesil bir terör örgütüdür"
"15 Temmuz'da kanlı bir darbe girişiminde bulunan Feto, yeni nesil bir terör örgütüdür." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"248 insanımızı şehit eden, 2 bin 193'ünü yaralayan bu terör örgütüyle de diğerleri gibi kararlılıkla mücadele ediyoruz ve edilmelidir. Ben, bu konuda özellikle Bahreyn'in gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum, bunu da dün akşam kral hazretleriyle özellikle paylaştım.
Terör konusuyla bağlantılı bir başka soruna da değinmek isterim. Dünyada özellikle de Batı'da mukaddes dinimizi terörizmle ilişkili hale getirmek, yan yana anmak gibi art niyetli provokatif çabalara şahit oluyoruz. Özellikle, Batı'da son zamanlarda Müslümanların ibadethanelerine yönelik saldırılar, bizleri üzmektedir ve bunları biz kesinlikle bir tahrik olarak görüyoruz. Bu tahrik, hayırlı neticeler doğurmaz. Bunu, o ülkelerin liderlerine de her görüşmemizde söyledim, söylüyorum, söyleyeceğim.
Bir Müslüman olarak, bu aziz dinin bir müntesibi olarak kimden gelirse gelsin, İslam ile terörü ilişkili hale getiren tüm iftiraları reddediyorum, reddediyoruz. Terörü, belirli bir dine mensup kişilerle veya belirli etnik grubun üyeleriyle bağdaştırma yaklaşımı, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi insanlık tarihi gibi yüz karası akımların güçlenmesine zemin hazırlıyor. Bu yanlıştan, derhal dönülmesini, teröre karşı ilkeli bir mücadele yürütülmesini temenni ediyorum."
Erdoğan, Türkiye'nin 2 bin 200 yıllık devlet geleneğine sahip, tarihi ve coğrafi özellikleri nedeniyle farklı fay hatlarının kesişim noktasında bulunan bir ülke olduğunu anlattı. Böyle bir ülke ve milletin Cumhurbaşkanı olarak tüm kardeş devletlere, fitneye fırsat vermeme, birlik ve beraberlik içinde yaşamayı temin edecek, ayrıştırıcı değil bütünleştirici politikalar izlemelerini tavsiye eden Erdoğan, "Biz, işte bu anlayışla dış politikamızı girişimci ve vicdani bir temel üzerine inşa ediyoruz. Bölgemizde barış ve istikrar istiyoruz. Bu doğrultuda inisiyatif alıyor, bir vizyon ortaya koyuyor, imkanlarımızı seferber ediyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte üzerinde durulması gereken en önemli iki grubun kadınlar ve gençler olduğunu dile getirerek, bütün kesimlerin ekonomik faaliyetin ve demokratik katılımın parçası olmasının sağlıklı bir toplumun ön şartı olduğunu vurguladı.
Bölge ülkeleri olarak, tüm kesimleri içine alan ekonomiyi kapsayan seferberlik ruhu ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, son yıllarda Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle başlatılan süreçlerin, bu noktada cesaret verici bir örnek teşkil ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Coğrafyamız bizim ortak kaderimizdir, özellikle ortak kaderimiz, geleceğimizi, başkalarının merhametine bırakamayız. Gelin huzur, barış ve refah dolu ortak bir geleceği hep birlikte kuralım." çağrısında bulundu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahreyn'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?