Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ana muhalefet partisinin milletvekilleri, terör örgütünün en büyük hayali olan, bölgeyi uluslararası müdahaleye açma projesine de destek vererek, daha büyük bir ihanete ortak oluyorlar. Kendi devletinin karşısında, terör örgütünün yanında yer alarak siyaset yapılmaz, siyasetçi olunmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun örneğini göremezsiniz. Kongre kazanabilirsin, delegeleri kazanabilirsin ama milleti kazanamazsın" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmada, dün Çanakkale'de güç mücadelesi veren yedi düvelin, bugün aynı işi Suriye'de yaptığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'de yaşanan hadise artık bir tehcir, bir soykırım halini almıştır. Mültecileri öcü gibi görenlerin, bu sorunun sebebi olan Esed rejimine kör ve sağır kalmaları ibret vericidir. Ne diyor Birleşmiş Milletler, 'Kapınıza dayananları içeri alın.' Sen ne işe yarıyorsun? O kadar rahat bir şeyse, kolay bir şeyse, şu ana kadar Irak ve Suriye olmak üzere 3 milyon insanı evimize biz aldık. Siz ne aldınız, hangi ülke ne aldı? 300 kişinin, 500 kişinin, bin kişinin hesabını yapıyorsunuz. Biz 3 milyon kişi aldık.
BM olarak bize verdiğiniz destek 455 milyon dolar. Yaptığımız harcama 10 milyar dolara yaklaştı, bu sadece milli bütçeden. Belediyelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın yaptıklarını konuşmuyorum. Hadi verin desteklerinizi, 'verdik, veriyoruz, vereceğiz, proje getirin, bilmem ne getirin.' Proje de gelir de işte her şey ortada ya, kamplar ortada, her şey ortada. Kendileri geliyorlar, görüyorlar, geziyorlar hala 'plan getir, proje getir, bilmem ne getir'. Bırakın bu işleri, siz dalga mı geçiyorsunuz bizimle?
400 bin masum insanın katledildiği bir ülkeden çıka çıka rejimin kendini meşrulaştırma çabasının ürünü olan defile görüntülerinin, düğün görüntülerinin çıkması ne kadar acıdır değil mi? Artık kendi iç güvenliğimizin de bir parçası haline dönüşen Suriye meselesinde, bizim herkesin gayet haklı ve rasyonel bulduğu çözüm tekliflerimizin hayat geçirilme zamanı gelmiştir."
-"İki yüzlülüğün ta kendisi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün artık mesafesi, sınırı ve sınırları aşan gücünü görmezden gelerek kendi evinde huzur içerisinde yaşayabileceğini sananların yanıldıklarını göreceğini bildirdi. Türkiye'yi terörle, terör örgütleriyle mücadelede yalnız bırakanların işte o zaman kendilerini daha iyi anlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, bunun için geç kalınmış olacağını söyledi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Terör için İstanbul ve Ankara'nın Moskova'dan, Washington'dan, Berlin'den, Paris'ten, Roma'dan, Tahran'dan farklı olmadığını biz acı tecrübelerimizle çok iyi biliyoruz. Kimsenin canı, diğerinden daha kıymetli değildir. Suriye'de ölenlerin canını Avrupa'da, Rusya'da, Amerika'da yaşayanlardan daha az değerli görmek insanlıktan nasibini alamamaktır. Ankara'da İstanbul'da patlayan bombayı, Paris'te patlayan bombadan önemsiz görmek iki yüzlülüğün ta kendisidir.
Suriye'deki ateşe odun taşıyarak yanmakta olan alevi harlayanlar, bir gün benzer bir ateşin kendi evlerini sarabileceğini de düşünmelidirler. İşte o gün yanınızda güçlü destekler bulabilmeniz için şimdi doğru bir tutum ortaya koyabilmeniz şarttır. Unutulmasın ki mazlumun ahı yerde kalmaz, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu böyle. Zulüm payidar olmaz. Allah bizleri zalimlerden olmaktan, zalimlerin yanında yer almaktan muhafaza eylesin. Rabbim bize bu imtihandan yüz akıyla çıkmayı nasip etsin."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin terör ve terör örgütleriyle ciddi bir mücadele halinde olduğunu belirterek, bu mücadele sırasında tüm siyasi partilerin, siyasetçilerin, STK'ların, akademisyen, yazar, meslek kuruluşlarının devletinin ve milletinin yanında güçlü bir duruş sergilemediğini ifade etti.
Bazı akademisyenlerin "terör ağzı" ile bildiri yayınladığını anımsatan Erdoğan, bir başka gün siyasetçi sıfatı taşıyan birilerinin çıkıp, devleti suçlayıp terör örgütünün yanında yer aldığını, başka bir sanatçı, yazar veya derneğin örgütün kavramları ile hükümete ve kendisine saldırdığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Daha açık bir şekilde ifade edecek olursam, terör organizasyonları Ankara'da sadece iki partinin genel merkezini rahatsız ediyor. Biri malum parti, onun genel merkezi ki onlara zaten diyecek bir sözümüz kalmadı. Çünkü onlar talimatları Kandil'den alıyor. Onlarla beraber turistik seyahat yapıyor, gidiyor, geliyorlar. Diğeri de ne yazık ki ana muhalefet partisinin genel merkezi. Öyle ki terör örgütünün bile 'sonuna kadar direndiler, çarpıştılar' diyerek sahip çıktığı teröristlere yönelik operasyonları ana muhalefet partisinin milletvekilleri ısrarla toplu infaz şeklinde sunmanın çabası içerisindeler. Hatta ana muhalefet partisinin milletvekilleri terör örgütünün en büyük hayali olan, bölgeyi uluslararası müdahaleye açma projesine de destek vererek daha büyük bir ihanete ortak oluyorlar.
Kendi devletinin karşısında, terör örgütünün yanında yer alarak siyaset yapılmaz, siyasetçi olunmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun örneğini göremezsiniz. Kongre kazanabilirsin, delegeleri kazanabilirsin ama milleti kazanamazsın. Terör örgütünün güdümündeki parti bizler için zaten yok hükmünde ama ana muhalefet partisinin genel başkanını ve kimi milletvekillerini aynı yanlışın içerisinde görmek gerçekten bizi endişeye sürüklüyor. Çünkü ana muhalefet partisi dediğiniz, iktidar partisinin alternatifidir. Yani teorik olarak hükümete gelme ihtimali en yüksek olan partidir. Bu anlayışla iktidara gelecek bir ana muhalefet partisinin terörle mücadeleyi nasıl yürüteceğini, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini nasıl koruyacağı anlamakta gerekten zorlanıyorum. Gerçi milletimiz kendilerine böyle bir imkanı vermeyeceğini her seçimde defalarca ortaya koydu zaten."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığında Muhtarlar Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?