Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, Cumhuriyet gazetesinde, MİT'e ait yardım tırlarının durdurulması olayına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğraflara yer verdikleri gerekçesiyle "cebir ve şiddet kullanarak Tu¨rkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya go¨revlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye tes¸ebbu¨s etmek", "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak", "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı tero¨r örgu¨tu¨ne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından yargılanmasına başlandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince büyük salonda yapılan duruşmaya, sanıklar Can Dündar ve Erdem Gül ile avukatları, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hatice Özay, müşteki MİT Müsteşarlığı adına Hazine avukatı katıldı.
Bazı illerin baro başkanlarının da gözlemci olarak katıldığı duruşmada, Dündar'ın eşi Dilek Dündar ile bazı CHP ve HDP milletvekilleri de hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, duruşma salonunda, telefonla kayıt yapılmaması konusunda uyardı. Duruşmada Cumhuriyet savcısı, yargılamanın, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 182/2 hükmü gereğince "milli güvenliğin zorunlu kılması ve siyasi casusluk davası olması" nedeniyle kapalı yapılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaların kapalı yapılması talebine ilişkin tarafların görüşünü sordu. Talepleri alan mahkeme, kararını vermek için duruşmaya ara verdi.
Duruşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı ile MİT Müsteşarlığı adına Hazine avukatı müdahillik talebinde bulundu.
Adliye önünde açıklama
Can Dündar, İstanbul Adalet Sarayı'na gelişinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, gazeteciliği savunmaya geldiklerini ifade ederek, halkın gerçekleri öğrenme hakkını savundukları için tutuklandıklarını, ardından Anayasa Mahkemesinin kararıyla serbest kaldıklarını anlattı.
Dündar, siyasi, hukuki ve mali baskılarla karşı karşıya kaldıklarını savunarak, şunları dile getirdi:
"Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesinin kararını tanımadığını ve uymayacağını söyledi. Sadece bizim davamız değil bu. İçeride tutuklu meslektaşlarımız var. Onların da hakkını savunacağız. Burada Türkiye'de hukuk var mı, Anayasa Mahkemesinin gerçekten hükmü geçecek mi bunu göreceğiz. Biz haklılığımızdan eminiz, yaptığımız haberin arkasındayız, gerçek suçluluların yargılanması gerektiğine inanıyoruz. Beraatimizi istemeye ve halkın haber alma hakkının hiç bir zaman halkın elinden alınamayacağını göstermeye gidiyoruz."
Erdem Gül de gazeteciliğin suç olmadığını savunmakla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Anayasa Mahkemesinin hukukunu da savunmakla karşı karşıya olduklarını ifade eden Gül, mahkemede gazeteciliğin suç olmadığını anlatacaklarını, bunun elzem bir ihtiyaç haline geldiğini kaydetti.
Açıklamada, CHP genel başkan yardımcıları Bülent Tezcan ve Sezgin Tanrıkulu ile CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, gazeteci Mete Akyol da yer aldı.
Süreç
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan 473 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı "müşteki" sıfatıyla yer alıyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine, "Selam Tevhid'de kumpas" davasıyla birleştirilmesi talebiyle gönderilen iddianamede, "Selam Tevhid'de kumpas" iddianamesinde yer alan deliller ile takipsizlikle sonuçlanan "Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturmasının FETÖ/PDY sanıklarınca-şüphelilerince neden ve niçin yapıldığı anlatılıyor.
Sanık Can Dündar'ın 17 ve 25 Aralık süreçlerinden daha önceden haberi olduğu kaydedilen iddianamede, Dündar'ın "sözde" soruşturmalarla ilgili olarak kendisine FETÖ/PDY terör örgütünün verdiği görevi yerine getirdiği ifade ediliyor.
İddianamede, Dündar'ın, haber ve yazılarıyla kamuoyunu FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda ve örgütle iş birliği içerisinde yönlendirmeye, 17 ve 25 Aralık girişimlerini meşrulaştırmaya çalıştığı vurgulanıyor.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün, FETÖ/PDY'nin nihai amacı doğrultusunda eyleme katkıda bulundukları aktarılan iddianamede, sanıkların ellerinde somut hiçbir bilgi ve belge olmamasına rağmen FETÖ/PDY'nin, aracılar vasıtasıyla ellerine tutuşturdukları görüntüler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetini terörle ilişkilendirme amacı doğrultusunda, bilinçli ve sistematik olarak gerçeklikten uzak kurgu yazıları kaleme aldıkları kaydediliyor.
İddianamede, Dündar ve Gül hakkında şu tespitlere yer veriliyor:
"Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti'ne tuzak kurarak, MI·T'e ait yardım tırlarını, devlet sırrını temin ve ifs¸a etmek kastıyla durduran, devlet tarafından asayis¸ ve adli kolluk hizmeti ic¸in resmi go¨revleri nedeniyle kendilerine verilen silahları, gerc¸ekles¸tirdikleri eylemde yine devlete yo¨nelterek MI·T mensuplarına dogˆrultulması emrini vermekten c¸ekinmeyen, Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine gerc¸ekles¸tirdikleri eylemi tamamlamak ic¸in MI·T mensuplarını darbetmek suretiyle yaralayan, yerlerde su¨ru¨kleyen ve kelepc¸eleyen, korkutma, sindirme ve baskı altına almak amacıyla digˆer magˆdur ve mu¨s¸tekilerin o¨zel hayatlarını izleyip kaydeden bu olus¸umun (FETÖ/PDY), Tu¨rk Ceza Kanunu ve Tero¨rle Mu¨cadele Kanunu kapsamında kalan 'silahlı terör örgütü' niteligˆinde olup, gerc¸ekles¸tirdigˆi tespit edilen eylemler aracılıgˆıyla nihai amacının da 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek' oldugˆu, devletin ulusal ve uluslararası yararları bakımından gizli kalması gereken nitelikteki bilgi ve belgeleri casusluk amacıyla temin ederek ifs¸a eden, Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti ve hu¨ku¨metini tero¨rle ilis¸kilendirmek maksadıyla yayınlar yapan Can Du¨ndar ve Erdem Gu¨l'u¨n de FETO¨/PDY tero¨r örgu¨tu¨ ile aynı amac¸ birligˆi ic¸erisinde hareket ettigˆi, bu s¸ekilde s¸u¨phelilerin eylem ve fikir birligˆi ic¸erisinde TCK'nın 312/1. maddesini ihlal ettikleri anlas¸ılmıs¸tır."
İddianamede, FETÖ/PDY terör örgütünün, Dündar ve Gül'e verdiği öne sürülen görevler; 17-25 Aralık tarihli darbe giris¸imi, MİT'e ait yardım tırlarının durdurulması, Reyhanlı ve Cilvego¨zu¨ tero¨r saldırılarıyla ilgili gerçeğe aykırı kurgu yazılar ve haberler hazırlamak şeklinde sıralanıyor.
İddianamede, Dündar ve Gül'ün "cebir ve şiddet kullanarak Tu¨rkiye Cumhuriyeti hu¨ku¨metini ortadan kaldırmaya veya go¨revlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye tes¸ebbu¨s etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan müebbet, "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "silahlı tero¨r örgu¨tu¨ne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından 22,5 yıldan 35 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında Dündar ve Gül, 26 Kasım 2015'te tutuklanmıştı. Dündar ve Gül'ün avukatları, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu. İstemi değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Dündar ve Gül hakkında "hak ihlali" kararını vermişti. Bu kararın ardından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Şubat'ta Dündar ve Gül'ün tahliyesine karar vermişti.
Son Dakika › Güncel › Dündar ve Gül Hakkındaki 'Casusluk' Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?