Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yapılan "Ergenekon" davasının temyiz incelemesinin üçüncü duruşması, sanıkların savunmalarının alınmasıyla sürüyor.
Yargıtay Konferans Salonu'ndaki duruşmaya, Hurşit Tolon, Sinan Aygün, Hikmet Çiçek'in de aralarında bulunduğu bazı sanıklar, sanık yakınları ve avukatlar katıldı.
Sanık Ergün Poyraz'ın katılmadığı duruşmada, avukatı Levent Türkoğlu savunmasını yaptı.
Usule ilişkin itirazlarını dile getiren Türkoğlu, iddianamenin yasaya aykırı olduğunu, uydurma delillere dayanarak hazırlandığını, dosyadaki delilerin tamamının kanuna aykırı elde edildiğini ileri sürdü.
Yurt çapında tanınan ve yazdığı kitaplar en çok satanlar listesinde bulunan Ergün Poyraz'ın ikinci dalgayla dosyaya dahil edildiğini söyleyen Türkoğlu, "Zekeriya Öz'ün talimatıyla uydurma delillerle terör örgütü üyeliğiyle suçlandı ve 7 yıl tutuklu kaldı" dedi.
Mahkeme sürecinde, Poyraz'a maddi gerçeği ortaya çıkarmaya çalışacak tek bir soru sorulmadığını ifade eden Türkoğlu, şu görüşleri savundu:
"Hakkında hiç bir maddi somut gerçek yokken, Abdullah Gül'ün 9 Temmuz 2007 tarihli açıklamasının ardından soruşturmaya dahil edilmiştir. Asıl hedef, yazmasının engellenmesidir. Yazmasının önüne geçilmek istenmiştir. Kitapları, soruşturmaya dahil edilmesinin nedenidir. Hükümet üyeleri, başbakan diye ayrım yapmadan öğrendiği bilgileri kitaplaştıran araştırmacı yazardır. Yazdığı kitap AKP kapatma davasında delil olarak kullanılan yazar. Husumet buradan gelmektedir, bu yönlendirmeyle davaya dahil edilmiştir."
Avukat Türkoğlu, iddianamede, esas hakkındaki mütalaada ve gerekçeli kararda, var olduğu iddia edilen terör örgütüyle ilgili herhangi bir delil bulunmadığını belirterek, "Müvekkilimin sansürlenmesini, tekrar yazmasını engellemek istediler, başaramadılar. İçerideyken de yazmaya devam etti. Sansür orada da sürmüştür. İçerideyken yazdığı kitap taslağını vekiline sunmak için cezaevi idaresine vermiş ama vekiline ulaştırılmamıştır. Bu konuda açılan dava da reddedilmiştir. Kandıra Cezaevinde yaşanan bu olaylar da sansürün farklı şeklidir" diye konuştu.
Avukat Levent Türkoğlu, müvekkilinin para karşılığı kitap yazdığının iddia edildiğini belirterek, Ergün Poyraz'ın, Orhan Pamuk'tan sonra en çok kazanan yazar olduğunu, kitaplarının satışıyla para kazandığını söyledi.
Poyraz'ın Cumhuriyet gazetesi bombalanması ve Danıştay saldırısı ile ilişkilendirildiğini anlatan Türkoğlu, "Bu iki pis olayı, ki birinde şehidimiz de var, zorlama bir bağla dosyaya eklemeye çalışmışlardır. Neden, çünkü 'Osmanım' öyle takdir etti" dedi.
Poyraz'ın, Recep Tayyip Erdoğan, Emine Erdoğan, Abdullah Gül, Fetullah Gülen ile ilgili kitaplarının en çok satanlar listesinde olduğunu belirten Türkoğlu, "Bu kadar göz önünde olursanız bunun kaçınılmaz sonucu vardır. Kendisine, gerçek ya da sahte, onlarca yüzlerce bilgi ve belge gelir, 'bunu da yazın' diye. Elde edilen belgelerden bir kısmı bunlardır" diye konuştu.
Türkoğlu, Poyraz'ın, ele geçirilen bu belgelerle ilgili suçlanmadığını, suçlandığı iki uydurma CD'nin ise müvekkiline ait olmadığını belirtti.
Avukat Türkoğlu, "Burada aslında sanıkların aklanması vesaire önemli değil, adalet, hukuk bir pislik çukurunun içine batırıldı. Bu, maalesef hukukçu olduğunu söyleyen kişiler tarafından yapıldı. Heyetinizin yapması gerekenin, adalet ve hukuku aklamak olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Bekir Öztürk'ün savunması
Sanık Bekir Öztürk de " Silivri'de kurulan çadır tiyatrosunda da yüce heyetinizin karşısında da kendimi sanık olarak görmüyorum" diyerek savunmasına başladı.
Davayla ilgili süreçte "F tipi örgütün bu sistemin ne kadarını ele geçirdiğini" düşünmeye başladığını dile getiren Öztürk, "17-25 Aralık'ta gördük ki polisin hemen hemen çoğu, özellikle yüksek yargıda ise üç kişiden biri, doğrudan cemaatin adamı veya cemaatin etkisine girmiş kişilerdi" diye konuştu.
Hayatı boyunca trafik hariç suç işlemediğini, davanın Erzincan'da yürütülen ayağıyla ilgili yaptığı bir haber nedeniyle "hakaret" suçundan ceza aldığını anlatan Öztürk, "Adli sicil kaydımda başka bir sabıkam yok. 24 yıllık devlet memuruyum, memuriyetim hala devam ediyor. Çocuklarıma şiddet yanlısı oyuncak almadım. 49 yaşındayım, bir kavgada yumruk bile sallamadım. Ama, uydurma delillerle, eski savcı, kanun kaçağı Öz'ün talimatıyla tutuklu Ali Fuat Yılmazer'in ekibiyle göz altına alındım" ifadelerini kullandı.
Öztürk, terör örgütü üyeliği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 12 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, 7 yıl tutuklu kaldığını anlattı.
Soruşturmada ve davada görev alan hakim ve savcıların bir kısmının bugün tutuklandığını, sürgün edildiğini, bir kısmının yurt dışına kaçtığını ifade eden Öztürk, kendilerinin ise bu kişilerin asılsız iddiaları nedeniyle Yargıtay'da heyet karşısında olduklarını söyledi.
Bekir Öztürk, Zekeriya Öz'e 5 yıl önce cezaevinden mektup yazarak, "Sayın Savcı Öz, meslekten atılmak çok gurur kırıcıdır. Gelin atılmadan önce istifa edin 'kandırıldım, tuzağa düşürüldüm' diyin. Bu cesareti gösterenleri millet sever. Size dava açacak olanlar da belki açmaktan vazgeçer. Sizin bundan sonra yapacağınız Kurtlar Vadisi dizisine senaryo yazmaktır. Bu işi iyi yaparsınız" dediğini aktardı.
Zekeriya Öz'ün şimdi "kaçak" konumunda bulunduğunu belirten Öztürk, şöyle konuştu:
"Ağırlaştırılmış müebbet ve 12 yıl hapisle cezalandırılmamı gerektiren bir tane hafif, bakın güçlü demiyorum, en ufak bir delil bulun, beni ilk derece mahkemesine göndermeden burada cezalandırın. Ama bulamazsınız, çünkü benimle ilgili yapılan aramalarda Türk bayrağı ve Atatürk posterleri dışında bir şey bulunamadı. Kaçak Savcı Öz'ün ihtiraslarına dayalı hazırlanan iddianamede, bilgisayarımda suikast planı bulunduğu iddia edildi onun da bir stratejik araştırma merkezine ait analiz yazısı olduğu ortaya çıktı. Bu dava, bu süreç AKP, CIA ve cemaatin ortak yürüttüğü kirli bir süreçtir. Bu nedenlerle Danıştay saldırısı davasının bu dosyadan ayrılmasını, davanın esastan bozulmasını ve yargılanan kişilerin itibarının iadesi ve yaşadıkları hukuksuzlukların bir an önce sona ermesi için bu davayla ilgili gerçek görüşlerinizi gerekçeye eklemenizi istiyorum."
Avukat Ceyhan Mumcu
Sanık Emin Gürses'in katılmadığı duruşmada, Avukatı Ceyhan Mumcu savunma yaptı.
Mumcu, Yargıtay'ın bu salonunda tarihe tanıklık edildiğini ve herkesin sorumluluğunun çok büyük olduğunu söyledi.
Ergenekon gerekçeli kararının, 17 bin sayfaya yakın, 350 bin klasör olduğunu belirten Mumcu, dünya hukuk tarihinde bu kadar hacimli bir dosyaya rastlanmadığını ifade etti.
Bu kadar uzun olmasına, ilgili ilgisiz birçok olayı içermesine rağmen, karar metninde tartışma konusu olaylara, itiraz ettikleri hususlara ilişkin açıklamalar göremediklerini dile getiren Mumcu, "Bu kadar hacimli dosyada çilek fiyatlarından, Ömer Hayyam'ın dizelerine kadar birçok ayrıntı var ancak mahkemenin neden görevli veya yetkili olduğuna dair bir cümle yok" dedi.
Ceyhan Mumcu, tarihi sorumluluk taşıyan yüce heyete güvendiğini belirterek, dosyanın esastan sonuçlandırılmasını istedi.
Duruşma, öğle arasının ardından sanık savunmalarıyla devam edecek.
Son Dakika › Güncel › Ergenekon' Davası Temyiz Duruşması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?