Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alkole yönelik her düzenlemeyi, çocukları alkolden korumaya yönelik her adımı, Cumhuriyet'e, laikliğe bir tehdit gibi lanse etmenin ve oralara taşımanın 1940'ların zihniyeti, Soğuk Savaş döneminin refleksi ve dört dörtlük bir cehalet olduğunu söyledi.
Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) işbirliğiyle düzenlenen Global Alkol Politikaları Sempozyumu'nun resmi açılışında konuşan Erdoğan, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere, dünyadaki gelişmiş ülkelerin alkol kontrolü politikalarını yakından incelediklerini ve ilgili kuruluşlar aracılığıyla karşılıklı görüşmeleri sürdürdüklerini anlattı.
Anayasa'nın da bunu emrettiğini ve yaptıkları çalışmaların Anayasa'nın da amir hükmü olduğunu belirten Erdoğan, "Kimse sağdan, soldan şu veya bu vesilelerle yalan yanlış bir şeyler çıkarmanın derdinin içine girmesin. Bu bizim iktidarımızdan da önce Anayasa'da yer alan bir madde" dedi.
Erdoğan, Anayasa'nın 58. maddesinde "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır" ifadesinin yer aldığını hatırlattı.
Bu maddenin, "alabilir" değil, "alır" dediğini vurgulayan Erdoğan, "alır" demesinin emredici bir hüküm olduğunu kaydetti. Erdoğan, dolayısıyla bu ülkenin yöneticileri olarak tedbir almak ve yasal düzenlemeler yapmak durumunda olduklarını aktardı.
-"Gazetelerde de alkollü içki reklamların yapılması yasaklanacak"
Devlet olarak gerekli bir takım tedbirleri aldıklarını ve almaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, bu kapsamda yürütülen çalışmaları şöyle anlattı:
"Eğitim kurumlarının kampüs alanlarında alkol satışı vardı. Öğrenci oraya ders yapmaya mı öğrenciliğinin gereğini yapmaya mı geldi- Yoksa kafayı bulmaya mı geldi- Alkolü alan, kafayı bulan ondan sonra döner bıçağını alır, arkadaşlarının üzerine gider. Bilgisayarı, kitabı unutur. Kampüs alanlarında alkollü içki satışını engelledik. Alkollü içkilerin 18 yaş altına satışını yasakladık. Alkollü içki reklamlarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler yaptık. Eksiğimiz var. Şimdi de gazetelerde alkollü içki reklamlarının yapılmasını yasaklama çalışmaları üzerinde arkadaşlarım çalışıyor. Kısa zamanda gazetelerde de alkollü içki reklamlarının yapılması yasaklanacak. Çünkü bu reklamlar maalesef aldatıcıdır, yanıltıcıdır. Pazarlama teknikleriyle maalesef ailelerimizi tehdit eden bir unsurdur."
Sinema filmlerinde yayınlanan reklamlar için dünya örneklerine uygun kısıtlamalar getirdiklerini belirten Erdoğan, şu anda sigara paketlerinin ve diğer tütün ürünlerinin ambalajları üzerinde uyarılar yer alıyorsa aynı şekilde, alkollü içki ambalajları üzerinde de sağlık uyarılarının uygulanabilirliğine yönelik çalışmaları başlattıklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bu kapsamda fiyat politikaları belirlediklerini anlatarak,
"Zaman zaman bu konuda vergiler artıyorsa kusura bakmasınlar, mecburuz. ÖTV'ler de bizim petrol kuyularımız olmadığı için en önemli gelir kaynağımız. Onun için bunun üzerinde çalışıyoruz" dedi.
Türkiye Alkol Kontrol Programı üzerindeki çalışmaların da sürdüğünü aktaran Erdoğan, bu alanda, gelişmiş ülkelerdeki standartlar, tedbirler, uygulamalar neyse benzer tedbirleri almaya, bunları uygulamaya koymakta kararlı olduklarını vurguladı.
-"Her türlü tedbiri almak anayasal ödevimiz"-
Çocukları, gençleri, insanları bu zararlı alışkanlıktan, bu yıkıcı bağımlılıktan kurtarmak ve korumak için her türlü tedbiri almanın anayasal ödevleri, vatandaşlık ve insanlık borçları olduğunu belirten Erdoğan, bu çerçevede özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının desteğinin de çok büyük önem arz ettiğini ifade etti.
Ayrıca, ebeveynlerin ve eğitimcilerin sağlıklı genç nesiller yetiştirilmesinde üstlenecekleri rolün de çok önemli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, anne-babalara da "Bir gece ansızın, çocuğunuzun bir trafik kazasında öldüğünü duyduğunuzda ve direksiyonun altında alkollü içki şişelerinin bulunduğunu gördüğünüzde feryadınızın hiç bir anlamı kalmayacaktır. Onun için çocuklarınızı alkollü içkiye teşvik etmeyin. Tam aksine, alkollü içkiden alıkoyma adımlarını atın" diye seslendi.
-"Yaptığımız her düzenleme tek parti zihniyetine dokunuyor"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özellikle bir konunun üzerinde durmak istediğini belirterek, TBMM'nin ilk çıkardığı kanunlardan birinin, toplumu alkolün zararlı ve yıkıcı etkilerine karşı koruyacak, Men-i Müskirat Kanunu olduğunu anımsattı.
Tek parti döneminin, bu kanunu yürürlükten kaldırmakla yetinmediğini, on yıllar boyunca Türkiye'de alkol tüketimini adeta teşvik ettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda, hükümet olarak, alkolle ilgili yaptığımız her düzenleme, bakıyorsunuz, gidiyor, o tek parti zihniyetine dokunuyor. Çocukları, gençleri korumak için, samimiyetle attığımız her adım, çok farklı, çok uç ve tamamen hayali şekilde yorumlanıyor ve adeta bir kampanyaya dönüştürülüyor.
Alkole yönelik her düzenlemeyi, çocukları alkolden korumaya yönelik her adımı, Cumhuriyet'e, laikliğe bir tehdit gibi lanse etmek, ta oralara taşımak, 1940'ların zihniyetidir, Soğuk Savaş döneminin refleksidir, dört dörtlük bir cehalettir. Türkiye Cumhuriyeti'nin harcı alkolle değil, şehitlerimizin kanıyla karılmış bir harçtır. Her düzenlemeyi, doğrudan Cumhuriyet'in temelleriyle laiklikle ilişkilendirmek, açıkçası büyük bir çarpıtmadır, Cumhuriyet'in özüne, ruhuna aykırıdır."
-"Hiç kimsenin yediğine içtiğine karışmadık"-
Başbakan Erdoğan, yaptıkları ve yapacakları düzenlemelerin, uluslararası normlar, planlar, hedefler çerçevesinde gerçekleştiğini anlattı.
Hükümette bulundukları 10 yılı aşkın süre boyunca hiç kimsenin yaşam tarzına, giyim kuşamına, yediğine, içtiğine karışmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Demokratik bir hukuk devletinde, bunlar zaten olmaz ve olamaz. Ancak birbirimizin hukukuna saygılı olmak da bir vatandaşlık görevidir. Bunu kimsenin unutmaması lazım. Tam tersine biz, giyim kuşam, yaşam tarzları, haklar ve özgürlükler üzerindeki engelleri, kısıtlamaları kaldırdık. Bundan sonra da herkesin yaşam tarzı, bireysel hak ve özgürlükleri, bizim teminatımız altında olacaktır.
Zaten, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, hiç kimsenin yaşam tarzına karışamaz, dayatma yapamaz, hatta propaganda yoluyla zararlı alışkanlıkları teşvik edemez. Başta çocuklar olmak üzere, dezavantajlı kesimleri, istismara ve bağımlılığa açık kesimleri korumak da devletin vazifesidir. Özgürlükler ile istismar arasındaki hassas dengeyi, özgürlükler ile toplum sağlığı arasındaki ince çizgiyi muhafaza etmek zorundayız ve biz sadece bunu yapıyoruz. Gelişmiş ülkeler bununla nasıl mücadele ediyorsa biz de öyle mücadele ediyoruz ve edeceğiz."
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda DSÖ Genel Direktörü Margaret Chan'a 2020 EXPO adaylık sürecine verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Açılış konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan DSÖ Genel Direktörü Chan'a, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman da Başbakan Erdoğan'a hediye takdim etti.
Başbakan Erdoğan, açılışın ardından eşi Emine Erdoğan ve DSÖ Genel Direktörü Chan ile sempozyum resepsiyonuna katılmak üzere Sepetçiler Kasrı'na özel bir tekneyle geçti.
(Son) - İSTANBUL
Son Dakika › Güncel › Global Alkol Politikaları Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?