İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, asla acul kararlar alınarak 2-3 nesilde zar zor bir araya getirilmiş Türk işletmelerinin değerinin çarçur edilmesine neden olunmaması gerektiğini belirterek, "Daha önce ifade ettim, tekrarında yarar görüyorum, eğer bugün yarışacaksak bankalar olarak kar yarışı değil, feragat yarışı yapmalıyız." dedi.
Bali, İş Bankası'nın düzenlediği ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in katılımıyla yapılan İş'le Buluşmalar'da yaptığı konuşmada, son yıllarda Türkiye'nin, izlenen genişletici politikaların etkisiyle ve makroekonomik verilerdeki ayırt edici özellikleriyle tasarruf hadlerinin de üzerinde bir büyüme imkanı bulduğunu söyledi.
Bali, "Bir taraftan ciddi bölgesel, global düzeydeki jeopolitik gerilimler, güvenlik sorunları bütün bu tablonun içerisinde hiç yakamızı bırakmayacak şekilde de devam etti. Özellikle Orta Doğu ve bölgede yaşanan sorunların yanı sıra bir insanlık dramına dönüşen mülteci sorunlarının etkisiyle hızlı büyüme, yerini 2012'den itibaren yüzde 3-4 bandında sınırlı bir büyümeye bıraktı." diye konuştu.
Dünya genelindeki makroekonomik gelişmelerle bölgesel jeopolitik gerilimlerin Türkiye'nin yakasını bırakmadığını belirten Bali, Türkiye'nin tüm can sıkıcı gelişmelere karşın başarılı bir performans sergilediğini kaydetti.
Bali, Türkiye'nin yurt içi ve yurt dışı kaynaklı önemli risklerle karşı karşıya kaldığı bu dönemde, bütçe açığı, kamu borç stoku, cari açık ve bunların milli gelire oranları gibi temel makroekonomik göstergelere bakıldığında Türkiye'nin olumsuz bir tabloya sahip olmadığını vurguladı.
- "Finansal kesimde bir açık pozisyon yok"
Adnan Bali, mevcut riskler dikkate alındığında uzun dönemden bu yana başarıyla izlenen kamu maliyesi politikalarının Türkiye'ye, bu girdaptan çıkabilmek için bir hareket alanı bıraktığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu bizim hükümetimizin, bürokrasimizin de yapmadığı bir şey değil. Daha önce de çok başarıyla yapılmıştı. Yapmadığımız şeyler, yapamadığımız şeyler değil... Tabii bugünlerde güncel konu dövizin durumu, TL'nin değer kaybı… Yılbaşından 15 Temmuz'a kadar yüzde 1'e yakın bir değer kazanması söz konusuyken, aslında son derece istikrarlı... 15 Temmuz'dan bu yana yüzde 20 civarında bir değer kaybı söz konusu. Cari açığın GSYH içindeki payının yüzde 10'a yaklaştığı bir dönemde, hatta petrol fiyatlarının da 100 dolarların üzerinde seyrettiği bir dönemde kur atağına maruz kalmadık, maalesef şimdi bir kur atağına maruz kalmış durumdayız. Tabii 8 Kasım'daki ABD başkanlık seçiminin bunun üzerinde önemli etkisi var.
Brezilya, Rusya, hatta Meksika gibi ülkelere kıyasla baktığımızda siyasi faktörler, yüksek dış finansman ihtiyacının olumsuz fiyatlanması ülkeye maalesef yansıyor. Meksika pesosunun ardından ikinci en fazla değer kaybeden yerel para konumundayız. Tabii bu noktada reel sektörün açık pozisyonu hep tartışılır. Finansal kesimde bir açık pozisyon yok. Bunun daha önce yaşadığımız türbülanslardan en önemli farklarından bir tanesi bu… Fakat finansal kesim dışındaki firmaların yani reel sektörün net döviz pozisyon açığı, Eylül 2016 itibarıyla 212,8 milyar dolar ile milli gelirin yüzde 30'una yaklaşmış durumda. Fakat bunun vade yapısına baktığınızda şunu görüyoruz; kısa vadede Türkiye 2014'ün başına kadar net açık pozisyona sahipken, reel sektörümüz yaşanmakta olan olaylar nedeniyle kısa vadede açık pozisyonu 2014'ün başından itibaren kapattı ve bir miktar da atıl pozisyona geçerek geldi. 2016'da makul seviyede kısa vadede açık pozisyondan bahsedebiliriz."
"Finans sisteminin yurt dışı kaynak temini konusunda da hiç fena olmayan bir performansı var"
İş Bankası Genel Müdürü Bali, döviz kredisi kullanımında öteden beri uygulanan mevzuat çerçevesinde firmaların döviz açığının, genellikle döviz geliri yaratabilen ve kur riskini daha etkince yönetebilen büyük ölçekli kurumsal firmalarda kümelendiğinin görüldüğünü ifade etti.
Reel sektörün Eylül 2016 itibarıyla yurt dışı piyasalardan uzun vadeli borç gelir ödemelerinin 1,7 katı kadar yeni kredi temin ettiğini belirten Bali, şunları kaydetti:
"Finans sisteminin yurt dışı kaynak temini konusunda da hiç fena olmayan bir performansı var. Sadece İş Bankası, 15 Temmuz'dan bu yana 2,5 milyar doların üzerinde dış kaynak temin etmiş durumda. Mesela 5,5 yıl vadeli avro tahvil ihracına çıktık, 500 milyon dolar taleple çıktık, 1,3 milyarın üzerinde talep geldi. Maliyetiyle ilgili de bilgi paylaşmakta mahsur görmüyorum. Aynı kağıdı mart ya da mayıs ayında da ihraç etmiştik, o tarihteki borçlanmanın toplam maliyeti 5,47 idi, bu defa yaptığımızda 5,50 oldu. Dolayısıyla çok temel bir fark olmadı. Yine de kur riskine maruz kalmış firmaların pozisyonları, bunun nasıl yönetileceği ve bunun bankaların aktif kalitesine olan etkisi önümüzdeki günlerin önemli konularından biri olacak."
- "Hiç döviz birikimim olmadı"
Adnan Bali, bankacılara öteden beri yöneltilen sorulardan birinin "kur ne olacak sorusu" olduğunu ifade ederek, "Bugünlerde fazla sorulan bir soru da şu; 'paramızı dövize yatıralım mı?' Ben bu toplantıda kendi pozisyonumu söyleyeceğim. 30 yıl civarında bankacılık sektöründeyim. Bugüne kadar hiç döviz birikimim olmadı, hiçbir döviz tasarrufum olmadı. Ben hazine kökenli bir bankacıyım, dövizdi, forward'dı bunları bilirim, ama hiç döviz birikimim olmadı. Peki niye olmadı? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, gelirim Türk lirası, harcamalarım da Türk lirası... Benim dövizle bir işim yok. Biz vatandaşlarımıza, firmalarımıza da aynısını tavsiye ediyoruz." şeklinde konuştu.
Darbe girişimi sonrası yaşanan refleksin "inanılmaz" olduğunu dile getiren Bali, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz o dönemde hiçbir olağan dışı tedbire başvurma gereği duymadan ilk baştan itibaren yönetebildiysek vatandaşlarımız sayesinde yapabildik. Olağan dışı bir mevduat çıkışı olmadı, olağan dışı bir döviz talebi, olağan dışı bir nakit talebi olmadı. Aksine 11 milyar doların üzerinde bir satış geldi ilk anda, 1,7 milyar dolar civarında İş Bankası'nda sadece… Bunlar irili ufaklı hesaplar… Bunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Daha önce de ifade ettim, insanlar sadece caddelerde, sokaklarda canları pahasına tankları durdurmuş olmadı. Aynı zamanda ekonomide de çok önemli refleks gösterdiler. Bu sadece vatandaşımızın yapacağı bir fedakarlık değil. Kurumlara, hepimize görevler düşüyor. Büyük kurumlar olarak, sorumluluğu olan büyük kurumlar olarak, bilançolarımızın, bu bilançoların sağladığı imkanların sadece kendi doğrumuz için değil, Türkiye'nin genel doğrusu için kullanılması gerekir. Eğer finansal kurumların bilançoları bir şeye lazım olacaksa, işte bugünlere lazım."
Bali, Türk iş dünyasının bütün öz kaynağını, bütün sermayesini bu ülkeden kazandığını ifade ederek, "Vatandaş, kurum olmak, sadece bir ülkenin refahını paylaşmak değildir. Onun zorluklarını da paylaşmak gerekir. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız ve 2-3 nesilde zar zor bir araya getirilmiş Türk işletmelerin değerlerini koruyacak şekilde, bankacılık sistemi açısından da söylüyorum, asla acul kararlar alınarak bunların çarçur edilmesine neden olmamalıyız. Daha önce ifade ettim, tekrarında yarar görüyorum, eğer bugün yarışacaksak bankalar olarak kar yarışı değil, feragat yarışı yapmalıyız." şeklinde konuştu.
Güneydoğu Anadolu'daki terör ve güvenlik sorunlarına değinen Bali, İş Bankası'nın şu anda Van'da ticari şube açtığını söyledi.
Son Dakika › Güncel › İş'le Buluşmalar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?