CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, darbe girişiminin devlette liyakat sisteminin önemli olduğunu gösterdiğini belirterek, "Devlet bir cemaate, tarikata, partiye, aileye teslim edilirse sonu böyle olur." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişimin kendilerine öğrettiği şeyleri sıraladı.
Bir toplumun, siyasetin geçmişi iyi analiz etmezse tarihin tekerrür edeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin tekrar bir darbenin eşiğine nasıl gelebildiğini sordu. Kılıçdaroğlu, geçmişi iyi analiz eden toplumların geleceği sağlıklı inşa ettiğini belirtti.
Darbe girişiminin, siyasetin dayatma işi değil, uzlaşma işi olduğunu gösterdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, demokrasilerde dayatma kültürünün olmadığını, ortak aklın bulunduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, darbe girişimi sonrası dayatma kültürünün ne kadar yanlış olduğunun ortaya çıktığının altını çizerek, bundan siyaset kurumunun da ders çıkarması, siyasetin bir uzlaşma alanı ve bunun temel mekanının da TBMM olduğununun bilinmesi gerektiğini ifade etti.
"Sızma yok, bilerek yerleştirildi"
Kılıçdaroğlu, bu darbe girişiminin devlette liyakat sisteminin önemli olduğunu gösterdiğine dikkate çekerek, "Devlet bir cemaate, tarikata, partiye, aileye teslim edilirse sonu böyle olur." diye konuştu.
İnançlarında bile "işi ehline verin" anlayışının bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, işin ehline verilmemesi halinde Türkiye'nin bu tür olaylarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.
"Liyakat sistemiyle oynamayın, oynarsanız devleti çökertirsiniz." uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Bugün geldiğimiz nokta, devletin çökertildiği bir noktadır. Birileri, 'Bunlar devlete sızdı' diyor. Yok efendim, devlete sızma yok. Bunlar devlete bilerek ve istenerek yerleştirildi. Bu gerçeği bilmemiz lazım." dedi.
"TBMM Başkanı Kahraman'a teşekkür"
Darbe girişiminin, demokratik parlamenter sistemin gücünü gösterdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Gazi Meclis olunduğunun görüldüğünü, Meclis'in bombalanırken, baskı altında, savaş uçakları geçerken açık kaldığını anımsattı.
Bombalara rağmen sabaha kadar TBMM'yi açık tuttuğu için Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a ve milletvekillerine teşekkür eden Kılıçdaroğlu, Meclis'in ve halkın direndiğini, darbenin püskürtüldüğünü ve parlamentonun gücünü bir kez daha kanıtladığını vurguladı.
Bu nedenle demokratik parlamenter sistemi daha güçlü hale getirmeleri gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, başka arayışlara girmenin, Türkiye'yi yeni felaketlerle karşı karşıya getireceğini savundu. Kılıçdaroğlu, bu uyarıyı yapmanın görevi olduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, darbe girişiminin, demokrasiye koşulsuz sahip çıkmayı öğrettiğinin altını çizerek, demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, hangi siyasi görüşten olunursa olunsun herkesin farkına vardığını söyledi. Kılıçdaroğlu, tanklarla bir ülkenin, halkın, parlamentonun ezilemeyeceğini, sonlandırılamayacağını gördüklerini, halk olarak direnme hakkını kullandıklarını ifade etti.
-"TBMM de CHP de bunu kabul etmez"
Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunun darbe girişimiyle anlaşıldığının altını çizen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bunlardan vazgeçilmesi halinde Türkiye'nin başının belaya girdiğini gördüklerini aktardı. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuranların, Osmanlı'nın nasıl yıkıldığına, çöktüğüne tanık olduklarını, yeni bir devlet, Cumhuriyet kurarken modern bir Cumhuriyet olmasını istediklerini, "Ümmet değil, millet." dediklerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunu kimse unutmasın; bu ülkenin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları, milletvekilleri, müsteşarları, genel müdürleri Cumhuriyet olmasaydı o makamlara gelemezlerdi. Hepimiz Cumhuriyete bağlılığımızı bir kez daha ifade etmek zorundayız. Bu ülkenin her bireyi özgürdür, özgürce düşüncesini ifade edebilir. Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ne kadar önemli olduğu çıktı ortaya. 'Her şey bana sorulacak, her şey hakkında ben karar vereceğim, her sorun bana gelecek...' Cumhuriyet, akıl, mantık, demokrasi, TBMM, CHP de bunu kabul etmez."
Darbenin kendilerine, özgür medyanın gücünü öğrettiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün "Basın milletin müşterek sesidir. Gazeteci, kamunun çıkarları aleyhine bir olaya şahit olması, öğrenmesi halinde yazar." dediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, şimdi ise birilerinin aleyhine yayın yapmanın neredeyse suç olduğunu savunarak, medyanın ve medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunun farkına varmaları gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, darbenin demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin önemini bir kez daha öğrettiğini ifade ederek, yıllarca "laiklik dinsizliktir" diye propaganda yapıldığını, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün ana güvencesi olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
Hangi siyasi görüşten, inançtan olursa olsun darbeye karşı çıktıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, bunu, laiklik hukukun üstünlüğü ve demokrasinin sağladığını söyledi.
-"O babaların, annelerin günahı yok"
Bir devleti devlet yapanın, saygın kılanın herhangi bir suçla karşı karşıya geldiğinde hukuk içinde hareket etmesi olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Darbeci veya darbe girişiminde bulunanlar, suç işlemişlerse yakalarsınız, adalete teslim edersiniz. Baskı, işkence, kötü muamele, devletin saygınlığına gölge düşürür ve darbecileri haklı konuma getirir. Devlette görev alanlar, siyasetinden tutun aşağıdaki memuruna kadar hukuk içinde kalınarak mücadelenin sürdürülmesi lazım. Bu bize haklılık kazandırır. Mücadele ederken suçların şahsiliği ilkesinin gözardı edilmemesi lazım. Bir kişi suç işlemişse onun bütün ailesini suçlayamazsınız. Şu telefon geldiğinde ter içinde kaldım. Çocuk gece feryat içinde annesine sarılarak, 'Benim babam darbeci değil' diyor. Bir çocuğu bu konuma getirmek son derece tehlikelidir. Bir aileyi bütün mahallenin ortasında 'darbeci' diye suçlamak son derece tehlikeli. Yeni mağdurlar yaratmamalıyız. Suçların şahsiliği ilkesinden asla vazgeçmemeliyiz. Aileyi, bütün kitleyi, mahalleyi, bir kurumu suçlamak asla doğru değil. Umarım siyaset kurumu darbecilerle mücadele ederken bunları dikkate alır. Adalet ama intikamla adalet değil, hukukun üstünlüğü içinde olacak. Sadece darbeciler mi? Hayır, er ve erbaşları linç edenlerin de yakalanması ve adalete teslim edilmesi lazım. Onların da ailelerini korumalıyız, o babaların, annelerin bir günahı yok. Son derece dikkatli dil kullanmak siyasetin gereğidir. Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz ve kullanacağımız dile dikkat etmek zorundayız."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Kılıçdaroğlu: 'Son Derece Dikkatli Dil Kullanmak Siyasetin Gereğidir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?