Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DEAŞ gibi terör örgütlerinin yol açtığı tahribat, İslam düşmanlarının çabalarını dahi geride bırakacak düzeye ulaşmış durumda. Bu tür gelişmeler, Müslümanları daha büyük sıkıntılara maruz bırakmanın ötesinde olumlu herhangi bir amaca hizmet etmiyor. İslam'a tam aksine yanlış, olumsuz bakışlar getiriyor" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca "Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı" temasıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası'nın açılış programında konuşan Erdoğan, Müslümanların büyük bölümünün kardeşine ensar olma imtihanından başarıyla çıkamadığını ifade etti.
Diğer yandan üçüncü bin yılda dünyadaki gelişmelerin merkezinde yer alacağı öngörülen Afrika'da, her konuda olduğu gibi din konusunda da adaletsiz ve insafsız bir yarışın söz konusu olduğunu aktaran Erdoğan, "Bu kıtada, akla ve vicdana seslenen, aklı ve vicdanı esir eden her ikisinin arasında çok çetin bir mücadeleye şahitlik ediyoruz" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişteki Endülüs, Balkanlar ve Kafkasya örneğinden hareketle bu mücadelenin nasıl sonuçlar doğurabileceği konusunda fikir sahibi olduklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim tarihimizde tüm inançlara, tüm farklılıklara, adaletle, hoşgörüyle yaklaşan Osmanlı tecrübesi varken, karşımızdaki örnekler maalesef işte bunlar. Bu bakımdan Afrika kıtasının sadece son yüz yılda köklü bir şekilde değişen demografik ve dini yapısı, hepimiz için endişe kaynağı olmalıdır. Dert insanı söyletir derler. Bu sıkıntıları, sorunları saatlerce, günlerce konuşmak, anlatmak mümkün. Bize düşen; 'Ancak sana ibadet eder ancak senden yardım dileriz' diyen bir inancın mensupları olarak istikametimizi sağlam tutmaktır. İstikametimizi sağlam tutmazsak, yani kıblemizi şaşırırsak yaptığımız ibadet dahi Allah'ın rızasını değil, Allah'ın gazabına vesile olur. Yardımı Allah'ın emirlerinde ve Peygamberimizin tavsiyelerinde değil, başka yerlerde aramaya başladığımızda, daha büyük felaketlerin, daha büyük acıların, daha büyük yıkımların kapısını aralamış oluruz."
"Efendimizin işaret ettiği kardeşlik bağlarına ne çok ihtiyacımız olduğunu görüyoruz"
Erdoğan, bugün İslam dünyasının bu konuda da çok iyi bir imtihan veremediğinin görüldüğünü vurgulayarak, "Bilhassa açık ve net söylüyorum, DEAŞ gibi terör örgütlerinin yol açtığı tahribat, İslam düşmanlarının çabalarını dahi geride bırakacak düzeye ulaşmış durumda. Bu tür gelişmeler, Müslümanları daha büyük sıkıntılara maruz bırakmanın ötesinde, olumlu herhangi bir amaca hizmet etmiyor. İslam'a, tam aksine, yanlış bakışlar getiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bu durum karşısında kendilerine düşenin Allah'ın ipine sımsıkı sarılarak, Hz. Peygamberin rehberliğinden asla sapmadan ümmetin birliği, beraberliği, kardeşliği için daha çok çalışmak ve mücadele etmek olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Peygamberimizin birlikte yaşama ahlakını anlayarak, yaşayarak, anlatarak, bu misyonumuzu devam ettirmeliyiz. Biz sorumluluğumuzun, vazifemizin farkındayız. Bu yükün büyüklüğünün ve ağırlığının da bilincindeyiz ama hamdolsun Kuran'da sıkıntıya düştüğümüz durumlarda Allah'ın yardımının yakın olduğu müjdeleniyor. Ben de istikametimizi kaybetmediğimiz sürece, ümmetin kurtuluşunun yakın olduğuna yürekten inanıyorum. Peygamberimiz tüm hayatı boyunca mazlumun yanında durmuş, zalimin karşısında olmuştur. Mazlumun yanında dururken, onun diğer vasıflarına bakmayan Peygamberimiz, aynı şekilde zalime karşı çıkarken de kim olduğunu, ne olduğunu dikkate almamıştır. Peygamberimiz, 'İnsanlara azap edene Allah da azap eder' diyerek, bu konudaki tavrını net bir şekilde göstermiş, ifade etmiştir. Çağları aşan mesajlarıyla Peygamberimiz, bugün de bizim en önemli, en güçlü başvuru kaynağımızdır."
Hazreti Peygamber'nin tebliğ ettiği dini en güzel şekilde yaşayarak tüm insanlara gösterdiğini ve o dönemindeki düşmanları tarafından dahi kendisine "Emin" isminin verildiğini ifade eden Erdoğan, bunun da kendilerine önemli bir mesaj olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, "Öyle ki Peygamberimizin hayatına kast etmek için yanına gelenler, ondan yeniden hayat bularak geri dönmüşlerdir ki bunların en önemlisi, Hz. Ömer Radıyallahü Anh'tır. Her türlü asabiyeti, ırkçılığı, ayrımcılığı ayakları altına aldığını ifade eden Efendimizin işaret ettiği kardeşlik bağlarına, bugün ne çok ihtiyacımız olduğunu hep birlikte görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Mezhepçilik, şu anda İslam dünyasını paramparça ediyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezhepçiliğin şu anda İslam dünyasını, ümmeti paramparça ettiğini ve bunu bizzat yaşadıklarını ifade ederek, şu anda bunun Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Yemen'de görüldüğünü ve acımasızca Müslüman'ın Müslüman'ı öldürdüğünü söyledi.
Bunun sadece mezhebi farklılık nedeniyle olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu kadar açık ve net. Bunları bizzat siyasetçi olarak biz de yaşıyoruz. Kendileriyle bunu konuşuyoruz. Açık ve net, bizim Sünnilik diye bir dinimiz yoktur. Bizim Şia diye bir dinimiz yoktur. Bizim tek dinimiz İslam'dır. Bunu böyle bilmemiz lazım. Ne yazık ki mezhebini din edinmiş olanlarla başımız dertte. Sıkıntı burada" dedi.
Erdoğan, Hazreti Peygamberin, kinle, nefretle, öfkeyle dolu ruhları rahmetle, aşkla, umutla besleyerek insanlığın ufkunda ilelebet sönmeyecek bir ışık yaktığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ışığa doğru attığımız her adım, kendimizle ümmet ile birlikte tüm insanlığın kurtuluşuna doğru katettiğimiz bir mesafedir. Bu ışıktan uzaklaştığımız her an, daha çok zulme, daha çok acıya, daha çok zillete maruz kalacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Dikkatinizi çekiyorum, burada sadece bizden, sadece Müslümanlardan bahsetmiyorum, tüm insanlığın kurtuluşuna açılan bir kapıdan söz ediyorum. Çünkü Peygamberimizin tebliği tüm insanlığadır. Bu dileyenin dilediği kadar faydalanabileceği bir hazinedir. Bunun için herhangi bir ırka, renge, herhangi bir dile, coğrafyaya mensup olma şartı yoktur. Bu herhangi bir seçkin gruba, herhangi bir sosyal veya ekonomik kesime mahsus da değildir. Mükellefiyetleri itibarıyla, akıl sahibi olmak, bu kutlu çağrının muhatabı olmak için yeterlidir."
Hazreti Peygamber'in tebliğ ettiği dinin tüm mensuplarına öz güven sahibi olmalarını emrettiğini söyleyen Erdoğan, "Bunun için Müslümanların tecrit olmalarına, diğer inanç sahiplerinden tamamen ayrı bir toplumsal hayata yönelmelerine gerek yoktur. Kuran'da 'İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz' buyruluyor. Hiç şüphesiz bu üstünlük inancımızla, kalbimizle, aklımızla, vicdanımızla ilgili bir üstünlüktür. Öyleyse gevşemeyeceğiz, üzülmeyeceğiz. Bizim kendi tarihimizde de bunun sayısız örneği vardır. Osman Gazi'den Fatih Sultan Mehmet'e kadar pek çok devlet yöneticisi, günümüzde rastlanılması gerçekten zor hoşgörülü tavırlarıyla ümmete örnek olmuşlardır. Günümüzün çatışma kültürü üzerine kurulu Batı sistemindeki diyalog, hoşgörü, farklılıklara saygı söylemiyle, bizim medeniyet müktesebatımızdaki anlayış çok farklıdır. Bir tarafta yaratılanı Yaradan'dan ötürü seven, yani doğrudan insanın aklına ve vicdanına seslenen bir anlayış varken, diğer yandan da insanı insanın kurdu olarak gören bir yaklaşım söz konusudur. Yaşadığımız sıkıntılar, sorunlar, karşılaştığımız engeller, bizi asla yeise düşürmemeli. Çünkü Allah bize yeter" şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Kutlu Doğum Haftası Açılış Programı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?