AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Vatandaşlarımızın analarının ak sütü gibi helal olan vize hakkını kazanmak için uğraşıyoruz. Umutsuzluk bize yakışmaz. 70 ülkeyle nasıl vizeyi karşılıklı kaldırdıysak, inşallah vatandaşlarımız AB üyesi ülkelere de vizesiz gidebilecek" dedi.
Suudi Arabistan Krallığı Milli Günü, İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Four Seasons Bosphorus Otel'de düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Resepsiyonda AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Bağış, Suudi Arabistan'ı ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, bu ülkenin milli gününe katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün, geçmişte Suudi Arabistan'ı desteklediğini ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli müttefiklerinden biri olarak gördüğünü kaydeden Bağış, aradan geçen 80 seneye rağmen Türkiye'nin bu konudaki anlayışında zerre kadar değişiklik olmadığını vurguladı.
Bağış, Cidde ile İstanbul'un "kardeş şehir" olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Biz bugün Boğaz'dan Kızıldeniz'e, İstanbul'dan Mekke'ye, Medine'ye Cidde'ye ve Riyad'a yepyeni köprüler kurmanın peşindeyiz. Bizde medeni kelimesi 'Medineli olan' demektir. Yani bizim için medeni olmanın yolu Medine'den geçer. Lügatlarda medeni olma tanımına adını verecek kadar müstesna olan Medine, geçmişte bu güzel özelliğin yansımalarını da en çok İstanbul beyefendilerinde görmüştür. Çünkü bu şehirler güzellikte birbirini tamamlayan özelliklere sahiplerdir. Bugün bizim hedefimiz, daha medeni şehirler, daha fazla İstanbul'lar daha fazla Medine'ler inşa etmektir. En önemlisi de Yesrib'i Medine yapan bir Peygamberin, İstanbul'un fethini müjdelemiş bir Peygamberin ümmetine yakışır şekilde şehirler inşa etmektir. İstanbul, Mekke ve Medine'yi tanır, onlar da İstanbul'u. Bu şehirler, iki farklı kıtanın kardeş incileri gibidirler. Bugün yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim için 'Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı' denilir. İşte bu, üç farklı şehrin, bir kitap, bir inanç etrafında nasıl birleştiğinin, bütünleştiğinin en güzel resmidir. Kur'an-ı Kerim gibi çözülmez bir bağla bağlanan bu beldeleri biz de bugün kardeşlik bağıyla daha sıkı bir şekilde kenetlemeliyiz. Biz Müslümanlar olarak bir vücudun farklı azaları gibi olmalıyız. Eğer birimize bir şey olsa vücudun diğer uzuvları da acı duymalı. Bugün Suriye'deki, Mısır'daki durum eğer bizi rahatsız etmiyorsa, ne İslam kardeşliğinden ne de Müslüman kardeşliğinden bahsedemeyiz. Hama'ya, Humus'a üzüldüğümüz kadar Adeviyye'nin acısını da yüreğimizde hissetmeliyiz. Eğer Esed'in katlettiği bebekler kadar Sisi'nin katlettiği Esma'ya gözyaşı dökmüyorsak kendimizi bir hesaba çekmeliyiz. Bugün İslam dünyası kendi içinde birlik olamadığı için Suriye'de, Mısır'da masum kardeşlerimiz katlediliyor."
Eskiden Türkiye'nin kendilerine "3 tarafı deniz, 4 tarafı düşmanla çevrili bir ülke" olarak öğretildiğini dile getiren Bağış, "Yıllarca birbirimizi başkalarının kitaplarından öğrendik, yıllarca kardeşlerimizi başkalarının anlatmasıyla tanıdık. Halbuki 'Müminler ancak kardeştirler...' diyen bir inancın mensuplarının kalplerinde birbirilerine karşı ön yargı, kin ve nefret beslemesi nasıl mümkündür? İstanbul fethedildiğinde ilk yapılan cami kimin adınadır biliyor musunuz? Hayır, cihan sultanı Fatih Sultan Mehmet Han değil. Medine'den kendini atının üzerine bağlayarak İstanbul'un fethine iştirak için gelen Hz. Eyüp El Ensari'nin adına yapılan Eyüp Camisi'dir. Bugün İstanbul'un ilk camisi ise İstanbul'un kuşatması sırasında Sao Paolo kilisesinden çevrilen Arap Cami'dir. Bugün İstanbul'da ezanı Muhammedi'nin ilk defa semaya yükselmesi Galata mevkiindeki bu camiden, Arap Camiinden olmuştur" diye konuştu.
Bağış, Türkler ile Arapların sadece aynı coğrafya ve iklimi paylaşmakla kalmadığını, aynı zamanda ortak tarih, kültür ve medeniyet anlayışını da taşıdığını vurgulayarak, "Birileri bizi birbirimizden kopardıklarını sansınlar. Biz karşılıklı saygı ve güvenle birbirimizi imara ve ihyaya devam edelim" dedi.
Batılı devletlerin Arap ülkelerinde yatırım yaptığına dikkati çeken Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama iş Türkiye'nin Arap ülkelerine, Arap ülkelerinin Türkiye'ye yatırımına gelince hemen eksen kayması safsataları gündeme geliyor. Biz zaten on yıllarca birbirimize sırt dönmenin zararlarını gördük. Geçmişte yapılan hatalara bugün tekrar düşmedik, düşmeyeceğiz. Biz bugün Türkiye-Suudi Arabistan işbirliğini yepyeni seviyelere taşımanın hayallerini kurarken birilerinin aramıza nifak sokmaya çalışması doğadır. Bu sene 8. Türk Arap Ekonomi Forumu gerçekleştirildi İstanbul'da. Bugün bile Mersin'de Türk-Arap Ekonomi, Ticaret ve Yatırım Bakanları Toplantısı yapılıyor. Bu toplantıya Suudi Arabistan'ınki dahil toplam 16 bakan katılacak. İşte bize lazım olan birlik ve beraberlik, onları kıskandıran tablo budur. Biz bir araya geldikçe, kardeşliğimizi sergiledikçe onlar hasetlerinden çatlayacaklardır. Biz gelinen noktadan şikayetçi değiliz ama gelebileceği noktaya bakaraktan memnun da değiliz."
"Vize belası, 80 darbesinin bize attığı en büyük kazıktır"
Resepsiyonda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bağış, Lüksemburg merkezli AB mahkemesinin, Leyla Ecem Demirkan'ın davasında verdiği kararı değerlendirdi.
Kararın olumlu olması halinde bile Türk vatandaşlarının Avrupa'ya vizesiz gidemeyeceğini anlatan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu karar olumlu olsaydı sadece Türkiye'nin 1963'te Ankara Antlaşması'nı imzaladığı ortak pazara üye olan 6 ülkenin bunu uygulama ihtimali olacaktı. Diğer AB üyesi 22 ülkeyi kapsamayacaktı. Diğerlerinin bunu ne kadar uygulayacağı konusunda şüphelerimiz var. Çünkü geçmişte Almanya'nın ortaya koyduğu bir tavır var. Alman mahkemeleri, Almanya'nın Türklere vize uygulamasının mantıksız ve hukuksuz olduğunu vurgulayan bir karar aldılar. Bunun üzerine Almanya, adeta 'çikolata bitti, helva verelim' anlayışıyla 'Size vize vermeyelim ama siz vize muafiyet belgesi almak zorunda kalın' dediler. Vize muafiyet belgesini almanın vizeden daha zor olduğunu gördük. Alman makamları adeta vize almaya yönlendirdi. Bu kararı çok da büyütmeye gerek yok. Vize belası, 80 darbesinin bize attığı en büyük kazıktır."
AB üyesi ülkelerin 30 yıl aradan sonra geçen yıl AB Komisyonu'na, Türkiye ile vize muafiyet müzakerelerine başlama yetkisi verdiğini anımsatan Bağış, o yetki çerçevesinde AB ile vize muafiyetinin yol haritası üzerinde kıyasıya bir müzakere yürüttüklerini vurguladı.
Bağış, müzakereler tamamlanıp, yol haritası üzerinde gerekli uzlaşı sağlandıktan sonra, bu süreci yaşayan diğer ülkelerin tecrübelerinden edinilen birikimle 3 veya 4 yıl içerisinde bütün Türk vatandaşlarının Schengen bölgesi ülkelerine vizesiz gidebilmesi için bir sürecin başlayacağını öngördüğünü belirterek, "Onun için biraz daha sabır ve azim diyoruz. Vatandaşlarımızın analarının ak sütü gibi helal olan vize hakkını kazanmak için uğraşıyoruz. Umutsuzluk bize yakışmaz. 70 ülkeyle nasıl vizeyi karşılıklı kaldırdıysak, inşallah vatandaşlarımız AB üyesi ülkelere de vizesiz gidebilecek" dedi.
Resepsiyona, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, yabancı misyon şefleri, gazeteciler ve çok sayıda davetli katıldı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Suudi Arabistan Krallığı Milli Günü İstanbul'da Kutlandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?