Tongüç: "Suriye Beşe Bölünmek İsteniyor"

Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tongüç, Milli Görüş'ün paketinin daha büyük ve kapsamlı olacağını belirterek, Demokratikleşme Paketi'nin içerisinin boş olduğunu söyledi.

Tongüç, partisinin İl Başkanlığı ziyaretinde gazetecilere açıklamada bulundu. AK Parti hükümetinin 12 yıl içerisinde özellikle ekonomik alanda uyguladığı politikaların halkın belini büktüğünü ifade eden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tongüç, Türkiye'nin yıllık 53 milyar lirasını yani 529 ton saf altınını faizcilerin cebine aktarıldığını belirtti. Tongüç, uygulanan ekonomik politikalar yüzünden insanların Anadolu'yu terk eder duruma geldiğini kaydetti.

"AĞIRLAŞAN ŞARTLAR İNSANLARI GÖÇE ZORLUYOR"

Son 12 yıl içerisinde uygulanan ekonomik sistem yüzünden tarımın çökertildiğini ve hayvancılığın bitirildiğini belirten Tongüç, şöyle konuştu: "Türkiye'nin çok temel meseleleri var. İç ve dış politikada sorunlu günler geçiriyoruz. İktidarın uyguladığı ekonomi politikaları yüzünden işçi, köylü ve esnaf bitmiştir. İşsizlik almış başını gitmiştir. Her geçen gün ağırlaşan ekonomik şartlar yüzünden bugün Kastamonu'nun birkaç kat nüfus büyüklüğü İstanbul'a yerleşmiştir. Yaşanan göç sonucunda Anadolu boşalmaktadır. Yabancılara toprak satışı adı altında yapılan çalışmalar, kentsel dönüşüm, riskli alanlar ve 2B arazileri çerçevesinde yapılan çalışmalar, ülke topraklarının elden çıkmasına sebebiyet vermiştir."

"MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN PAKETİ DAHA BÜYÜK VE KAPSAMLI OLACAK"

Özgürlük, insan hakları adına yapılan çalışmaların güzel adımlar olduğunu fakat iki düşüncenin tek başına yürümesinin mümkün olmadığını aktaran Tongüç, demokratikleşme adımlarının hükümet tarafından seçim yatırımı olarak görülmemesi gerektiğine belirtti. Demokratikleşme yolunda atılacak olan adımların Türkiye'de var olan sorunların çözümü için fedakarca atılması gerektiğini söyleyen Tongüç, hükümetin gözünü 3 büyük seçime diktiğini ve bu nedenle açıklanan paketin ürkek bir paket olduğunu, Milli Görüş'ün getireceği paketin ise çok daha büyük ve kapsamlı olacağını vurguladı.

"PAKET HÜKÜMETİN SEÇİM YATIRIMIDIR"

Milli görüşçülerin insanların ayağındaki prangalardan kurtulması konusunda ve demokratikleşme, özgürleşme çerçevesinde atılacak adımlara itiraz etmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Tongüç, sözlerine şöyle devam etti: "Ancak, diğer yandan baktığımızda paketin büyük oranda başörtüsü içine gizlenmiş ve AK Parti'nin her halükarda iktidarını devam ettirecektir. Önce 30 Mart 2014 seçimlerinde işine yarayacaktır. Daha sonra cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 2014 Ağustos'unda yapılacağını öngördüğümüz genel seçimlerde rahat hareket edebileceği bir pozisyonunda uzun uğraşlar sonucunda düşünülerek önümüze getirildiğini düşünmekteyiz. Bu paket AK Parti'nin seçim çalışmalarında işine yarayabilir ama netice itibariyle Milli Görüş kadroları olarak gerek baraj sistemi gerek diğer hususlarla alakalı hangi engeller çıkarılırsa çıkarılsın bundan önce önümüze konulan barajları nasıl patlatıp yolumuza devam ettiysek hangi sistemle yürünürse yürünsün milli görüşçüler olarak yolumuzu yürümeye devam edeceğiz. Bunu biz teşkilatlarımızla birlikte ve milletimizle birlikte yapacağız. Tarihin gidişatı dış ve iç gelişmeler Milli Görüş'ün haklılığını ve Erbakan Hocamızın 40 yıl önce söylemiş olduklarının bugün yaşanabilir bir gerçek olduğunu görmüştür. Kısa zaman sonra Milli Görüş kadrolarının şahlandığını ve bu büyük yürüyüşün devam ettiğini göreceksiniz."

Bugün ceza verilmeyen ancak yine de yürürlükte olan kanunların olduğuna dikkat çeken Tongüç, şöyle konuştu: "Kastamonu'da kabul edilen kılık kıyafet kanunu gereğince hepimizin başında şapkalarla gezmesi gerekiyor Ancak sokakta gördüğümüz üzere buna kimse uymuyor ve kimseye cezai yaptırım uygulanmıyor. Genelde uygulanmayan ancak o tek tip dönem dediğimiz şartlar içerisinde ortaya çıkmış daha sonra değişik zamanlarda kaldırılması gündeme gelmiş ancak kaldırılmamış yasalardan birisi olarak görüyoruz. Bu yüzden biz ileri bir demokratik adım olarak görmüyoruz. Andımız konusu ve benzeri konuların zaten uygulanmadığını düşünüyoruz. Zaten olması gereken şey de kaldırılmasıydı. Ancak, hükümetin zaten kullanılmayan bir şeyi kaldırarak bunu demokratikleşme planı çerçevesinde adım attığını söylüyor. Harflerin değişmesini, andımızın kaldırılmasını bunların birer detay olarak düşünüyoruz. Asıl olan milletin kendisidir. Bu ülkede özellikle sağ siyaset sahipleri, ezanın Türkçe okunmasının değişerek aslıyla okunmasını siyasi malzeme olarak en az 30 sene kullandı. Şimdi önümüzde başörtüsüyle alakalı bir durum söz konusu. Başörtüsü bir haktır. Anayasamızda veya diğer yasalarda bunu yasaklayan hiçbir madde söz konusu değildir. Bakanlar Kurulu oturacak bir imza atacak. Bu zaten sistemin kendi yarattığı bir problemdi. Şimdi sistem o problemi ortadan kaldırarak demokratikleştiğimizi söylüyor. Bunu bir lütufmuş gibi 30 senedir kanayan bir yarayı bitirdik diyerek sunulması bir yutturmacadır. Sen 12 yıl iktidarda kal ve bir bakanlar kuruluyla geçecek sorunu çözme 12 yılın sonunda yükselen Milli Görüşün hareketlendiğini görünce bu adımlar atılıyor. Biz bunlara kötü demiyoruz. Bizimde hedefimiz Büyük Türkiye'yi kurmak. Bu yolda yürürken milletin ayağına vurulan prangalardan bir kaçından kurtulduğu için bir şey demeyiz."

"TÜRKİYE'NİN SAVAŞA GİRMESİNİ HİÇ KİMSE ENGELLEYEMEZ"

Son dönemlerde Türkiye'ye komşu olan ülkelerin birer ateş topu haline dönüştüğünü vurgulayan Tongüç, binlerce kişinin öldüğü bir takım karmaşanın devam ettiği Suriye'nin de düşünüldüğünde Ortadoğu'da ciddi bir ateş topunun varlığının kabul edilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'de barınan ve sayıları 500 bini bulan mültecilere Türkiye'nin bugüne kadar 4 milyon liraya yakın para harcadığını aktaran Tongüç, mültecilerin sağlıklı bir şekilde barınabilmeleri için Türkiye'nin elinden gelen gayreti gösterdiğini söyledi.

"SURİYE TEK BAŞINA VARLIĞI DEVAM ETTİREMEZ"

Suriye'nin, son yaşanan gelişmelerle tek başına varlığını devam ettiremeyeceğinin büyük oranda ortaya çıktığını işaret eden Tongüç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuzey bölgelerde meydana gelecek olaylara paralel olarak Musul ve Kerkük petrolleri Akdeniz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılacak. Bu petrolün pazarlanması neticesinde 150 katrilyon civarında ciddi bir para girişi olacaktır. Bu ne demek? Petrolün dünya pazarlarına çıkartılmasıyla bölgeye gelecek güç bölgede İran'ı ve Türkiye'yi de etkileyecek ciddi bir takım gelişmeleri taşıyacaktır."

Türkiye'nin çok dikkatli olması gerektiğini anlatan Tongüç, sözlerine şöyle devam etti: "Burada Türkiye'nin başının belaya girmesi noktasında ciddi adımlar atılmaktadır. Suriye'de büyük ölümlü hadiseler meydana gelir, bu ölümlü hadiseler sonucunda Türkiye dayanamaz ve Suriye'ye müdahale etmek zorunda kalır. Geçen sene Gaziantep'te bayramın ikinci günü patlayan ve onlarca vatandaşımızın vefat etmesine neden olan patlama ve ondan sonra Reyhanlı'da meydana gelen patlamaya baktığımız zaman bunlarında o simülasyonda öngörüldüğünü görüyoruz. Türkiye'de, Gezi hadiseleriyle gelişen olayları yan yana koyduğumuzda iç direncin zayıflatılması ve dış politikada Türkiye'nin Batı politikalarına ram olması konusunda ciddi bir gayretin olduğunu görmek durumundayız."

Türkiye'nin Suriye'ye girmesinde bir fayda olmadığını anlatan Tongüç, şunları söyledi: "Bugün kimyasal silahların Rusya'ya teslim edilmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan bir barış ve sulh dönemi bizi aldatmasın. Suriye'de içten içe kan akmaya devam etmektedir. Suriye'nin beşe bölünmesi konusunda ciddi planlar vardır. Bu parçalanma sonucunda Türkiye en çok etki görecek ülkelerden birisi olacaktır. Bunun için Türkiye'nin dış politikada çok dikkatli olma zorunluluğu vardır. Dış politikada yaşanan fevkalade kritik durum göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin yarın savaşa girmesini hiç kimse engelleyemeyecektir." - KASTAMONU