Başbakan Binali Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, çocukların okullarda aldığı bilgilerin Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) gibi sivil toplum kuruluşları veya vakıflar aracılığıyla edindikleri kültürel zenginliklerle kaynaştığını belirterek, "Böylece farklılıklarını zenginliğe ve gelecek adına yeni imkanlara dönüştüren bir nesil yetişiyor." dedi.
TÜRGEV'in Mevlanakapı Yurdunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla iftar ve mezuniyet programı düzenlendi.
Programda konuşan Semiha Yıldırım, 1996'dan bu yana genç kızların eğitimine değerli katkılar sunan TÜRGEV'in çalışmalarını, bir eğitimci olarak takdir ettiğini söyledi.
TÜRGEV'in sadece bir ilim, irfan ocağı olmadığını, 79 ülkeden gelen genç kızlara Türk misafirperverliğini en güzel şekilde gösteren güzide bir kurum olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu yıl itibariyle öğrencilerinin yüzde 60'ına burs veren TÜRGEV'in milletimizin yardımseverliğini de çok güzel temsil ettiğine inanıyorum. 17 ilimizde 8 bin 161 öğrenciye TÜRGEV'in yaptığı hizmetlere huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bir eğitimci olarak inanıyorum ki eğitim ilk nefeste başlar ancak son nefeste son bulur. İnşallah siz sevgili kızlarımız edindiğiniz zengin birikim ve sevgi dolu kalplerinizle çok başarılı olacaksınız. Mezuniyet sevincini yaşadığımız bu mutlu günde her birinizi yürekten tebrik ediyorum. Sizleri yetiştiren öğretmenlerinizi, anne ve babalarınızı, TÜRGEV Başkanı Arzu Akalın nezdinde tüm vakıf çalışanlarını kutluyorum. Özellikle kızlarımızın eğitimleri için sayısız projelerin hayata geçmesini sağlayan Emine Erdoğan Hanımefendiye şükranlarımı sunuyorum."
"Kızlarımızın her durumda, en zor koşulda söyleyecek sözü olmalı"
TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Akalın da sık sık gerçekleştirdikleri yurt ziyaretleri çerçevesince geçen hafta Siirt'teki yurtlarının iftar ve mezuniyetine katıldıklarını söyledi.
"Şunu baştan söylemeliyim ki terör gibi bütün insanlığın lanetlediği bir eylemin kol gezdiği bir bölgede, gözlerinden zeka, yüreklerinden sevinç, yüzlerinden umut ışıldayan gençlerimiz ve onların anne, babalarıyla beraber olmanın verdiği mutluluğu yaşadım." diyen Akalın, bu birliktelik sırasında ailelerin kendilerinden uzak da olsa kızlarının güvenli ve huzurlu bir ortamda eğitimlerini sürdürüyor olduklarını bilmelerinin verdiği huzura tanık olduklarını dile getirdi.
Akalın, gördükleri manzaranın, hissettikleri duyguların anlatılmasının zor olduğunu ancak TÜRGEV olarak bu işin mücadelesini verdiklerini, vereceklerini, hiçbir engele bakmadan, neden ve kimler için ayakta kalmaları gerektiğini bir kez daha gördüklerini bildirdi.
İnsan hayatının eğitime ayrılan, harcanan kısmının birçok kapıyı açarken, telafisi imkansız bazı kayıpları da beraberinde getirdiğini dile getiren Akalın, şöyle devam etti:
"İstiyoruz ki genç kızlarımız özellikle üniversite yıllarını maksimum verimlilikle geçirebilsinler, öğrensinler, bilgilensinler, çok yönlü yetişsinler ve günümüz dünyasına vizyon sahibi fertler olarak katılabilsinler. İki-üç ay önce tanıştığım Rengin isimli bir öğrencimiz var Siirt yurdumuzda. Bu son seyahatimizde de kendisiyle bir araya geldik. Rengin, terör mağduru. Şırnak'ta yaşarken evlerinin yakılması üzerine Siirt'e gelen bir ailenin kızı. Yurdumuzdan haberdar oluyor ve bir pazar günü gelip kelimenin tam anlamıyla bize sığınıyor. 'Beni yurda kabul edin, buradan hiçbir yere gitmiyorum' diyor. Pazar günü, müdire hanım geç saatte yurda geliyor ve Rengin'in kaydını yapıyor. 2-3 aydır bizimle Rengin. Onu bu ziyaretimde gördüğümde karşımda, omuzları dik, gözlerinin içi ışıldayan, 'Hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini TÜRGEV'de yeniden hatırladım' diyen bir genç kız duruyordu. Yeni hayalini de belirlemiş, dil bilimci olmak istiyor."
Arzu Akalın, yurtta kalan bazı öğrencilerden de örnekler vererek, "İşte böyle Rengin ve Zeynep gibi pek çok kızımıza umut olabilmek, yurtlardaki faaliyetler sayesinde daha disiplinli, öz güven sahibi, başarmanın inanmaktan geçtiğini anlamış ve bunu içselleştirmiş kızlarımızın yetişmesine vesile olabilmek bizleri diri tutuyor, geleceğe büyük bir inançla bakmamızı sağlıyor." diye konuştu.
Türkiye'de ve dünyada birçok eğitim vakfının bulunduğunu ve bu kurumların kendilerine göre öncelikleri ve misyon edindiği hususlar bulunduğunu anlatan Akalın, şunları kaydetti:
"Her durumda, en zor koşulda eğmeden, bükmeden ve çekinmeden söyleyecek bir sözü olmalı kızlarımızın. Kendi medeniyet değerlerine sahip çıkıp, evrensel adalet dilini bırakmadan kızlar yetiştirmek hayalimiz. Güçlüden değil, doğrudan ayrılmadan hakkı ve haklıyı bırakmadan, uluslararası alanda temsil gücü olan gençlerimiz yetişsin istiyoruz. İçinde yaşadığımız şehrin, toplumun ve bütün dünyanın sorunlarına çözümler üretecek, sunulanı olduğu gibi kabullenmek yerine, sorgulayan, sahip olduğu bilgiyle yoğuran, dönüştüren ve yeni metotlar üreten bireyler olmalarını istiyoruz. Bugün yurtlarımızdan uğurladığımız 981 TÜRGEV mezunumuzun, tüm bu hayalleri hakikate taşıyacak güce, birikime ve kararlılığa sahip olduklarına dair inancım tamdır."
Akalın, manevi desteklerini esirgemeyen hayırseverlere, yönetimden başlayarak tüm çalışanlara ve bilhassa TÜRGEV'in kurucusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Programa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de katıldı.
Program, Emine Erdoğan ile Semiha Yıldırım'a hediye verilmesinin ardından mezun olan öğrencilerle toplu fotoğraf çektirilmesiyle sona erdi.
Son Dakika › Güncel › Türgev İftar ve Mezuniyet Programı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?