Çağımızın hastalığı kanser başta olmak üzere ürolojiyle bağlantılı çok sayıda hastalık, Dünya Üroloji Haftası kapsamında ele alındı. Üroonkoloji Derneği, Ürolojik Cerrahi Derneği, Kontinans Derneği ve Minimal İnvaziv Üroloji Derneği'nin ortak basın açıklamasında, Türkiye'de prostat kanserinin her 12 erkekten birinde görülmekte olduğu ve akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer aldığı ifade edildi. İdrar kaçırma sorunu ise 65 yaş ve üstü her 10 kişiden birisinde görülüyor. Prostat kanseri sıklığının tüm dünyada arttığını söyleyen uzmanlar, kanser tanısı almış erkeklerin yüzde 24'üne prostat kanseri teşhisi konulduğunu, utanma duygusu nedeniyle doktora başvurmanın ihmal edildiğini belirtiyor.
"EREKSİYON SORUNU KALP DAMAR VE BİRÇOK HASTALIĞIN HABERCİSİ OLABİLİR"
Ürolojik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Alıcı, ereksiyon sorununun kalp damar ve birçok hastalığın habercisi olabileceğini belirtti. Alıcı, cinsel sağlık sorunu yaşayanların hekime başvurması gerektiğini söyleyerek, yaşanabilecek kalp ve damar rahatsızlıkları neticesinde cinsel sorunların da sıkça yaşandığının altını çizen Alıcı, cinsel sağlık bakımından 40 yaş üzeri her iki erkekten birisinde hafif, orta veya şiddetli ereksiyon sorunlarının ortaya çıktığını kaydetti. Cinsel sorunların farklı sebeplerinin olabileceğini ifade eden Alıcı, "Ereksiyon sorununun sebebinin araştırılması sadece cinsel sağlık için değil, henüz belirti vermemiş kalp damar hastalığı, diyabet ve yüksek tansiyon gibi ciddi kronik bir hastalığın erken tanısı için de önemlidir. Erken boşalma her üç erkekten birisinin sorunudur ve etkin biçimde tedavi edilebilmektedir. Kadın cinsel sağlığı da yine kronik hastalıklar nedeniyle erkekte olduğu gibi etkilenmektedir" diye konuştu.
"KANSER VE YEMEK ALIŞKANLIKLARI"
Böbrek ve mesane kanserlerinin tütün ürünleri kullanımı, yemek alışkanlıklarının değişmesi gibi etkenlerle artış gösterdiğini belirten Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çağ Çal da "Ürolojik kanserler hem artıyor hem de gençlerde görülüyor. Boya sanayi gibi mesleklerde çalışanlarda daha sık görülüyor. Erkek ya da kadın kanlı idrar yapıyorsa üroloğa başvursun" diye konuştu. İleri yaşlarda birçok erkeğin korkulu rüyası haline gelen prostat büyümesi ve prostat kanseri hakkında da bilgi veren Çal, vücuttaki PSA değeri yükseldikçe kanser saptama sıklığının da arttığını dile getirdi. Çal, "Ailesinde prostat kanseri olan erkeklerde hastalık daha saldırgan seyir gösterir. Bu nedenle, aile öyküsü olanlara erken yaşlarda mutlaka PSA testi yapılmalıdır. Yaşı 70 ve üzerinde olan kişilerde PSA testi sadece kendileri istekliyse yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
"TESTİS KANSERİNİ ERKEN SAPTAMAK HAYAT KURTARIR"
Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Sinan Sözen de böbrek ve testis kanserlerinde farkındalığın çok olmadığını belirterek, böbrek kanserlerini artık fazla daha erken evrede ve ufak boyuttayken görebildiklerini söyledi. Sözen, böbrek kanserinin tedavisinin cerrahi olduğunu dile getirerek, ufak böbrek tümörlerinde mutlaka organ koruyucu yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini, çünkü böbreğin alınmasıyla beraber hastanın potansiyel kronik böbrek hastası olabileceğine dikkati çekti.
Testis kanserinin prostat kanserinden 15-20 kat daha az görüldüğünü, bu nedenle de farkındalığının az olduğunu dile getiren Sözen, bu hastalığın genç ve erişkinlerde daha sık görüldüğünü ifade etti. Sözen, erken tedavi olunmasıyla hastalıktan kurtulma oranlarının yüzde 99 olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Testis kanserini erken saptamak yaşam kurtarıcıdır. Bunun için hastaların kendi kendine muayeneleri çok fazla önemlidir. Bu algının oluşması lazım. İnmemiş testis problemi olan hastalar testis kanseri riski altında olan kesimdir. İnmemiş testis problemi her 100 yeni doğanın 3 ya da 4'nde karşımıza çıkıyor. O yüzden, aile ve çocuk hekimlerine de fazlasıyla görev düşüyor. Bu çocukların ailelerini bu konuda bilgilendirmeleri gerekiyor. Bu kişilerin testis kanserine yakalanma risklerinin normal popilasyona göre 10 kat daha çok olduğunu belirtmek zorundalar ve ona göre de hastaların kendi kendine muayeneleri fazla daha çok önem kazanıyor."
"BÖBREK AĞRISI İHMAL EDİLMEMELİ"
Minimal İnvaziv Üroloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Atilla Arıdoğan ise, böbrek taşları ile ilgili şunları söyledi: "Böbrek taşı küçükken tespit edilirse taşı çok kolay alıyoruz. Ama çoğunlukla, hastalar böbreğinde ağrı olduğu halde doktora gitmiyor, ne zamanki ağrıları dayanılmaz bir duruma geliyor o zaman gidiyor. O zaman da taş epey büyümüş, en önemlisi de böbreğe zarar vermiş duruma geliyor. Bu nedenle erken teşhis tedavide çok önemli" diye konuştu.
Kontinans Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bedrettin Seçkin de, idrar sisteminin tamamının üroloji alanın içinde olduğunu ve idrar kaçırma cerrahisinde çok yüksek başarı elde ettiklerini söyledi. İdrar kaçırmanın hiçbir yaşta normal kabul edilemeyeceğine dikkati çeken Seçkin, "Burada bir ölüm tehlikesi yok. Ancak işimiz hayat kalitesiyle. Bu sorun ciddi anlamda bir hayat kalitesi düşüklüğüne sebep oluyor. Ancak bunun toplumda bilinirliği de çok düşük" değerlendirmesinde bulundu. Seçkin, hastaların şikayetlerin başlamasından uzun bir süre sonra kendilerine başvurduğunu anlatarak, "Halbuki geleneksel yaklaşımlarla değil ürolojik yaklaşımla bunu çok çabuk çözmemiz mümkün. Aşırı aktif mesane konusunda bilinci artırmak için çalışmalar yürütüyoruz. Kısacası, kadın ve erkekte idrar kaçırma tamamen bizim ilgi alanımızda tıbbi ve cerrahi olarak tedavi edilebilir kolaylıktadır" dedi.
Son Dakika › Güncel › Utanıp Doktora Gitmiyoruz! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?