Çeşitlilik gösteren toplumsal sorunlar arasında, özellikle günümüzde sivrilen ve dünyanın birçok yerinde rastlayabileceğimiz çocuk tecavüzleri, gösterdiği artışla toplumsal bunalım ve sapmaların göstergesi haline geliyor. Tecavüz dendiğinde hepimizin aklına gelen ilk çağrışım "kadına yönelik cinsellik"…Yakın zamana kadar tecavüz olgusu yasal düzenlemeler içerisinde sadece kadına yönelik bir edim olarak kabul edilirken ABD'nin 2012 yılında yaptığı yeni bir açılımla tecavüz tanımının içerisine erkeklerin de alındığı kabul edilmiştir. Bu tanımın yeni şekillendirilmesiyle erkeklerin süregelen zaman içerisinde tecavüz olaylarına uğramasının da yeni olduğu anlamı çıkarılmamalıdır. Tecavüzlerin cinsiyet bakımından erkek ve kadınlara yönelik olmasının yanı sıra, daha özel anlamda, çocuklar üzerinde şekillenmesi günümüze damgasını vuran toplumsal sapmalar arasındadır.
Ünlü psikanalist S. Freud'un belirttiği, "insanların doğuştan saldırganlık ve cinsellik dürtüleriyle doğdukları" kuramı yaşanan olaylarla somutlaşmaktadır. Tabii ki bu söylemden tecavüzün haklı bir hareket olduğu kanısı çıkarılmamalıdır. İnsanlığın sapkın yanını ortaya koyan bu psikolojik tespitin yanı sıra sosyolojik bağlamda da toplumsal çözülmenin (determinist bir söylemle Ahlaki deformasyon) de vahim sonuçlarla bağlantısını görmek zorundayız. Özellikle çocuklar üzerinde yaşanan bu olay gelişim dönemlerini olumsuz etkilemekte ve bütünsel olan gelişimin (Sosyal ve Psikolojik) her alanını etkilemektedir. Duygusal ve davranışsal bozukluklar, depresyon, kızgınlık, korku, cinsellikten soğuma ve intihara kadar birçok olumsuzluğa sebebiyet vermektedir.
Çocuk tecavüzlerine sebep olan etkenleri psikolojik anlamda pedofili ve sosyolojik anlamda toplumsal sapma oluşturmaktadır. Bu sapmanın yasalarla vuku bulması ise bu patolojik olayların vahametini gözler önüne sermektedir. Yasadışı yollarla basılan çocuk pornoları, fuhuş alanında çocukların çalıştırılması; hastanelerde, ıslah evlerinde ve yetiştirme yurtlarında yaşanan tecavüz olayları bu durumun vahametini ortaya koymaktadır. Bu soruna toplumun ve özelde yasaların nasıl tepki verdiği önemli bir konudur. Bu durumda duyarlılığın en büyük etken olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Böylece yasaların tecavüz vakalarına karşı yaptığı maddi ve manevi yaptırımlar tecavüzcüyü caydırıcı nitelikte olmalı ve tecavüze uğrayan çocuğa yapılacak yardımlar (Psikolojik, Sosyal vs.) çocuğu yaşadığı olumsuzluktan olabildiğince uzaklaştırıp hayata bağlayıcı nitelikler taşımalıdır.
Türkiye'de yaşanan çocuk tecavüzlerinin son birkaç yıl içerisinde artış göstermesi toplumdaki "Ahlaki çözülme-Ruhsal bozukluk ve Sosyo-ekonomi" (Bir yönüyle) ile alakalı olduğu gibi hukuki düzenle de doğrudan ilintilidir. İşsizlik, göçler, çarpık kentleşme, iletişim organlarının rolü, sağlık sorunlarındaki artış, yapılan hukuki düzenlemeler çocuk tecavüzlerinin görülmesinin yanı sıra artmasındaki en büyük etkenlerdir. Özellikle son birkaç yıl içerisinde Türkiye'de yaşanan çocuk tecavüzleri karşısında mahkemelerden çıkan yasal sonuçlar hepimizi şaşırttığı gibi üzmektedir de; iyi hal yasası, çocuğun rızası, tahrik durumu ve daha birçok tecavüzcü lehine verilen kararlar mevcuttur. Bu durum doğal olarak çocuk tecavüzlerini artırmakta toplumsal duyarlılığı ise azaltmaktadır. 2011 yılında N.Ç. adlı kız çocuğunun birden fazla erkeğin tecavüzüne uğraması ve bunun üzerine sanıkların "iyi hal" indiriminden yararlanmaları Türkiye'de çocuk tecavüzlerine karşı verilen tepkinin somutlaşmış bir örneğini oluşturmuştur. Bu olayla birlikte Türkiye'de daha fazla ses getiren çocuk istismarı araştırma alanları içerisinde daha fazla yer almaya başlamıştır. Oluşturulan istatistiki veriler ise analiz açısından büyük önem taşımaktadır:
Milliyet Gazetesi'nin 23 Mayıs 2013 tarihli haberinde yayımlanan Adalet Bakanlığının bir soru önergesi karşısında verdiği yanıtlara göre: İstanbul'da 2011 yılında bin 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açıldı. Açılan davalar baz alındığında İstanbul'u tecavüzde İzmir (568) çocuk istismarında Ankara (1162) izledi. Adana'da 461 tecavüz, 656 çocuk istismarı ve 291 taciz davası açıldı. Antalya 432 tecavüz, 548 çocuk istismarı, 473 taciz davasıyla dikkat çekti.
Gaziantep 558, Bursa 545, Mersin de 500 çocuk istismarı davası açılırken Kayseri'de de 263 tecavüz davası, 374 çocuk istismarı davası ve 273 taciz davası görüldü. Konya, 609 çocuk istismarı davasıyla ilk 5 il arasında yer aldı. Konya 354 tecavüz ve 438 taciz davasıyla da utandıran listede ön sıralarda yer aldı. Samsun'da ise 418 çocuk istismarı davası açıldı.
Tunceli'de 2011 yılında 3 tecavüz, 5 çocuk istismarı, 3 taciz davası açıldı. Diyarbakır'a ait veriler ise şöyle: Tecavüz davası: 92, çocuk istismarı davası: 193, taciz davası: 75.
Böyle bir sorun karşısında yapılması gerekenler listesine, toplumsal sorunların analizine yer verecek çalışmaların yapılmasının yanı sıra, gereken hukuki düzenlemelerin yapılması, toplumsal kurumlara profesyonel destek sağlayacak (psikolog, sosyolog, pdr çalışanları,… vs.) istihdam kararlarının alınması eklenebilir. Sağlıklı bir toplumsal yapı, insani ilişkilerin ve toplumsal kurumların iyileştirilmesiyle mümkün olabilir.
Son Dakika › Güncel › YESO-DER Çocuk İstismarına Dair Değerlendirmelerde Bulundu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?