Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Kobani' protestolarındaki ölümlerden, maddi ve manevi zararlardan HDP'yi sorumlu tutarak, Mesele Kobani değil, mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek. Buna yıllarca muvaffak olamadılar, bundan sonra da olamayacaklar. Dünyayı başlarına yıkarız dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adıyaman Üniversitesi'nin Akademik Yıl açılışı için geldiği kentte ilk olarak Valiliği ziyaret etti. Vali Mahmut Demirtaş tarafından karşılandıktan sonra kente ilişkin bilgi alan Arınç'ın ziyaretine Ak Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın da bulundu. Daha sonra gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Arınç, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı eleştirdi. 'Kobani' eylemlerindeki ölümlerden, maddi ve manevi zararlardan HDP'yi sorumlu tutan Arınç, şunları söyledi
Demirtaş olaylardan sonra bir konuşma yaptı. Uzunca bir konuşmaydı. 1 saatlik konuşmanın özeti şu; 'Biz bu işi yaptık ama sor bakalım neden yaptık' Biz de merak ettik sorduk. Soralım bakalım neden yaptılar Terleme içerisinde, gözyaşı içerisinde söylediği şu; 'Duygusal kırılma yaşamışlar.' Kobani'de IŞİD belası, oradaki insanları hayatına kastetmek için geldi, tamam kabul ediyoruz. Ama IŞİD ilk defa Kobani'nin üzerine yürümüyor ki o bölgede Türkmenleri ile de Şiileriyle de Sünnileri ile de pek çok insan öldü. Ezidisi ve diğerler ile de şimdi o zaman duygusal kırılma yaşanmayıp da sadece Kobani'de yaşandıysa bu işin içinde bir iş var. Gazze'de yüzlerce insan öldü, o zaman duygusal kırılma yaşamamışlar. Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı adaylığı yaptı. İyi de bir oy aldı. Ama o zaman Cumhurbaşkanlığı süresince bu sözlerinin hiçbirisini söylemedi. HDP'yi, BDP'den farklı bir parti olarak kurduklarını ve Türkiye'de tüm bileşenlerle birlikte özgürlükçü bir Türkiye hayal ettiklerini Türkiye'nin partisi olduklarını söylediler. Bence şu olup bitenlerin içindeki ölümlerden maddi ve manevi tüm zararlardan HDP sorumludur. Bunlar 'Duygusal kırılma yaşadık' sözleri ile izah edilecek şeyler değil. Bu sorumluluklarını hem bu dünyada, hem öbür tarafta mutlaka göreceklerdir. Şimdi onlara düşen bu yapılanma kötü ise, bundan sonra bu tür olayların yaşanmaması için neler yapılması gerektiği. Biz bir terör örgütü olarak IŞİD'e karşıyız ama mesele Kobani'ye gelip dayandığında Türkiye'yi yakmanın hiçbir geçerli sebebi yok.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Kobani'de sivil halkın kalmadığını ifade ederek, Mesele Kobani değil, mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek dedi. Blent Arınç sözlerini şöyle sürdürdü
Buna yıllarca muvaffak olamadılar, bundan sonra da olamayacaklar. Dünyayı başlarına yıkarız. Kobani'de sivil kalmadı, hepsi Türkiye'de. Orada bin civarında savaşan grubun olduğu söyleniyor. PYD'li silahlılardan da kaçıp Türkiye'ye sığınmak isteyenlerin olduğunu bilsinler. Orada ciddi bir karşılık veremiyorlar. Bekledikleri yerlerden hiç destek gelmedi. Kandil'deki birisinin söylediğini tekrar ben söyleyeyim, 'Biz dağda savaşmasını biliriz, Kobani'de savaşacak durumda değiliz.' Dağda savaşmak kolay, askere polise, öğretmene, hakime karşı... Adam kaçırmak kolay ama Kobani'de savaşmıyorlar, savaşamadılar. Hiçbir şeye de ihtiyaçları yok. Daha başka şeyler de söyleriz de mahcup olurlar, iş bu kadarla kalsın.
'VAHŞETTİR, BARBARLIKTIR, VANDALLIKTIR'
Yaşananları 'vahşet, barbarlık ve vandallık' olarak nitelendiren Arınç, şöyle devam etti
İnsanlar öldürülmüştür. Bugüne kadar insanlar çeşitli maksatlarla öldürüldü. Ama bu kadar vahşisine rastlanmamıştır. Polisin elini kolunu bağlı tutamayız. Emniyet güçlerine, kolluk güçlerine bugün sahip olmadıkları yine demokratik, yine özgürlükçü ama sadece suç işleyenlere karşı daha huzur ve güvenli bir mekanizma getirmeliyiz. Öldürme olayına karşı polisin elindeki yetkiler yeterli değilse, tahrip edilen mal ve can güvenliğine karşı elimizdeki yetkiler yeterli değilse, arama yapamıyorsak ve istediği zaman bir suç örgütünü tespit ettiği zaman dinleme kararı alamıyorsa, o zaman yazılı hukuka bir şeyler koymamız lazım. Şehitlerimiz var, Allah rahmet eylesin. Bu olay tamamen hesaplı kitaplı istihbarata dayalı, nerede kimin olacağını önceden bilen ve gelip orada insanları öldürmek amacıyla ataş eden bir grubun işidir. 'Hakim ve savcı niçin dinleme kararı vermemiştir' diye düşündüğümde aklıma iki ihtimal geliyor. Birincisi, ya 'paralel yapılanma'nın eseridir o insan. 'Bugüne kadar biz çok kolay dinliyorduk milleti, istediğimiz zaman istediğimiz isimle, sahte isimlerle dinleme yapabiliyorduk, siz bizim başımıza yıktınız bu dünyayı, bu dinlemeler sebebiyle bizi suçluyorsunuz, bundan sonra dinleme yok' demiş olabilir. İkinci ihtimal; 'Ben yeterli delil isterim arkadaş, yeterli delil yok bu işte o yüzden dinlemiyorum' diyebilir. Nasıl delil istiyorsun sen Güvenlik güçleri diyor ki 'Elimizdeki istihbarat bunların bize eylem yapacağını bize gösteriyor.' En azından tedbir amaçlı bir dinlemenin ne zararı olabilir Bunu konuştuğumuz zaman arkadaşlarımızla yapılacak bir takım işlerin olduğunu görüyoruz. Bir defa bu hakim de bu savcı da teşhir edilmelidir. Niçin bu kararları vermediği sorgulanmalıdır. Getirdiğimiz bütün tedbirler ve getireceklerimiz, hepsi bu kadar değil. Türkiye'de devletine bağlı, hukuka bağlı, insan haklarına bağlı, 76 milyon yurttaşımızın istediği düzenlemelerdir. Getirdiğimiz bütün tedbirler ve getireceklerimiz, iyi insanlar için değil, suç işlemiş, bu işleri kendisine meslek edinmiş insanlar için tedbir almak zorundayız.
Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a el dokuması halı hediye etti
Son Dakika › Güncel › Adıyaman-3 Arınç Dünyayı Başlarına Yıkarız - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?