İklim Değişikliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni - Son Dakika
Güncel

İklim Değişikliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni

İklim Değişikliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni

Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce: "Çevre bu toprakların kendi malı. Biz bunu Batı'dan ya da bizim dışımızdaki dünyadan öğrenmedik.

29.01.2014 17:25
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Çevre bu toprakların kendi malı. Biz bunu Batı'dan ya da bizim dışımızdaki dünyadan öğrenmedik. Öz be öz yerlidir çevre kültürü. Bunu belki bilimsel gelişimde bir manifesto haline, sistematik hale getirememişizdir, böyle eksiklerimiz olabilir ama Anadolu'nun en ücra köyünde, belki eğitimi ilkokul olmayan kadınlarımız bile bir numara çevrecidir" dedi.

Güllüce, İlbank Sosyal Tesisleri'nde, Bakanlığı ile TÜBİTAK TÜSSİDE tarafından düzenlenen İklim Değişikliği Bilim Kampları Resim ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni'ndeki konuşmasına, "Bakan olduğumdan beri ilk kez böyle bir heyetin karşısına çıkıyorum, heyecanımı bağışlayın" sözleriyle başladı.

Türkiye'nin çok uzun zamandır birçok alanda ıskaladığını ifade eden Güllüce, "Millet olarak ıskalamışız. 250, 300 yıldır birçok alanda patinaj yapmışız. Kendi malımızın farkına varmamışız. Bazı şeyleri ihmal etmişiz, şehircilikte, çevrede, bilimde bu böyle. O yüzden de büyük kayıplarımız, eksiklerimiz var. Koşarak, hatta nefesimiz bitinceye kadar koşarak bu açığı kapatmak zorundayız" diye konuştu.

Türkiye'nin geçmişte zor zamanlar yaşadığını dile getiren Güllüce, bin yıldır bu toprakların gülmediğini, vatan birliğini korumak için sürekli savaşlara insan gönderildiğini, ülkenin kendini imar edecek zaman bulamadığını belirtti.

-"Bu toprakların çocukları daha az zeki değil"

Bakan Güllüce, şöyle devam etti:

"Bu toprakların çocukları Batı'nın çocuklarından çok daha az zeki değil. Ama öyle olmuş. Osmanlı İmparatorluğu'nun en iyi döneminde bile Anadolu sıkıntılı. Bilecik'te 21 sene hiç erkek gömülmemiş köy biliyorum, hepsi cephede ölmüş. Tabii bunlar bizi bir şeyleri ihmal etmeye, eksik yapmaya götürmüş. Birçok alanda geri kalmışız, okumada, bilimde, teknolojide. ve onlar bizi geçtiği için de bazı şeyler onların malı olmuş. Şimdi nereye gideceğimize bakınca çok yolumuz var, nereden geldiğimize baktığımızda da çok yol almışız."

Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanan zorluklardan, ülkenin önceki durumundan ve şu anda geldiği noktadan örnekler veren Güllüce, "Bizim diğerlerinin önüne geçmemiz, diğerlerinden daha fazla koşmamız lazım. Bir atasözümüz var 'Bir lahza durursanız rakipleriniz sizi çok çok geçer' diye. Biz bir lahzayı bırakın birkaç asır durmuşuz" dedi.

Bunu telafi etme noktasında gençlerin yükünün çok ağır olduğunu dile getiren Güllüce, "Bir şair Anadolu çocuğuna 'devin yükü ağırdır' diyor. Bir şeyler yapıldı bu ülkede ama yükünüz ağır gençler. Anadolu çocuğunun böyle bir misyonu olmalı. Bu ülkeyi alıp uçurmalı. Ülkeyi 2023, 2071 misyonuna uygun taşımalı. Bizim ne zekamız ne aklımız eksik, hiçbir şeyimiz eksik değil" diye konuştu.

Bakanlık olarak üniversitelerle çalışmayı planladığını anlatan Güllüce, "Bilimin beraberliğinde yürümediğimizde çok hata yapabileceğimizi, eksik yapabileceğimizi, yeterli yapamayacağımızı düşünüyorum" dedi.

-"İşte hayvan haklarının manifestosu"

Türkiye'deki çevre kültürüne işaret eden Güllüce, şunları kaydetti:

"Bu bizim kendi malımız. Çevre, bu toprakların kendi malı. Bu kültür bizim malımızdır, bunu Batı'dan ya da bizim dışımızdaki dünyadan öğrenmedik. Bin yıldır, daha da fazla kültürümüzde bu vardır. Öz be öz yerlidir çevre kültürü. Bunu belki bilimsel gelişimde bir manifesto haline, sistematik hale getirememişizdir, böyle eksiklerimiz olabilir ama Anadolu'nun en ücra köyünde, belki eğitimi ilkokul olmayan kadınlarımız bile bir numara çevrecidir. Hayvan hakları konusunda dünya insanlığına günlerce öğreteceğimiz bilgiler var, laf değil yaptıklarımız var."

Ülke insanında hayvan sevgisi olduğunu belirten Güllüce, "Herhangi ilkokul diploması olmayan, dağ köyündeki bir kadın, hayvana taş attığınızda size şunu söyler, 'Bir dakika oğlum, hayvan hakkı kul hakkından önce gelir.' İşte sana hayvan haklarının manifestosu. Bundan daha güzel ifade edilemez. İnsan haklarıyla ilgili de öyledir. Kimse bu ülkenin insanına ne insan haklarını öğretsin ne hayvan haklarını öğretsin ne de çevreyi öğretsin. Bu bizim yerli malımızdır, onlar bunu sistematik hale getirmişlerdir" değerlendirmesinde bulundu.

Bilim adamlarına seslenen Güllüce, "Yerli bir söylemle bu malımızı, biz onlara kendi dilimizle, kendi deyimlerimizle satalım, öğretelim. Halkımızın bilimle barışık olmayışının nedeni belki de kendi söylemimizle anlatamamış olmamız mıdır acaba diye de soruyorum. Yerli söylemle, dille, Anadolu köklü bir anlatımla acaba yaklaşsak, bugünkü açık olur muydu? Cevabını bilim adamlarına bırakıyorum" diye konuştu.

Güllüce, "Çevre konusunda dünyada kimse bizimle yarışamaz. Biz dünyanın en iyi çevrecisiyiz. Bu noktada da eksikliklerimiz varsa gecemizi gündüzümüze katacağız, açığımızı kapatacağız" dedi.

-"Dünyadaki tüm bilgiler, bizim kaybolmuş malımızdır"

Türkiye'nin hızla şehirleştiğine işaret eden Güllüce, hızlı göçün şehirlerde anormallikler, olumsuz yapılaşmalar oluşturduğunu söyledi. Bütün hizmetlerin amacının insanları mutlu etmek olduğunu dile getiren Güllüce, bundan sonra ne yapılması gerektiği üzerinde çalışmak gerektiğini vurguladı.

Güllüce, "Biz köklü bir medeniyetten geliyoruz. O medeniyette, Mevlana'nın metaforu var, 'Bir ayağınızı sabit tutarsınız, diğeriyle dünyayı dolaşırsınız.' Dünyadaki tüm bilgiler, bizim kaybolmuş malımızdır. Onları alırız. Bir ayağımızla Anadolu platosunun üzerinde durur, o platonun üzerine ayağımızı çakarız, kendi dilimize, kültürümüze, medeniyetimize sahip çıkarak dünyadaki bütün bilgileri, hikmetleri alırız" ifadesini kullandı.

Son 300 yıldır insanların her şeyi hem fiziksel hem manevi olarak tükettiğini ifade eden Güllüce, tüketimle ilgili insanların kendisini sorgulaması gerektiğini belirtti. Güllüce, "Bu dünyada en lüks kürkü giyen insanları, hayvan haklarıyla ilgili sokaklarda yürürken görüyoruz. Bu paradoksların olduğu bir dünyada yaşıyoruz" dedi.

-"Bilimsel konuları topluma anlatmakta bazen zorlanıyoruz"

TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak da iklim değişikliğinin bilimsel, ancak toplum, sanayi üzerine etkisinin sosyal bir konu olduğunu söyledi.

Bunun, toplumda iklim değişikliğinin etkileri üzerindeki farkındalığı artırmak için başlangıç projesi olduğunu dile getiren Altunbaşak, bilimsel konuları topluma anlatmak konusunda bazen zorlandıklarını belirtti. Bunun birden fazla nedeni bulunduğunu ifade eden Altunbaşak, bu kapsamda bilimsel düşünce kültürünü geliştirmenin, bilim konusundaki okur yazarlığın artırılmasının önemini vurguladı.

TÜBİTAK'a her ay 20, 30 çok değişik fikirler geldiğini anlatan Altunbaşak, şöyle devam etti:

"(Ben şunu buldum, ben bunu buldum) diyor. Bazısı bana da geliyor, bakıyorum. Mesela bir birim enerji koyuyor sistemden, iki birim enerji çıkıyor. İçerisine girmeye gerek yok, enerjinin korunumu kanununa aykırı. Kocaman bir sistem yaptığını, çalıştığını iddia ediyor ama bakıyorsun ki en temel fizik kurallarına aykırı. Bizim bu bilim kültürünü, bilim konusunda okur yazarlığımızı artırmamız, sadece bilim olarak bakmayın, hayatın her alanına işleyecektir, düşünce sistematiğini değiştirecektir."

İklim konusunun, sürdürülebilir gelişme kavramıyla çok ilgili olduğuna işaret eden Altunbaşak, "Büyüyebilirsiniz, ama 5-10 sene büyüyerek bir yere varamazsınız. Bunu sürdürebilmek, o şekilde kalabilmek çok önemli. Orada da çevre faktörü, insanın çevre üzerinde etkileşimi çok çok önemli" diye konuştu.

"Elbette kalkınma çok önemli ama ülkemizin yaşanabilir olması çok çok önemli. Bu ikisini dengede tutmanız gerekiyor" ifadesini kullanan Altunbaşak, Türkiye'nin bunu gayet iyi yaptığını vurguladı.

Bu projenin en önemli çıktısının, kazanımların Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaşılması, bunların okulların müfredatlarına girmesi olduğunu dile getiren Altunbaşak, şunları kaydetti:

"Bakanlıkla değişik projelerimiz var. Bunlardan biri de ortak olarak müfredatların düzenlenmesi ve belli konularda kitapların beraberce hazırlanması, özellikle bilim ve teknoloji konularında. İklim değişikliği, 25-30 yaşında öğrenilecek konular değil. Çizgi film seyrederken 3 yaşında, belki ilkokulda 6, 7 yaşında öğrenebilecekleri konseptler, kavramlar. Bunu da mümkün olduğu kadar en doğru, bilimsel, en öğretilebilir şekilde müfredatlarımızın içine, kitaplarımızın içine koymaya çalışacağız."

Projeyle ilgili sunumun ardından, resim ve kompozisyon dallarında dereceye giren 8 öğrenciye ödülleri verildi.

Resimde birinci olan Hicran Erdoğan ile kompozisyonda birinciliği kazanan Berkay Çelebi'ye ödüllerini Bakan Güllüce verdi. Öğrencileri bin lira ve dizüstü bilgisayarla ödüllendiren Güllüce'nin "Lisede okul birincisi olmuştum, bana bir tükenmez kalem verdiler" sözü, salondakileri güldürdü. - Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel İklim Değişikliği Resim ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement