Müsiad'ın Yeni Hükümete Önerileri - Son Dakika
Ekonomi

Müsiad'ın Yeni Hükümete Önerileri

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (Müsiad) Genel Başkanı Ömer Bolat, "60. Hükümetin Ana Gündemi, Üretim Ekonomisini Merkeze Alan Adil, Şeffaf ve Rekabetçi Bir Ekonominin İnşasıdır. Öncelikler, 'Demokratikleşme, Dışa Açılma, Ekonomik Refah Artışı ve Kamu Reformu' Olmalıdır" Dedi. Açıklanan Raporda İse Özellikle, "Başörtüsü" Gibi Temel İnsan Hakları İhlali Olabilecek Yasakçı Uygulamalara İ...

28.07.2007 17:45
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Bolat, "60. hükümetin ana gündemi, üretim ekonomisini merkeze alan adil, şeffaf ve rekabetçi bir ekonominin inşasıdır. Öncelikler, 'demokratikleşme, dışa açılma, ekonomik refah artışı ve kamu reformu' olmalıdır" dedi. Açıklanan raporda ise özellikle, "başörtüsü" gibi temel insan hakları ihlali olabilecek yasakçı uygulamalara imkan vermeyecek tedbirlerin alınması istendi.

MÜSİAD'ın 28 şube başkanından oluşan Genel İdare Kurulu (GİK) İstanbul'daki Genel Merkez binasına toplandı. Başkanlığını Ömer Bolat'ın yaptığı toplantıda GİK üyeleri, 22 Temmuz Milletvekili Genel Seçimleri'nin sonuçlarına ilişkin ortaya çıkan tablonun ve yeni meclis yapısını masaya yatırdı. Toplantının ardından yeni hükümetin kısa ve orta vadede hayata geçirmesini bekledikleri 20 maddeden oluşan bir tavsiye raporu sunuldu. Hükümetin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversiteler reformunu

gerçekleştirmesinin talep edildiği raporda, başörtüsü gibi temel insan hakları ihlali olabilecek yasakçı uygulamalara imkan vermeyecek tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekildi. Üniversitelerdeki yapıyı bir bütün olarak ele alan ve sadece Yükseköğretim Kurulu ile sınırlı kalmayan bir reform sürecinin başlatılmasının gereğine işaret edilen açıklamada, "Özellikle araştırma görevlilerinin seçiminde bilimsel liyakat esas alınmalı ve bu sayede kalifiye ve iyi eğitimli kişilerin üniversiteleri tercih

etmeleri sağlanmalıdır. Üniversitelerdeki idari mekanizmalar daha şeffaf ve daha demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır" denildi.

Özellikle rektörlerin ve dekanların seçilmeleri ve atanmalarının demokratik bir işleyiş dahilinde olması gerektiğinin belirtildiği raporda, "Bu şeffaf yapı ile birlikte üniversitelere araştırmaları için ayrılan fonların kullanımı da daha demokratik bir yapıya kavuşacaktır. Özellikle, başörtüsü gibi temel insan hakları ihlali olabilecek yasakçı uygulamalara imkan vermeyecek tedbirler alınmalıdır" ifadelerine yer verildi.

MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, son 4.5 yıllık dönemde uygulanan politikalarla makroekonomik göstergelerin düzeltildiğini, istikrarın teminiyle Türkiye ekonomisinin kabuğunu kırmaya başladığını dile getirdi. Yapısal değişime paralel olarak kriz beklentilerinin boşa çıktığını ifade eden Bolat, programın zorunlu bazı yan tesirlerinin, uygulanan programa yeni bir kalkınma mimarisi katmayı zorunlu kıldığını söyledi. Yeni hükümetin ana gündeminin istikrar sonrası adil, şeffaf ve rekabetçi bir ekonominin inşası

yolunda kalkınma gündemine geçmek olduğunu söyleyen Bolat, "Temel öncelikler, demokratikleşme, dışa açılma, ekonomik refah artışı ve kamu reformu olarak belirlenmelidir" ifadelerini kullandı.

Bolat, AB sürecinde gelinen aşamaya da değinerek Türkiye'nin bundan sonra gideceği yolu, müzakereleri sürmekte olan AB uyum sürecinin tanımlayacağını söyledi. MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, Türkiye'nin bu uyum ve küresel bütünleşme sürecini sağlam temellere dayandırmak için dışa açılma politikasını sürdürmesinin, çeşitli alanlardaki yapısal reformlara devam edilerek demokratikleşme sürecinin tamamlaması, bu gelişmelerin sürdürülebilir olması için son derece önemli olduğuna dikkat çekti. Bolat, reformların,

kalıcılığının sağlanması için ilk 6 ayda, ilk 1 yılda ve azami olarak ilk 2 yıllık aşamalar halinde tamamlanması önemli olduğunu ifade etti.

Yeni dönemde, kalkınma eksenli yeni bir ekonomik programın ikame edilmesi gerektiğini de söyleyen Bolat, 2001 yılından beri uygulanan programın, istikrarın temini anlamında görevini yerine getirdiğini, uzun vadeli kalkınma için 'yönlendirilmiş bir çıkış stratejisi' ile mevcut IMF stand-by anlaşmasının Mayıs 2008'de tamamlanması gerektiğini ifade etti. Reel ekonomi odaklı bir kalkınma hamlesinin başlatılması gerektiğini, yeni döneme uygun yeni bir programın yapılmasına ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Bolat,

'yeni bir kalkınma mimarisi'nin şart olduğunu dile getirdi.

Konuşmasında ekonomide takip edilmesi gereken politikalara değinen Bolat, "Ulusal tasarrufların artırılması ve yatırımların büyük bir borçlanmaya gitmeden finanse edilmesi, üretimin yerli girdilerle karşılanarak döviz tasarrufunun sağlanması, ihracat sektörlerinin ve yerli yan sanayinin rekabet gücünün artırılarak ithalatın azaltılması yönünde politikaların devreye sokulması, KOBİ'lerin uyum sürecini destekleyen yeni hamlelerin başlatılması öncelikli politikalar olmalıdır. Bunların sağlanması için

öncelikle, mikro istikrarın hedeflenmesine, işletmelerin dünya ölçeğinde rekabete uyum sağlaması için girdi maliyetlerinin düşürülmesine, yatırım ortamının iyileştirilerek uzun yıllar boyunca yurtiçi ve yabancı doğrudan yatırımların cezbedilmesine ihtiyaç vardır" diye konuştu.

Genel seçimler sonrası oluşacak yeni hükümetten neler beklediklerini sıralayan Ömer Bolat, konuşmasına şöyle devam etti:

"Üretimde ve ihracatta ithalat bağımlılığı azaltılmalıdır. İstihdam üzerindeki kamu yükleri azaltılmalı. Çalışanların brüt ücretleri üzerinde işverenlerin üstlendiği kamu yükü, yüzde 25'i geçmeyecek şekilde aşamalı olarak yıldan yıla 5'er puan azaltılmalıdır. Aktif istihdam politikası geliştirilmeli. İşsizlikle mücadelede aktif istihdam politikaları geliştirilmeli ve dünyadaki başarılı uygulamalardan mümkün mertebe yararlanılmalıdır. KOBİ'lere destekler artırılmalı. Ekonominin kaleleri olarak bilinen

KOBİ'lerin tahkim edilmesini esas alan ve istihdam ile ihracatı arttırmayı hedef alan özel bir teşvik paketi uygulanmalıdır. Sosyal Güvenlik reformu yeni yılda yürürlükte olmalı. Bilhassa tasarrufu halk ile devletin birlikte, ortak bir projenin parçası olarak yapması bağlamında, Sosyal Güvenlik Sistemi reformu etkin olarak hayata geçirilmelidir. Sosyal Güvenlik'te bütünlük arz eden adil ve tutarlı bir devlet politikasına acilen ihtiyaç vardır. Bu sebeple, Sosyal Güvenlik Reformu 1 Ocak 2008'de mutlaka

başlamalıdır. Teşvikler, sektörel ve bölgesel öncelikli olmalı. Teşvikler genel olmamalıdır. Kapsamı daraltılmış ve güçlü araçlarla donatılmış nitelikte olmalı, öncelikli bölgelere ve stratejik sektörlere yönlendirilmelidir. Mesleki ve teknik eğitim reformu yapılmalı. 'İşsizlik değil, mesleksizlik vardır' gözleminden yola çıkılarak, etkin ve acil bir mesleki/teknik eğitim reformu ile aktif işgücü dönüştürme planı hayata geçirilmeli ve ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Büyük Mağazalar Kanunu acilen

çıkarılmalıdır."

Tarımsal dönüşümün etkin mimarisinin sağlanması gerektiğini belirterek tarımda feodal, pazardan tümüyle kopuk, verimsiz ve vergisiz bir yapı olduğunu söyleyen Bolat, konuşmasına şöyle devam etti:

"Tarım sektörünün rehabilitasyonu için, bilhassa, 'lider çiftçi, örnek İşletme' modelini devlet ve özel sektör birlikte yürütmeli, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arazileri etkin olarak bunun için kullanılmalıdır. Enerji yatırımları hızlandırılmalı. Türkiye'nin uzun vadeli bir enerji stratejisi vardır. Ancak bunun bir 'Milli Enerji Şurası' yapılarak daha geniş tabana dayandırılması, özelleştirme, üretim vb. gibi önemli konularda mutabakat arayışı açısından isabetli olacaktır. Kalkınmanın temel

kısıtı haline gelen tasarruf-yatırım açığının kapatılması gerekmektedir. Bunun için ulusal tasarrufların artması ve yabancı tasarrufları ikame etmesi şarttır. Hem vergi adaletini ve hem de gelir dağılımını bozan çarpık vergi sisteminin düzeltilmesi için hedefler belirlenerek icraata geçilmelidir. Gelir Vergisi tabana yayılmalıdır. Gayrimenkul rantları vergilendirilmelidir. Gelir Vergisi mükellefleri için yıllık asgari beyan sistemi getirilmelidir. Basit usulde vergileme kaldırılmalıdır. SSK primleri vergi

dairesi tarafından toplanmalı ve genel bütçeye dahil personelin ücretleri net ödenmelidir. Genel KDV oranı yüzde 15 olmalıdır. Mükellefler hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmadıkça yurt dışı çıkış yasağı konmamalıdır. Vergi denetimi artırılmalıdır. Gayri-faal duruma düşmüş şirketlerin geçmiş vergi borçlarının tasfiyesinin kolaylaştırılması yönünde düzenlemeler yapılmalıdır. Damga Vergisi ve Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) kaldırılmalıdır. Özelleştirmelerde şeffaflığa ve kamuoyunun olurunu

almaya azami gayret gösterilmelidir. Zira özelleştirmeler halka mal oldukça beklenen başarı elde edilecektir. Bilhassa, enerji başta olmak üzere, stratejik bazı sektörlerde uygun şartnamelerle yerli-yabancı konsorsiyumlarının oluşturulmasına önem verilmelidir. Enflasyondaki katılığın kaynakları doğru tespit edilmelidir. Enflasyon artık yüzde 7-10 aralığında direnmektedir. Enflasyonu yüzde 7'lerin altına indirebilmek için Merkez Bankası politikalarının yanında yapısal reformlara ağırlık verilmelidir. Yabancı

sermaye üretim, istihdam ve ihracat odaklı olmalı. Yeni ve sivil karakterli bir Anayasa yapılmalı. Soğuk savaş, bölünme ve irtica refleksleri gibi unsurlar üzerine kurulan hukuk sistemimiz, toplumun gücünü ve enerjisini açığa çıkaran değil, aksine bloke eden bir yapıdadır. Özgür toplum öncülleri esas alınarak, adalet sistemi açık, demokratik ve katılımcı bir topluma, rekabetçi bir piyasa ekonomisine göre şekillendirilmelidir. Yeni meclisimiz, yeni anayasayı katılımcı bir yaklaşımla, daraltılmış ve yoruma

açık maddelerin anlaşılır olmasını mümkün kılacak şekilde hazırlamalıdır. Yeni anayasamızın temeli, vatandaşına güvenen, ona hizmet için varolan, modern devlet anlayışı olmalıdır. Bu yeni anayasa, Türkiye'yi 21. yüzyılda atağa kaldıracak, milleti temsil eden yeni siyasetin altyapısı olmalıdır. Kamu Yönetim Reformu ikinci acil konudur. Bilindiği üzere, çok ciddi yükler oluşturan kamu mevzuatındaki yükler ve bürokratik engeller ekonominin gelişmesini olumsuz etkilemektedir. Bunun bir gereği olarak,

merkezi idare ile mahalli idareler arasındaki görev ve yetki ayrılığını kanuni düzeyde açıklığa kavuşturan, merkezi idarenin örgütlenmesinde temel prensipleri düzenleyen, kamu yönetiminde denetimi temel esaslar düzeyinde hükme bağlayan katılımcı, şeffaf, hesap verebilir, insan hak ve hürriyetlerini esas alan yapılanma biran önce hayata geçirilmelidir. Bunun bir gereği olarak kamu yönetiminde adem-i merkeziyetçi, az müdahaleci, hakem-devlet anlayışının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bilhassa kamu

yönetiminde, 'ömür boyu istihdam' sisteminden çıkılarak, performansa dayalı ölçme ve değerlendirme sistemine geçilmesi gerekmektedir. Devlet personelinin istihdam ve değerlendirilmesinde 'liyakat' ve 'performans' kriterlerinin işlerlik kazanması artık bir kaçınılmazdır".

Beklentileri arasında YÖK ve üniversiteler reformu konusuna yer veren Bolat, "Üniversitelerimizdeki yapıyı bir bütün olarak ele alan ve sadece Yükseköğretim Kurulu ile sınırlı kalmayan bir reform süreci başlatılmalıdır. Yeni üniversitelerin ve yeni bölümlerin açılmasında plansızlık yaşanıyor. Bu noktada yeni bölümlerin açılması sırasında YÖK'ün hükümetle işbirliğini sağlayacak ve inisiyatifi tek başına YÖK'e bırakmayacak ve karar merci olacak 'üst kurul uygulaması' benzeri bir sisteme geçilmelidir"

şeklinde konuştu.

(CİN-ED-ÖK-Y)

Kaynak: İHA

Son Dakika Ekonomi Müsiad'ın Yeni Hükümete Önerileri - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement