Son Şampiyon Neden Erken Veda Etti

ALMAN Milli Takımı Dünya Kupası turnuvasında üç maça çıktı. Üçünde de tatmin edici oyun oynamadı. İki yenilgi, bir de son dakikada duran toptan gelen golle alınan bir galibiyet. Tarihindeki en kötü performansı sergiledi. Favori olarak gösterilirken, tarihi çöküş yaşadı. Almanların tarihi iflası aslında geliyorum diyordu. Ancak kimse bunu görmek istemedi. Son bir yıl içinde zayıf takımları, Norveç, Azerbaycan ve Suudi Arabistan'ı yendiler. Ancak kuvvetli takımlar karşısında hiç kazamadılar. Hürriyet okurları için Almanya'nın tarihin çöküşün nedenlerini masaya yatırdık.

KADRO SEÇİMİ HATALIYDI

Joachim Löw, 2006 yılından beri çalıştırdığı milli takımda en çok istikrara önem verdi. Güvendiği futbolcuları hep kadroya çağırdı. Formlarına bakmaksızın aday kadroya aldı. Manchester'in İngiltere lig şampiyonluğunu elde etmesinde önemli katkısı bulunan Leroy Sane'yi kadroya almadı. Almanya'nın son yıllarda yetiştirdiği en yetenekli futbolcuyu kadrodan çıkarması yanlıştı. Milli takımda ve Bayern Münih'te attığı gollerle formun zirvesinde olan Sandro Wagner'in Almanya'da bıraktı. İki futbolcunun olmaması gol yollarında sıkıntı yarattı. Üç maçı ve koca dünya şampiyonasını iki golle tamamladı.

MİLLİ TAKIM GÖLGESİNDE KALDI

Alman milli takımı 10 Kasım'dan bu yana resmi ve özel tam 9 karşılaşma oynadı. Bu maçlardan sadece ikisini kazandı. Biri Suudi Arabistan'a karşı özel maçtı. Diğeri İsveç'e karşı oynanan dünya şampiyonası grup maçıydı. Her iki maçı da 2-1 aldı. Buna karşın Avusturya'ya, Brezilya'ya ve Meksika'ya yenildi. En son da Güney Kore'ye kaybetti. İngiltere, Fransa ve İspanya ile berabere kaldı. Löw ve ekibi hiçbir şekilde eleştirilmedi. Kötü gidişata kimse ses çıkaramadı. Löw'ün ve milli takımın son dünya şampiyonu olması sonrasında sonsuz kredi açıldı. Bu kredi yüzünden hatalar hasır altı edildi, görmezden gelindi. Milli takım adeta dokunulmazlık zırhı kazandı.

TAKIM, GEREKSİZ KRİZLERİN İÇİNE ÇEKİLDİ

İlkay Gündoğan ve Mesut Özil'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirmeleri ülkede bir ayı aşkın üre boyunca tartışıldı. Tartışma siyasi platformdan milli takımın içine kadar çekildi. Mesut ve İlkay hem takım içinde hem de dışarıda baskı altında tutuldu. Milli takımın adeta en önemli konusu oldu. Her basın toplantısında hem teknik heyet hem de futbolcular bu konuyla meşgul edildi. Hiç yoktan yaratılan krizi futbol federasyonu ve milli takım yetkilileri iyi yönetemedi. Aksine krizi büyüttü.

DOYMUŞLUK VE AŞIRI ÖZGÜVEN

Alman milli takımının son altı aylık maçları mercek altına alındığında futbolcuların sahada mücadele ve kazanma isteklerinden yoksun olduğu bariz olarak görülüyor. Dünya şampiyonluğundan sonra Konfederasyonlar Kupası'nın da alınması takıma bir doyumluluk havası verdi. Doymuşlukla birlikte bir de aşırı bir özgüven oluşması milli takımın şampiyonada elenmesinin bir başka nedeni.

DÜNYA YILDIZLARININ OLMAYIŞI

Alman milli takımında önemli takımlarda ve liglerde oynayan futbolcular yer alıyor. Ancak hiçbiri dünya yıldızı seviyesinde değil. Maç içinde oyuna ağırlığını koyup skoru değiştirecek veya takımını ateşleyecek bir futbolcu bulunmuyor Mesut, Kroos, Reus İlkay ve Boateng önemli futbolcular. Ancak tek başlarına skoru değiştirecek özellikte ve yeteneklere sahip değiller.

TAKIMDA LİDER EKSİK

Alman milli takımı 2014'de şampiyon olduğunda takımda lider futbolcular vardı. Takımı bir arada tutan, futbolcular arasında iletişimi sıcak tutan, takım ruhu yaratan ve takımı basına ve dış dünyaya karşı sempatik gösteren özelliklere sahip futbolcular bulunuyordu. Lahm, Marteseker ve Podolski bu isimlerdi.

TEKNİK DİREKTÖRÜN ADALETSİZLİĞİ

Löw, İspanya şampiyonu Barcelona'nın kaleci Marc Andre ter Stegen ve Fransa Şampiyonu Paris St. German'ın file bekçisi Kevin Tarpp varken Manuel Neuer'de ısrar etti. Manuel Neuer bu sezon 10 ay sakattı. Sakatlıktan sonra kulübünde hiç oynamadan dünya şampiyonasına götürüldü. Neuer oynadığı üç maçta da hata yapmadı. Ancak futbolcuların Löw'e olan güveni sarsıldı. Dünya çapında iki kaleci hem de takımlarını şampiyon yapan iki kaleciye sırtını dönmesi, "Ne yaparsak yapalım Löw formda olanı değil, inandığını oynatıyor" düşüncesinin doğmasına yol açtı. Löw'ün adaleti olması sorgulandı.